Geçen hafta sonu Sosyal Demokrat bir parti olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin 35. Olağan Genel Kurulu'nu hep birlikte izledik. Sondan söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, Türkiye'de belirli oy potansiyeline sahip siyasi partiler arasında soldan sağa sağdan sola hiçbir partiden farklı olmayan bir genel kurul yapıldı. CHP'nin sınıfsal bir emek hareketinden doğmadığı bilenen bir gerçektir. Kuruluşunda sistemi değiştirmek gibi bir hedefi de olan parti değildir. Kuruluş geçmişine bakıldığında tamamen bir devlet partisidir. Ve bu durum 1960'lı yıllara kadar böyle gelmiştir. O yıllarda toplumsal hareketlerde öne çıkan emek-sermaye çelişkisi partiyi etkilemiş ve değişim sürecine girilmiştir. Söz konusu değişim bile CHP'yi tam anlamı ile sol bir parti haline getirmemiştir. Bunun en açık örneği Ecevit'in 70'li yıllarda 'ortanın solu' olarak başladığı sloganları başa gelir gelmez 'Demokratik Sol' ifadeye dönüştürerek partinin söylemi haline getirmesidir. 1973 seçim bildirgesinde CHP'nin hedefi 'Emeğin yarattığı değer emeği verenlerde biriksin. Çalışanlar elele yüceltebilsin ülkeyi. İnsan insanı, yabancılar yurdu sömüremesin. Ne yoksulluk ne baskı. Ne ezilen ne ezen. İnsanca hakça bir düzen' olarak açıklanmış ve bilindiği üzere o yıllarda koalisyon hükümeti kurarak iktidara gelinmiştir. 1976 parti programında bugün kulağınıza hiç yabancı gelmeyecek özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendisini yönetmesi kuralları yer almıştır. Tüm bunlar halk tarafından bir devlet partisi olarak görülen CHP'nin bu durumdan kurtulup gerçek bir sosyal demokrat parti gözükme yolunda adımlardır kuşkusuz. Ancak bunun bugüne kadar tam anlamıyla başarıldığı söylenemez söylenemediği için de CHP o yıllardan bu yıllara iktidara getirecek kitlelerin partisi olamamaktadır. Bu çerçevede 35. Olağan genel kurula bakarsak sadece sosyal demokrat kuralların bir slogan şeklinde kullanılmasıyla sol bir parti olunmayacağı görülmelidir. Sadece insanların yer değiştirmesi ile değişimin olmayacağı bilinmelidir. Sadece Kürtçe barış yazan pankartlar asarak barışın ve kardeşliğin gelmeyeceği, geçmişte atılmış adımların aynısının atılması, aynı sloganların kullanılmasıyla da CHP'nin yeni olamayacağı artık anlaşılmalıdır. Halkın tutunacak bir dal aradığı bu zor dönemlerde sadece kuru kuru konuşarak demokrasinin gelişmesini bekleyecek sürece müdahale etmeyecek bir CHP'nin kimse kusura bakmasın değişimle, yenilik ile falan bir alakası olamaz. Hele hele girdiği 9 seçimin hepsinden mağlup ayrılmış bir genel başkanın karşısına rakip dahi çıkmayan, çıkamayan, tüzükle çıkartılmayan bir partinin bırakın demokrasiden demokratlıktan başarıdan bahis etmesini adından ve tarihinden bile şüphe etmesi gerekir. CHP'nin genel kurulunda yaptıklarının tamamı ülkede değişim isterken kendi içinde değişim yapmayan yaptırmayan vahim bir durumdur. Ve bu durum sadece ve sadece muhafazakar partilerde yaşanacak onlara örnek olacak bir tutumdur. Sosyal demokrat bilinci olan herkesin bu durumu acilen analiz etmesi ve gerekli tavrı alması şarttır aksi takdirde bir sonraki seçimlerde bırakın yeni CHP'yi eski CHP'nin tozlarını bile kimse bulamayacaktır.