Güzel Türkiye'm iki sapkın çıkmazın arasında sıkışmış durumda…
Bir yanda, uzun yıllardan beri kanımızı canımızı sömüren ve son 14 yılda iyice azgınlaşan 'terör ve savaş belası…'
Diğer yanda, 14 yıldır her türlü ayrımcılığın üstüne körükle giderek bu güzelim ülkeyi yangın yerine çeviren zihniyetin doymak bilmeyen 'iktidar hırsı…'

TERÖRÜ KINAMAK YETMİYOR ARTIK…
Bu köşede son 20 yıldan beri terörü kınayan/lanetleyen o kadar çok yazı yazdım ki…
İşte bir kez daha haykırıyorum:
'Şiddeti, terörü ve savaşı toplumsal mücadele yöntemi olarak benimseyen tüm zihniyetlere ve bu kirli zihniyetlere destek olan tüm kişilere/ örgütlere lanet olsun!...'
Ve her terör eyleminden sonra, yürek yangınlarıyla timsah gözyaşlarının birbirine karıştığı o kadar çok nutuk dinledim ki… Tıpkı son birkaç gündür olduğu gibi…
Ancak ne yazık ki terörü kınamak, lanetlemek ve nutuk atmak yetmiyor artık. Çözüm bulmak gerekiyor.
Çözümün birinci derece sorumlusu siyasal iktidar değil midir?..
Örneğin, son 14 yıldır bu ülkeyi adeta 'terör cenneti' haline getirenlerin sorumlulukları yok mudur?..
Ya da 'Irak'ta, Kandil'de, Suriye'de, El Bab'ta pirinç ararken; ülkemizdeki bulguru har vurup harman savuranlar…' bu durumun sorumlusu değiller mi?...
Bu sorumluların, bırakın 'istifa etmeyi' hiç olmazsa bir 'özeleştiri' yapmaları gerekmiyor mu?...

BİR REİSLİK UĞRUNA…
Son 14 yıldan beri elde ettikleri parmak çoğunluğuyla bu ülkeyi tek başlarına yöneten AKP/RTE zihniyeti, şimdi de 'Başkanlık/Reislik Sistemi' adı altında rejimimizi kökten değiştirmeye çalışıyor…
Bu uğurda tüm yollar mubahlaştırılıyor…
Göstermelik Anayasa değiştirme taktikleriyle reislik meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
İşin ilginç ve acı yönü, 'Ya reislik ya kaos…' mantalitesinin yarattığı gerginlikten terör ve savaş yanlıları da nemalanıyor…
Ve bir başkanlık uğruna ey halkım, hukuk ve demokrasimiz yerlere seriliyor…
Oysa 'Ne istediniz de vermedi ki bu millet size?...'

EYY 'PISA', SEN KİMSİN BE?..
Ülkemizde 'artık iyice azgınlaşan kanlı terör' ve 'sözde anti-terör uygulamaları', toplumsal gündemimizi öylesine karartıyor ki…
Yitirilen canların acısı, can alıcı özellikteki birçok toplumsal sorunumuzu gölgede bırakıyor…
Bence asla karanlıkta kalmaması gereken ve aslında bugün yaşanmakta olan terör karanlığının temel etkenlerinde olan 'eğitim sorunlarımız' üzerine biraz ironi yapmaya çalışalım.
Ara başlıktaki seslenmeyi siz de bir deneyin:
' Şöyle gözlerinizi hafif kısarak, kızarak, sizi dinleyenlere gaz vererek ve de laf gönderdiklerinizi aşağılayarak; bağırın, çağırın…'
Ve aşağıdaki gerçekleri görmezden gelin, inkar edin…
'PISA', Türkiye'nin de üyesi olduğu 'Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)' tarafından yürütülen bir 'Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'dır.
Bu program kapsamında üç yılda bir 15 yaş grubundaki öğrencilerin 'Matematik, Fen Bilimleri ve Okuryazarlık' alanlarında bilgi ve becerileri değerlendirilir.
İşte bu PISA' nın geçtiğimiz hafta açıklanan 2015 yılı sonuçlarına göre Türkiye:
· 34 OECD ülkesi arasında sondan ikinci, PISA değerlendirmesine katılan 72 ülke arasında ise ellinci sıradadır.
· Bilime en az önem veren (yatırım yapan) ülkeler arasındadır.
· Öğrenci devamsızlığında ilk sıradadır.
· Sorumluluk paylaşımında son sıradadır.
Özetle, PISA sonuçlarına göre Türkiye 12 yıl öncesinin gerisine düşmüştür…
Yani PISA sonuçları demek istiyor ki:
· Türkiye'de bilimsel eğitim yok…
· Eğitim sisteminiz komada…
· Dindar ve kindar nesliniz eğitimde nal topluyor…
Bu kötü sonuçları yadsımanın ya da üfürükten bahaneler üretmenin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü son yıllarda elde edilen tüm ulusal ve uluslararası veriler, Türkiye eğitiminin iki özelliğini açıkça ortaya dökmektedir:
1. AKP döneminde, çağdaş eğitimin temeli olan 'laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim' ilkeleri yok denecek noktaya geldi. 'Ucube 4'lük sistemin' acı sonuçları ortaya dökülmeye başladı.
2. Son 14 yılda ülkemizin eğitim alanında 'kalite düşüklüğü ve eşitsizlik sorunları' katlanarak büyüdü.
Eğer 'Eyy OECD/PISA, sen kendi işine bak!..' diyenlerden değilseniz… Ve bu konuda bilincinizde 'yurttaş duyarlılığı' duyumsuyorsanız, eğitim sorunlarının çözümünde sorumluluk yüklenmek zorundasınız…
Aksi halde daha çoook 'Eyy!...' diye başlayan nutuklar dinleriz.
Keşke başta tepemizde tepinenler olmak üzere, toplumca bilimin ve demokrasinin önemini daha iyi algılayabilsek…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…