Odunpazarı Belediyesi Türkiye genelinde öne çıkan bir festivale imza attı.

Odunpazarı 3D Gençlik Festivali.

3D’nin anlamı şu: Dinleme, diyalog, dayanışma.

Kimsenin birbirini dinlemediği bir ortamda, bu festival marifetiyle gençler büyükleri, büyükler ise gençleri dinledi.

Kimsenin diyalog kurmaya yanaşmadığı bir ortamda gençler ile politikacılar diyalog kurmaya gayret gösterdi.

Dayanışma ortamından günden güne uzaklaştığımız bir dönemde, katılımcılar; siyasi, ekonomik ve etnik köken gibi tüm kimlikleri dışarıda bırakarak kucaklaşmanın en güzel örneğini verdi.

Gençlerle özdeşleşen Kanlıkavak Parkında bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen festivalin önemli bir özelliği daha var.

Festival komitesi diyor ki: Tüm siyasi partiler gelsinler hem birbiriyle hem de gençlerle dinleme, diyalog ve dayanışma ortamı yaratsınlar.

Ama ne yazık ki tüm çağrılara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi haricinde kalan hiçbir siyasi parti temsilcisi, ‘demokrasi bayramı’ şeklinde nitelendirilen festivale katılmadı.

Bu durum haliyle Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile festivalin paydaşı olan Eskişehir Avrupa Birliği Derneği Başkanı Doç. Dr. Erhan Akdemir’i daha çok sivil toplum örgütleriyle bu işi kotarmaya itti.

Geleneksel hale gelen festivalin gelecekte yapılacak olanları, tahminim odur ki ağırlıklı olarak sivil toplum örgütleriyle yürütülecek.

Üç gün süren festivali dikkatle takip ettim.

Tiyatro toplulukları oradaydı, müzik grupları oradaydı, sinemaya gönül verenler oradaydı, öğrenci kulüpleri oradaydı, kültür sanat bilim ve spor başta olmak üzere hemen her sivil toplum örgütü oradaydı.

Her biri çalışmalarını anlatıyor, çeşitli etkinliklerle katılımcılara verimli olmaya çaba gösteriyordu.

Kalabalık, cıvıl cıvıl bir ortam…

Dans gösterileri, atölye çalışmaları…

Her yerde asık suratlarla karşılaştığımız şu günlerde, gülen yüzlerle muhatap olmanın hazzı paha biçilemez.

Bunun yanı sıra benim ‘demokrasi çadırı’ diye adlandırdığım alanlarda düzenlenen çeşitli forumlar, konferanslar ve eğitimler de ilgi çekiciydi.

Örneğin afet farkındalık eğitimi çok kıymetliydi.

Mesela, üç belediye başkanının bir arada gençlere hesap vermesi Türk demokrasisinin gelişimi açısından iyi bir örnekti.

Festival bunlarla da sınırlı değildi. Her akşam gerçekleştirilen konserlerle katılımcılar bir taraftan coşkuyla eğlendi, diğer yandan stres attı.

Bu noktada önemli bir yatırımı ifade etmek istiyorum. Önceki yıl düzenlenen festivalin sonuç bildirgesinde, Kanlıkavak Parkı’nın festival için yetersiz kaldığı, alanın büyütülmesi gerektiği önerisi yer alıyordu. Başkan Kazım Kurt bu öneriyi dikkate alarak ve parkın bir bölümünü adeta ‘baştan yaratarak’ konser gibi geniş katılımlı organizasyonların yapılacağı bir alana dönüştürmüş. İşte festival kapsamındaki konserler, festival alanının tam karşısındaki konser alanında gerçekleştirildi. Böylece, geçen seneki festivalde gençlerin istediği bir proje hayata geçmiş oldu. Bu şunu gösteriyor: Söz konusu festivalin sonunda çıkan öneriler rafa kaldırılmıyor, hayata geçirilerek kamunun hizmetine sunuluyor.

Bu bölümü bitirirken 3D’yi tekraren vurgulamak istiyorum.

Birbirimizi dinleyelim, tüm farklılıklarımıza rağmen diyalog kuralım, hep birlikte kazanmak için ise dayanışalım.

Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan kavramlar inanın bunlar.

Celalettin Kesikbaş’tan önemli müjde!

19 Mayıs Atatürk’ün Anma, Gençlik ve Spor Bayramını coşkuyla kutladık.

Pek çok kurum, 19 Mayıs’ın anısına önemli etkinlikler gerçekleştirdiler.

Bu kurumlardan bir tanesi de Eskişehir Sanayi Odası (ESO).

ESO’yu öne çıkarmamın nedeni, anlamlı bir organizasyona imza atmış olmaları.

Ne yaptılar?

Meslek lisesi öğrencilerini ESO meclis salonuna davet ettiler.

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ile Meclis Başkanı Süha Özbay, koltuklarını temsili olarak meslek lisesi öğrencilerine devrettiler.

Söz konusu organizasyonda, çeşitli alanlarda eğitim alan öğrenciler şehre, sektöre ve geleceklerine ilişkin fikirlerini, önerilerini ve endişelerini aktardılar.

Her biri pırıl pırıl, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek olan zeki çocuklar.

Evet, bunu gördüm!

Yaşadıkları şehirle, ilgi alanlarıyla ve sanayi ile oldukça alakalılar, gelişmeleri yakından takip ediyorlar.

Bunu nereden anladım?

İki örnekle açıklamak istiyorum.

ESO BAŞKANI ONUR BEY DİYOR Kİ

Kesikbaş’ın koltuğunu devrettiği ESO Başkanı Onur Bey, Hasan Polatkan Havalimanı’nın hak ettiği ölçüde değerlendirilmediğini, havalimanının geliştirilmesi ve özellikle teknik bakım hangarlarının güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Onur Bey ayrıca, Eskişehir sanayisinin bir an önce limana demiryolu ile bağlanmasının zorunlu olduğunu kaydetti.

MECLİS BAŞKANI ZEYNEP HANIM DİYOR Kİ

Süha Özbay’ın koltuğunu devrettiği ESO Meclis Başkanı Zeynep Hanım ise Eskişehir’deki trafik problemini gündeme getirerek şahsi araç kullanımının hızla arttığına dikkat çekti, insanları toplu taşıma araçlarını kullanmaya teşvik edecek projeler hazırlanmasını istedi. Zeynep Hanım ayrıca meslek liselerine yeterli yatırımın yapılmadığını da vurgulayarak “meslek lisesi memleket meselesi” dedi. Zeynep Hanım’ın dikkat çektiği bir diğer konu ise meslek liselerine uygulanan sınav sistemiydi. Zeynep Hanım, sınav sisteminin doğru olmadığının altını çizerek sınavlarda ağırlıklı olarak yetenek ve teknik becerinin öne çıkarılmasını önerdi.

Başkanlar Onur Bey ve Zeynep Hanım’ın yanı sıra düşüncelerini aktaran pek çok öğrencinin ortaklaştığı bir konu var.

Projeler için finansman sorunu!

TÜBİTAK ve TEKNOFEST gibi kurumların proje yarışmalarına katıldıklarını söyleyen gençler, maddi olarak yeterli destek bulamadıklarını, dolayısıyla projelerini geliştirme noktasında zorlandıklarını ifade ettiler. Ardından şunu eklediler: Sanayi Odası bizi destekleyemez mi?

Bu sorunun üzerine Celalettin Kesikbaş müjdeyi verdi, “Size söz, Eskişehir Sanayi Odası olarak bir ‘proje geliştirme ve destekleme birimi’ kuracağız” dedi.

Kesikbaş’ın bu sözü, bireysel olarak gençlerin bir kazanımı oldu elbette, ama asıl Eskişehir’in ve Türkiye’nin kazanımı olarak değerlendirilmesi daha doğru olur.

Çünkü insana, bilime ve teknolojiye yapılacak her yatırım, ülkemizin geleceğinin aydınlanacağı noktasında bizlere umut veriyor.