Hani bizde bir söz vardır;
'Yanlış hesap Bağdat'tan döner' deriz…
Yanlış hesap eninde sonunda Bağdat'tan döner de, Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı'nın yaptığı gibi, 'yıkılıp yok edilen bir tarih', yeniden nasıl eski haline getirilebilir?
Mümkün mü?
***
Dün gazetemizde manşette yer alan haberle ilgili söylüyorum bunları…
Yalnız öncelikle şunu belirtmek gerekiyor;
Orta Işık Camii için bazı kaynaklarda yapım yılı olarak 1271 tarihi geçerken, bazı kaynaklarda ibadete açılış yılı 1835 olarak geçiyor…
Bu konuda elimizde çok sağlıklı bir bilgi yok…
(En azından gazete olarak biz ulaşamadık…)
Orta Işık Camii'nin başına gelenleri ilk okuduğumda inanamadım…
Ancak başkaca bilgi veya belgeye gerek yoktu, çünkü cami gerçekten yıkılmış, yalnızca minaresinin alt temeli ayakta kalmıştı…
Fotoğraflarla sabitti…
Geçtiğimiz Şubat ayında çekilen fotoğraflar da arşivde duruyordu…
19 Mayıs'a denk geldiği için, haberin çıktığı gün resmi kanallara ulaşma şansımız olmadı…
Birkaç uzmanla yaptığımız görüşmede;
TDKB Ajansı'nın camiinin restorasyonu için değil, yıkıp yenisini yapmak için Kurul'a başvurmuş olabileceğini, Kurul'un da gerekli izni vermesinden sonra yıkımın gerçekleşmiş olabileceğini söylediler…
Yoksa hiçbir kurumun, böyle bir yapıyı kendi kafasına göre yıkamayacağını kaydettiler…
Bu konuda, resmi bir açıklamanın bugün yapılabileceğini düşünmekle birlikte, görünen o ki, her şey karşılıklı başvuru ve izinle olmuş gibi…
***
Ancak, iş bu noktada bitmiyor…
Yani, TDKB gerekli izni istemiş, Kurul gerekli izni vermiş, 179 yıllık, bir rivayete göre 743 yıllık camii yerle bir edilmiş…
'Yerine aynısının tıpkısı yapılacakmış…'
Öncelikle görüştüğümüz uzmanlar, Orta Işık Camiinin yıkılmasına hiç gerek olmadığını, caminin statik durumunun iyi olduğunu ve uygun bir proje ile restorasyon yapılabileceğini belirtiyorlar…
Ve ekliyorlar;
'Yıkıldı, çünkü yıkıp yenisini yapmak, restorasyondan çok daha kolay ve çok daha çabuk yapılacak bir şey…'
Kurul böyle bir şeye neden ve hangi gerekçeyle izin verdi, TDKB Ajansı madem restorasyonunu yapamayacak, neden böyle bir işe girişti?
Bu ve gazetemizin manşetinde yer alan sorulara dileriz yetkililer cevap verirler…
***
Orta Işık Camii'nin yıkılıp yok edilmiş olması,
Muhtemeldir ki, bir takım teknik açıklamaların, çoğumuzun çok da iyi anlayamayacağı bir takım terimlerin kargaşası içinde kaynayıp gidecek…
Ancak bundan sonrası için, şehir kamuoyunun, zaten pek az örneği kalan tarihi yapılarımızın korunması için gerekli hassasiyeti göstermesi, yetkililerden bu konuda tatmin edici açıklamalar beklemesi gerekiyor…
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da olsa, Anıtlar Yüksek Kurulu da olsa, TDKB Ajansı da olsa, kestirmeden bir öngörüyle verdikleri her kararın doğru olduğunu varsaymak doğru değil…
Kaldi ki,
Bizim gözümüzün önünde Kılıçoğlu binası gibi de bir örnek var…
Yıllardır atıl bir vaziyette öylece duruyor…
Yıkım kararı verip, paldür küldür yıkmak bu kadar kolaysa buyurun burayı yıkın…
Ya da yıkılmaması gerekiyorsa, eski haline getirin…
Bu bina, yıllardır şehrin yüzünde bir çıban gibi öylece duruyor…
***
Bir de, cami restorasyonları için Cuma namazı çıkışında bağış toplanması işi var…
Cuma hutbesinde söyleniyor; yani İl Müftülüğü aracılığıyla duyurusu yapılıyor…
Muhtemelen TDKB Ajansı projelerine destek olmak için…
Ancak bu Ajansın 400 milyon lira (400 trilyon lira) gibi bir bütçesi olduğu biliniyor…
Üstelik bu bütçenin önemli bir kısmını da Anadolu Üniversitesi sağladı…
O bütçe tükenmiş olmalı ki, şimdi yine Eskişehir halkından bağış adı altında para toplanıp camilerimiz restore edilmeye çalışılıyor…
İşin en acı tarafı da,
Restore edeceğiz diye işe başlanıp, yıkıp geçiliyor…
***
Bugün manşetimizde yer alan sorulara yanıt gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz…
Ancak ben son soruyu burada yinelemek istiyorum;
'Camilerimizden elinizi çekseniz daha iyi olmaz mı?'
Ya restorasyon adı altında hepsini 'tek tip' hale getiriyorsunuz ya da beceremeyince yıkıp geçiyorsunuz…
Yanlış hesap Bağdat'tan döner de, yıkılan tarih bir daha geri gelmez…