Şehir merkezinden uzaklaştıkça…

Açıkça yazalım şunu:

Yoksul kenar mahallelere doğru gittikçe iki şey dikkatimizi çeker.

Biri, adım başı…

Neredeyse yüzer metre arayla açılmış kahvehaneler.

Erkek erkeğe oturulup bütün gün ver papazı al karayı oyun oynanan…

Yahut da tahta takozlara şakır şakır okey taşı dizilen kahvehaneler…

Diğeri de pide, lahmacun fırınları.

***

Her sabah, işe gider gibi evden çıkıp kahvehaneye gelen işsiz güçsüz takımı bütün gün kahvehanede çay içip oyun oynar.

Acıkınca gidip lahmacun, pide fırınından karnını doyurur.

Gece yarısına kadar eve gitmez.

Evdekiler ne yer ne içer?

Ne yapar?

Nasıl yaşar?

Kadın iyi kötü bir şeyler pişirir taşırır…

Kıştan, yazdan kalan giden…

Adamın iş denk getirdiği günlerde alınan bir çuval un…

Bir teneke ayçiçeği yağı…

Ve bolca fakirlik…

Perişanlık…

Sefalet…

Bir de buna cahilliği ekle sen.

***

Birkaç gün önce bu mahallerden birinden geçiyordum arabayla.

Evlerden birinin önünde bir kalabalık gördüm.

Arabayı yol kenarına çekip biraz bekledim.

Ne oluyor diye baktım, arabadan inmeden.

Arabadan inilecek, kalabalığa yaklaşılacak zaman değildi şu salgın hastalık nedeniyle.

Arabanın camları kapalı mı diye de kontrol ettim.

***

Giderek artıyordu kalabalık.

Kadınlar ikişerli üçerli gruplar halinde evlerinden çıkıp geliyorlardı.

Telaşlı…

Meraklı…

Bir grup durup diğer gruba el kol hareketleriyle bir şeyler anlatıyordu.

Sonra iki grup arkalı önlü, ivedi adımlarla kalabalığın toplandığı eve yürüyordu.

Eve girip çıkanlar…

İçeriden haber getirip götürenler…

***

Neden sonra uzaktan ambulans gözüktü.

Ambulanstan inen sağlıkçılar özel kıyafetlerini de giyince anlaşıldı ne olup bittiği.

Kovid-19 belirtileri gösteren bir hasta vardı galiba içeride.

Cüzamlı gibi bir şey yani, kadınların gözünde!

***

Sağlıkçılar içeri girmek için hazırlıklarını yaparlarken bir taraftan da başlarına toplanan kalabalığı dağıtmaya çalışıyorlardı.

Ama boşuna.

Hep beraber girdiler içeri, sağlıkçılar önde onlar arkada.

Hatta sedyenin ucundan kıyısından tutanlar da vardı yardımseverlikle.

***

Allah var ya, sağlık ekibinin peşinden içeri dalan kadınlar maskelerini takmışlardı.

Maskesi olmayanlar da ağzını yüzünü eşarbıyla sıkı sıkı sarmıştı.

Virüse karşı önlemlerini almışlardı yani!

Ama sosyal mesafe…

Bu insanlardan bu kadar çok şey beklemek de haksızlık ama!

Fakirlik bir taraftan, cahillik bir taraftan…

Unutulmuşluk, ihmal edilmişlik bir başka taraftan…