Yalova Valisi Selim CEBİROĞLU'nun incelemeler yapmak üzere gittiği Yalova Termal Lisesi'nde 'anarşist, dilenci' diyerek öğrencilerin önünde sınıftan kovduğu, TUBİTAK ödüllü matematik öğretmeni Halil Serkan ÖZ, kendisi için düzenlenen yürüyüşte kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi…

'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum…' diyen bir inanç kültüründen gelerek, 'Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır…' diyen çağdaş bir kültür süreci yaşamış olan toplumumuzda; ne yazık ki bugün öğretmen onurunun böylesine hoyratça örselendiği bir zihniyete ulaştık…

Bu lanet olası durum, duyarlı öğretmenlerin ve duyarlı yurttaşların yüreğini dağlıyor. Nitekim Serkan öğretmenin yüreği de bu dağlamaya dayanamadı. Ve Serkan öğretmen binlerce onurlu yürek tarafından sonsuzluğa uğurlandı…

Olay üzerine Yalovalı öğretmenlerin Yalova valisine gönderdikleri açık mektuptan birkaç cümleyi paylaşalım:

· 'Sana sayın demeyeceğiz. Çünkü zerre kadar saygıyı hak etmiyorsun…'

· 'Bir arkadaşımızın hayatını kaybetmesine neden oldun, bu açık…'

· 'Vicdanlar senin suçlu olduğunu söylüyor…'

· Senin önünde dimdik ayaktayız… Meslektaşımızın önünde saygıyla eğiliyoruz…'

Serkan öğretmenin onurlu ölümü duyarlı öğretmen sendikalarını da bir araya getirdi. EĞİTİM SEN, TÜRK EĞİTİM SEN ve EĞİTİM İŞ sendikaları önce ortak bir bildiri yayımladılar, sonra da ortak düzenledikleri bir eylemle 6 Nisan günü ilk derse girmediler.

Bu arada, 'gık' bile çıkaramayan Eğitim Bir Sen'in tutumu ibret vericiydi…

Yalova valisi de ne özür diledi, ne de bir 'gık' çıkardı… Böyle bir valinin görevden alınmaması ise ibretlerin dik alasıdır…

Sözün bittiği bu noktada ben valiye ve o güdümlü sendikaya söyleyecek söz bulamıyorum. En iyisi sözü onurlu bir sanatçı olan Cem YILMAZ'a bırakalım: 'Kalpsize mevki vermeyeceksin…'

Devr-i AKP döneminde, ülkemizde insan haklarına ve insan onuruna karşı hoyratça tutumlar öylesine yaygınlaştı ki…

Başımızdaki büyükler(!) öyle yaparlarsa, onlara yaranmaya çalışan yağdanlıklar da işte böyle yaparlar…

Öyle ve böyle yapanlara karşı ise başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm çalışanların bilim öncülüğündeki örgütsel dayanışmasının güçlenmesi gerekiyor.

Unutmayalım ki haklarımızı ve onurumuzu korumanın ve geliştirmenin en güvenilir yoludur örgütlülük.

MİHALIÇÇIKLILAR BULUŞMASINDAN DAMLALAR

Geçtiğimiz yıllarda sıkça buluşan ama yaklaşık üç yıldır bir araya gelemeyen 'Eskişehirli Malıçlılar', nihayet yeniden buluşmaya başladılar.

Rahmetli Selami VARDAR öncülüğünde başlatılan ve Eskişehir kamuoyunda 'Malıçlı Türk büyükleri…' diye esprisi yapılan bu topluluk; Mihalıççık kökenli iş adamı, bürokrat ve siyasetçilerden oluşuyor.

Geçtiğimiz cumartesi akşamı Mimar Mehmet Ali ÖZCAN koordinatörlüğünde Abacı Konak'ta buluşan Malıçlılar, anılarını ve özlemlerini birlikte yudumladılar…

Toplumumuzda iyice ısınan siyaset gündemine rağmen, o akşamki sohbetlerin ağırlıklı konusu 'dar anlamda siyaset' değil, 'hemşerilik dayanışması' üzerindeydi. Örneğin derneğimiz MİYAD'ın 19 Nisan'da yapılacak genel kurulu üzerine değerlendirmeler yapıldı.

Tüm katılımcıları en çok etkileyen şey ise her zamanki gibi yerel sanatçı Ceyhun İNCEÖZ'ün döktürdüğü 'Malıç oyun havaları' oldu.

Bilindiği gibi, 'Malıç Kaval Havası Oyunu' son yıllarda Eskişehir'de ve ülkemiz çapında epeyce yaygınlaştı. Ancak bence 'Malıç Hoplama Oyunu' çok daha otantik ve güzel bir oyun. 'Ada Yolu Kestane' müziğiyle oynanan bu oyunda, Orta Anadolu'dan Ege'ye ve Karadeniz'e uzanan ritim ve hareketler çok güzel kaynaşıyor. Dileğim bu oyunun da daha çok yaygınlaşmasıdır.

İnsanların doğup büyüdükleri yörenin kültüründen kopmamaları; yerel kültürün nitelikli bir şekilde geliştirilerek kent kültürüyle ve giderek ulusal, hatta evrensel kültürle kaynaştırılması gerçeklerinin demokratik toplumsal yaşamımız için ne denli önemli olduğu yadsınamaz.

Bir başka anlatımla, bir kentin kültürel mozaiğini oluşturan çeşitli alt kültür unsurlarının sağlıklı olarak korunması ve kaynaştırılması, o kentin kültürel yapısını daha da güçlendiriyor.

İşte Mihalıççıklılar da buluşmalarında, doğup büyüdükleri Mihalıççık yöresiyle ilgili 'anılarını', bugün yaşamakta oldukları Eskişehir ve Türkiye ilgili olarak da 'birikimlerini ve umutlarını paylaşıyorlar.'

Dileğim Malıçlılar buluşmalarının daha programlı, daha katılımlı ve daha kaliteli olarak sürdürülmesidir.

XXX

DİREN BE KEMAL KARDEŞİM!..

Emekli Beden Eğitimi Öğretmeni ve EĞİT-DER'imizin neşe kaynağı Kemal GÜLTEKİN arkadaşımız, 3 Nisan Cuma günü bel fıtığından ikinci ameliyatını olduktan bir gün sonra ciddi bir beyin kanaması oluştu ve 5 Nisan Pazar günü de ağır bir beyin ameliyatı geçirdi.

Bu yazının yazıldığı sıralarda derin bir komada yaşama tutunmaya çalışıyordu…

Diren be Kemal kardeşim!.. Seninle paylaşmamız gereken daha çok şeyler var.

Sana acil şifalar, eşin Zerrin kardeşimize, çocuklarına ve tüm sevenlerine de sabırlar diliyorum.

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.