MEYDAN MESELESİ…
Yoğun kış koşullarında tüm meydanlarımızın karla kaplandığı günler yaşıyoruz…
Siyasetimizde ise 'hepsi birbirinden merdane olan dört yiğit(!) yeniden çıktılar meydane…'
Ve biz onları 'kendini milli iradenin yeryüzündeki gölgesi sanan(!)…' o meşhur 'sağlam irade' sayesinde karla gıcır gıcır yıkayarak 'AK'ladık…'
Böylesi bir ortamda 'Eskişehir'in Kenet Meydanı meselesini konuşmanın sırası mı?..' demeyin lütfen. Genel siyasi ortamımızı saran kirlilikler öylesine mide bulandırıyor ki, hiç olmazsa kendi meydanımızı temizlemeye çalışalım.
KENT DEMEK 'MEYDAN' DEMEKTİR
Çağdaş dünyada 'meydanlar' kentsel yaşamın olmazsa olmazıdırlar. Meydanlar; 'kenttaşların bir araya geldiği, iletişime geçtiği, ortak etkinlikler ve eğlenceler düzenlediği kamusal açık alanlardır…'
Çağdaş değerlere göre 'kentin en önemli kamusal alanı' olan meydanlar; 'kenttaşların ortak anılarını, bilinçlerini ve umutlarını paylaştıkları yerlerdir.'
Bir başka yönüyle bir kentte oluşan sevinçler, üzüntüler ve öfkeler meydanlarda haykırılamıyorsa; oralarda ancak kan ve gözyaşı kol gezer…
Yani bir kentte meydanlar yoksa orada 'özgürlük ve demokrasi sorunları' yoğundur. Çünkü 'meydanlar demokrasi kültürünün ana kaynağıdır.'.
Bu bağlamda meydanlar kentlerin kimliğini ve kişiliğini ortaya koyarlar. Günümüz dünyasının birçok kenti meydanlarıyla ün kazanmıştır.
Örneğin: San Pietro 'Roma), San Marco (Venedik), Kızıl Meydan (Moskova),Tienman (Pekin),Times (New York), Trafalgar (Londra), Concorde (Paris), Postdam (Berlin), Azadi (Tahran), Tahrir (Kahire) meydanları en az kentleri kadar ünlüdür.
MEYDANSIZLAŞTIRILAN TÜRKİYE
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki toplumsal yaşamımızda 'kent ve meydan kültürü' değil, 'kasaba/ mahalle ve avlu kültürü' yaygındır. Büyük şehirlerde önceki uygarlıklardan kalan bazı meydanlar da askersel ya da dinsel amaçlarla kullanılmıştır.
Türkiye'de çağdaş yaşamın birçok değeri gibi meydanlar da CUMHURİYET eserleridir. Örneğin Ankara'da Ulus, Kızılay, Sıhhiye ve Tandoğan; İstanbul'da Beyazıt ve Taksim; İzmir'de Konak Meydanları gibi.
Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarında oluşturulan bu kent meydanları, ne yazık ki sonraki yıllarda 'rantın ve yoz kültürün etkisi altına girmiş'; döner kavşaklar ve iş merkezleri tarafından işgal edilmişlerdir. Bugün Ulus ve Kızılay Meydanlarının 'dolmuş kültürü' tarafından işgal edilmiş olması ise büyük bir yüzkarasıdır.
Kent meydanlarımızdaki bu işgallere göz yumulmasının altında yatan temel etken ise 'iktidarların protesto edileceği merkezler olması korkusudur…'
Bu yüzden, zaten daracık olan meydanlarımız 'umutlara iyice dar ediliyor ve meydanlarımızdan oluklarca umutsuzluk akıyor…'
MEYDANSIZ ESKİŞEHİR
Bugün birçok özelliğiyle 'çağdaş kent' olarak değerlendirilen Eskişehirimizin en büyük eksikliği 'meydansız' olmasıdır.
Yakın geçmişimizde kullanılan 'Odunpazarı Meydanı' ve 'İstasyon Meydanı', bugün artık 'meydan' özelliğini kaybetmişlerdir. Son yıllarda oluşturulan 'Sıhhiye' ve 'Espark' alanları ise meydan değil 'trafik kavşağı' dır.
Bu durumda Eskişehir için tek seçenek 'Atatürk Stadyumu'nun yerine 'kent meydanı' yapılmasıdır.'
Üstelik bu konu yaklaşık iki yıldan beri kent kamuoyunda enine boyuna tartışılarak büyük bir oydaşma sağlanmıştır.
BİR AVLU ÇIKTI MEYDANE…
Durum böyleyken, Eskişehir Valiliği tarafından ortaya çıkarılan 'Kent Meydanı Maketi', tam anlamıyla 'dağın fare doğurmasıdır…'
Üstelik 'pervasızca meydane çıkarılan bu maket', baştan aşağıya kadar 'avlu kültürünün' izlerini taşımaktadır…
Ortaya çıkarılan 'avlu projesi' nde açıkça sırıtan 'tecimsel rant hesapları' ve 'antidemokratik yönetsel kaygılar'; çağdaş kent meydanı kriterlerine tamamen aykırıdır.
Bu konuda Eskişehir Valisi'nin 'bazı gazetelerin köşe yazarları… ahlaksızlık yapıyorlar… bunu gözlerine sokmak lazım…' gibi talihsiz sözcüklerle yaptığı açıklama ise 'kamu yöneticiliğinin etik ve hukuk değerlerine tamamen aykırıdır…'
Son yıllarda kamu yönetimi piramidinde valilerin üstünde yer alan belli kişilerce böylesine külhanbeyi davranışlar o kadar çok yaşandı ki… Anlaşılan bizim vali de üstlerine benzemeye çalışıyor…
Ne yazık ki yoz kültürün etkisindeki bu tür projeler ve davranışlar, Eskişehir'e de Türkiye'ye de hiç yakışmıyor…
ESKİŞEHİR'E AVLU DEĞİL 'MEYDAN' YAKIŞIR
Kent tasarımı/ meydan tasarımı konusu öncelikle teknik bir konudur ve uzmanlık gerektirir. Ama aynı zamanda demokratik süreçlerin de iyi işletilmesi gerekir.
Eskişehir'e çağdaş bir kent meydanı kazandırılması için; içinde kamu yönetimi, belediyeler ve ilgili meslek odalarının yer alacağı bir platformda ortak akılla üretilecek meydan projesi, kent halkını da bilgilendirdikten sonra gerçekleştirilmelidir.
Bu konuda ticari ve siyasal rant hesapları bir yana bırakılarak; kent meydan projesinin yürütme yetkisi ve sorumluluğu da Büyükşehir Belediyesi'ne bırakılmalıdır.
Atatürk Stadyumu yerine çağdaş kriterlerle yapılacak ve Eskişehir kimliğine yakışacak bir 'Atatürk Özgürlük Meydanı', gelecek nesillere övünçle devredeceğimiz bir eser olmalıdır.
Yakın gelecekte, meydanlarına bahar gelmiş memleketimizde hep birlikte özgürlük türküleri söylemek dileğiyle…
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.