Orta Anadolu ve Batı Geçit Kuşağında yer alan bazı kışlık tahıl üretim alanlarında, kimi yerde sonbahardan itibaren görülmeye başlanan fare zararlarının, ulaştığı boyutların büyüklüğü çok endişe yaratmış görünüyor.

Öyle ki, bir süre tarlasını görmeye gitmemiş olan bir kısım çiftçi, ekili tarlalarını adeta boşalmış görünce şok geçirdiklerini söylüyorlar. Bazısı hemen sürüp, çeşidine, türüne bakmadan, bulduğu arpa tohumunu ekerken, bazıları yazlık bir ürün düşünmeye başladılar. Ancak, bu çiftçilerin çoğu, sulama imkanı olmayan, yağışa bağımlı olarak üretim yaparak geçimini sağladığından, seçenekleri az. Kışlık ekimini büyük ölçüde borçlanarak gerçekleştirebilmiş olanlar ise ilave bir borçla yeni bir ekime girmeyi göze alamayacaklarını söylemektedirler.

Yakın geçmişte birkaç defa büyük zararlar yaşanması nedeniyle, fare mücadelesi için neler yapılabileceği konusunda çiftçiler bilgilendirilmiş, dikkat edilmediği, tedbir alınmadığı takdirde bu gibi zararların tekrarlanabileceği konusunda uyarılar yapılmıştır. Ancak, daha önce hiç fare zararı görülmeyen ya da önemsenmeyecek kadar az olduğu için dikkate alınmayan yörelerde çiftçiler, ilk defa karşılaştıkları bu durum karşısında şaşkınlık geçirdiklerini ve ne yapacaklarını, nasıl önlem alacaklarını bilmedikleri için hemen başvurdukları tarımla ilgili kuruluşlardan bekledikleri ilgi ve yardımı göremediklerini ileri sürmektedirler. Fare zararının boyutları endişe verici halde olduğundan, bunla mücadelede kullanılabilecek fare zehiri, tarım kuruluşlarınca hazırlanan zehirli buğday bulmaya çalışan, fakat bulamadığından şikayet eden çok sayıda çiftçinin yanı sıra, bulabildiği ilacın yeterince etkili olamadığından şikayetçi olanlar da bulunmaktadır.

Farelerin doğal düşmanlarının da azalması nedeniyle, büyük ölçüde kimyasal mücadele zorunluluğu oluştuğundan, an’ların temiz tutulması, tarla kenarlarında ve içinde küçükte olsa yığın veya küme şeklinde sap, ot, gübre vb. yığınların olmamasına dikkat edilmesi, kar, don, çamur yoksa, hele arka arkaya yaşadığımız kurak, ılık kış koşulları içindeysek, çiftçilerin olabildiğince sıkça, hem kendi ekili ve varsa nadastaki tarlalarını hem de yapabildikleri kadar komşu tarlaları kontrol etmesi, işlek delik görürse hemen tedbir alması ve komşuları uyarması gerekir. Tek-tük delik var; yağmur, kar yağar, kış sert geçer, toprak donar, fareler ölür beklentisi bir umursamazlık, aşırı bir rehavettir. Fare mücadelesi, kolay değildir; bütün komşuların, bazen bütün bir veya birkaç köyün birlikte ve aynı zamanda mücadele etmesi ve birbirine yardımcı olmasıyla baş edilebilecek bir durumdur.       

Diğer bir sorun “Zabrus” adıyla da bilinen “Ekin Kambur Böceği” görülmeye başlandığının haberidir. Bu böcek bir alana girerse, oradan tümüyle ortadan kaldırılması çok zor olmaktadır. bu nedenle mutlaka ekilecek tohumların ilaçlanması gerekir, zira en iyi sonuç böyle alınabilmektedir. Tarlada zararı görülmeye başladığında üstten uygulanacak ilaç bulunsa bile etkisi tohum ilaçlaması kadar olmamaktadır. Böceğin zararını azaltmak için, onun zarar vermeye başladığı bitki sırasında ilerlemesini yavaşlatmak da uygulanacak bir yöntemdir. Bunun için; koşullar tarlaya girmeye uygun olduğunda merdane çekmek (lastik veya kembriç merdanesi vb.) fayda verebilmektedir. Ancak, bunlar yoksa ve zarar büyüyecek gibi görünüyorsa son çare traktörle yürümek, tekerleri merdane yerine kullanmak gerekebilir.

Sürekli uyarısını yaptığımız, “iklim değişiklikleri nedeniyle karşılaşacağımız birçok zorluktan” ikisi olan bu gibi zararlara karşı üreticiler, teknik kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, hep birlikte hareket etmeliyiz. “İklim Krizi” hepimizin sorunudur, uyum ve sürdürülebilirlik için tüketiciler de