Sevgili okurlar;
Yeryüzünü hallaç pamuğu gibi savuran bir zerre 40 milyona yakın insanı kasıp kavuruyorsa bunda insanoğlunun ne kadar aciz olduğunu bir kez daha gözlemlemiş olalım. Hani nasıl ki Tanrılık davasında bulunan Karun'u küçücük bir sivrisinek ile helak etmiş ise bir işaretle belki de yeryüzünü altını üstüne getirecek koskoca bir ABD'yi bile çaresiz bırakıp acz içinde kaderine razı olarak inançları olmasa bile sadece Allah'tan ne gelecekse onu beklemeye mecbur eden Yüce Yaradan'a Müslüman olarak inanmamak yakışır mı?
Bu kadar zulüm içerisinde bu çok ağır yükün altında adeta ezilen en büyük kesim ise çoluk, çocuğundan, ana, babasından adeta vazgeçmiş bizlerin yarım saat dahi kalmaya tahammül edemediğimiz o hastanede tüm günlerini geçiren sağlık çalışanlarımızın bu feryatlarını insan olarak bizlerin de duyması gerekmez mi? Hayatın içerisinde öyle rahat ortamda çalışanlar var ki. Bir gün yani 8 saat mesaide kamu kurumlarında sadece 2 imza atarak gününü tamamlayan insanlar olduğu gibi 24 saat bu zor görevin içinde olup adeta yaşam ve sosyal hayatı bitmiş gibi gözüken bu kardeşlerimize elimizden gelen tüm destekleri vermemiz ve onlara bir manada acımamız bırakın Müslümanlığı insan olan ve sureta insan gözüken her kesimin görevi olmalıdır.
Benim sağlıkçı komşuma her evine gelip gittiğinde o küçük yavrunun annesine sarılıp dakikalarca bırakmaması benim insan olarak yüreğimi dağlıyor. O yavrunun 'Anne artık çalışmaya gitme biz bakkaldan ekmek alıp onu yeriz ben senden çikolata da istemem' diyerek serzenişi yürekleri dağlıyor. Ne olur insan olarak biz de ottan, çöpten bahanelerle dışarı fırlayıp tedbirlere uymadan kabadayıca virüse meydan okumayalım. Unutmayalım ki dünyanın en büyük teknolojisine SAHİP devletler bile acz içinde kıvranmakta. Biz aciz bir kul olarak tedbirden başka ne yapabiliriz. Tedbir. Tedbir. Tedbir.