Bunlar bütün üretimlerde üreticilerin birinci derecede dikkate aldığı faktörler arasındadır. Ancak bazı hallerde, özellikle uygulamada karşılaşılan zorluklar ya da ekonomik kısıtlar olduğunda, bazen de başta iklim koşulları olmak üzere çeşitli sebeplerle, araştırmalar sonucu belirlenmiş tekniklerden uzaklaşılmakta, yararı kadar hatta daha da fazla zarar verebilen değişikler yapılmaktadır. Son birkaç yılda ekiliş alanı çok hızlı bir şekilde genişleyen mısır üretiminde de hem uygulama zorluğu hem de üretim maliyetine getirdiği ağır yük nedeniyle gübrelemede ve bazı hallerde sulamada, tavsiye edilen tekniğin dışında yetiştiricilik yapan çok sayıda üretici bulunmaktadır.
TASARRUFLU YÖNTEM
Araştırmalardan elde edilen sonuçlara dayanılarak belirlenen yetiştirme tekniklerine göre; mısıra verilmesi gereken fosfor (saf olarak dekara 8-10 kg) ve potasyumun (saf olarak dekara 8-10 kg) tamamı ile azotun yarısının (saf olarak dekara 12-13 kg) ekimle birlikte uygulanması, azotun diğer yarısının bitkiler diz boyu yüksekliğe (40-50 cm) geldiğinde verilmesi, çeşitli bakımlardan en uygun olanıdır (bu miktarlar toprak analizlerine ve/veya ekilecek çeşidin verim potansiyeline göre değişebilir). Ancak üreticilerin çoğunluğu azotu iki kısımda ve iki ayrı zamanda vermek yerine, bütün gübreleri birlikte tek seferde vermeyi tercih etmektedir. Bunu yapmalarının iki önemli nedeni bulunmaktadır. Birincisi uygulama kolaylığıdır. İçinde fosfor, potasyum ve azotun birlikte bulunduğu bir gübreyi kullanıp, eksik kalan azot miktarını da sadece azot ihtiva eden (bulunduran) bir gübre ile tamamlayarak tek seferde vermektedirler. Bu uygulama iş kolaylığı yanında hem zamandan hem akaryakıttan tasarruf hem de tarlaya daha az girmek demektir. Sulamayı damla sistemi ile yapanlar ikinci kısım azotu sulama suyu ile birlikte verme olanağına sahiptir ve bunu yapanlarda bulunmaktadır.
MASRAFI DÜŞÜRÜN
Ancak bu sistemi kullananların bir kısmı yine iş, zaman, maliyet gibi unsurları dikkate alarak gübrenin tamamını tek seferde vermeyi tercih etmektedir. Azotun iki parçada verilmesi, bitkilerin bu gübreden çok daha yüksek oranda istifade etmesini, daha güçlü bir şekilde büyümesi, gelişmesi ve daha çok ve/veya kaliteli ürün vermesini sağlamak bakımından önem taşımaktadır. Bitkilerin gübrelerden yüksek oranda yararlanmaları aynı zamanda toprakta kalıntı bırakma, yer altı suyuna karışma, toprak altı canlılarına ve mikroorganizmalara zarar verme olasılıklarını azaltmaktadır. Damla sulama yapanların azotu iki seferde verme imkanını kullanmaları birçok bakımdan faydalıdır. Bütün gübrenin tek seferde verilmesinin ikinci nedeni, çok sayıda üreticinin mısırı salma sulama ile yetiştirmesidir. İlk suyu verdikten bir süre sonra, diz boyuna gelen bitkiler için, ya bu dönemde gelecek yağışlardan veya toprağın zaten ağır tavlı olmasından dolayı tarlaya girmek olanaksız olabilmektedir. Yabancı ot mücadelesinde normalde bitkiler 10- 15 cm kadar boylandıklarında (2-3 yapraklıyken) birinci çapa, 40-50 cm boylandıklarında (diz boyu) ikinci çapa yapılırken artık bunlar yerine giderek artan oranda kimyasal ilaç kullanılmaktadır. Çünkü çapa yapmanın maliyeti akaryakıt fiyatlarının yüksek olması nedeniyle fazladır ve zaman alıcıdır. İlaçlı mücadele ise daha kolaydır ve çabuk uygulanabilmektedir. Böylece masrafı düşürmek, zamandan kazanıp diğer işlere vakit ve para ayırabilmek mümkün olacaktır.
BİTKİ İÇİN SULAMA
Bunun olumsuz tarafı ise kimyasal madde uygulamalarının çok artmasıdır. Kimyasal tarım ilaçlarının maliyeti de az değildir fakat asıl önemli sorun çevreye, toprak üstü, toprak altı yaşama, yüzey ve yer altı sulara, atmosfere yapacağı zararın boyutunun artması, insanlarda ise tedavisi zor, bazen imkansız hastalıklara bile neden olabilmesidir. Sulama konusunun giderek artan bir sorun olacağı görülmektedir. 'Sulama toprağı doyurmak için değil bitkiyi doyurmak için yapılır' esasını hala yeterince algılayamayan üreticiler vardır. Gereğinden çok miktarda su veren ve/veya gereğinden çok sayıda sulama yapan üretici sayısı hiç de az değildir. Özellikle vahşi salma yapanlar çok fazla su harcamaktadır. Bu önemli bir maliyettir. Ayrıca yer altı su rezervlerinde önemli azalmalara neden olmaktadır. 2019 yılı mısır üretiminde kuyulardaki su seviyelerinin dikkat çekici düzeyde düştüğü gözlenmiştir. Üretimde tekniğin ön gördüğü uygulamalar; bitkilerin sağlıklı ve güçlü büyümesi, ürün miktarının ve kalitesinin yüksek olmasını esas alır. Bu uygulamaların büyük çoğunluğu üreticinin daha az masrafla daha fazla kazanç sağlanması dikkate alınarak tavsiye edilmektedir. Dikkate alınmayan teknikler, doğru ve/veya ekonomik zannedilen yanlış uygulamalar, üretici için de ve dolayısıyla ülke için de ciddi kayıplara yol açmaktadır. Korona-19 virüs salgını ciddi ekonomik zorluklara da yol açacak gibi gözükmektedir. Üretim faaliyetlerine her zamankinden daha fazla itina göstermeli, bir gram fazla tohum, bir gram fazla gübre atmaktan, bir litre fazla su vermekten kaçınılmalı, masraf getirecek gereksiz hatta bazen keyfi olarak yapıldığı bilinen ilave uygulamalar kesinlikle yapılmamalıdır.