İktidar oldukları 12 yıldan beri AKP'nin en çok mıncıkladığı alan 'eğitim alanı' oldu. Aslında sözde yapılan değişikliklerin temel amacı belli: 'Eğitim sistemini tamamen dinselleştirmek…' ve 'eğitim alanında özel sektörü etkin kılmak…'

Son aylarda sistematik olarak sürdürülen 'ortaöğretimde okul türlerini azaltma' çalışmalarının altında yatan niyetler de gayet açık: 'İmam hatip okullarının olanaklarını ve yaygınlığını arttırmak…

Milli Eğitim Bakanlığı'nda en son alınan 06 Haziran 2014 tarihli 'bakan onayı' ile:

· 'Mevcut 299 Anadolu Öğretmen Lisesinin 2014- 2015 eğitim ve öğretim yılından itibaren kademeli olarak kapatılmasına,

· Koşulları uygun olanların fen lisesi ve sosyal bilimler lisesine, diğerlerinin de Anadolu lisesine dönüştürülmesine…' karar verildi.

Böylece ortaöğretim sisteminden 'öğretmen okulları' tamamen kaldırılıyor.

Bu arada yine MEB kararıyla 'gelecek öğretim yılında 26 ilde 39 tane yeni imam hatip lisesi açılacak ve bunlardan 16'sı Kız İmam Hatip Lisesi' olacak. Ayrıca ülkemizde imam hatip okullarının sayısının 2 bini aştığını unutmayalım…

166 Yıllık Birikim Yok Ediliyor

16 Mart 1848 tarihinde ilk kez açılan ve 166. yıldönümünü tamamlayan 'öğretmen okullarının' eğitim tarihimizde çok önemli bir yeri var.

Osmanlı döneminde 'dine dayalı' eğitim sistemindeki okullarda (mektep-medrese) görev yapan öğretmenler (muallimler ve müderrisler) de medrese sistemi içinde yetiştiriliyordu.

Ancak 18. yüzyıldan itibaren başlayan 'Batılılaşma' çabalarında yeni açılan okullara öğretmen yetiştirmek amacıyla 16 Mart 1848 tarihinde Darülmuallimin (erkek öğretmen okulu), ve 26 Nisan 1870 tarihinde ise Darülmuallimat (kız öğretmen okulu) açıldı. Bu okullar, genelde şehir ve büyük kasabalarda bulunan ilkokullara öğretmen yetiştiriyordu.

Öğretmen Okulları, gerçek kimliğine Cumhuriyet döneminde kavuşmuş ve yıllar boyunca 'kaliteli ve aydın düşünceli öğretmenler' yetiştirmişlerdir. Bu süreç şöyle özetlenebilir:

ü 1924 yılında mevcut öğretmen okulları ( 13 erkek, 7 kız öğretmen okulu) elden geçirilerek daha elverişli duruma getirildi. Bu okulların ilkokul üzerine 5 yıl olan eğitim süreleri 1932 yılında 6 yıla çıkarıldı.

ü 1936 yılında, askerde eğitim gören başarılı erbaşlardan öğretmen olarak yararlanmak amacıyla 'Eğitmen Kursları' açıldı.

ü 17 Nisan 1940'ta çıkarılan yasayla kurulan 'Köy Enstitüleri' ise 'evrensel eğitim ilkeleri ve Türkiye'nin özgün koşulları doğrultusunda çok nitelikli öğretmenler yetiştirdiler.' 1940- 1954 yılları arasında 20 bin civarında öğretmen yetiştiren bu kurumlar ne yazık ki sudan bahanelerle kapatıldılar.

ü Köy Enstitüleri kapatıldıktan sonra öne çıkan İlköğretmen Okulları'nın sayısı 1972'de 89'a çıktı. Köy Enstitüleri geleneğinin birçok özelliklerini bünyelerinde taşıyan İlköğretmen Okulları; öğrencilerinin çoğunu 'köy çocukları' arasından seçerek, ilkokul üzerine 6 yıllık, ortaokul üzerine 3 yıllık 'yatılı eğitim' veriyorlardı. Nitelikli öğretmen yetiştirmenin yanında yoksul köy çocukları için bir 'kurtuluş kapısı' olan bu okullar, Öğretmen Lisesi'ne dönüştürüldükleri 1974 yılına kadar eğitim sistemimize binlerce nitelikli ilkokul öğretmeni kazandırdılar. 1989 yılından sonra Anadolu Öğretmen Lisesi adı altında, ortaokul üzerine 4 yıllık eğitim veren ve üniversiteye öğrenci hazırlayan okullara dönüşmüşlerdir. Bu okulları bitiren öğrenciler doğrudan geçiş olmasa bile, küçük bir katsayı desteğiyle eğitim fakültelerine girebiliyorlar.

ü Bu arada, Cumhuriyet döneminde ortaokullara öğretmen yetiştiren 'Eğitim Enstitüleri' ve liselere öğretmen yetiştiren 'Yüksek Öğretmen Okulları' da önemli kurumlardı.

ü 1982 yılından beri ülkemizde öğretmen yetiştirme görevi üniversitelerin eğitim fakülteleri tarafından sürdürülüyor. Ancak eğitim fakültelerinin olanaklarının farklı olması, MEB ve YÖK arasındaki iletişim kopukluğu gibi nedenlerle öğretmen eğitimi konusunda çok ciddi sorunlar yaşanıyor.

Sözün özü, bugün ülkemizin '166 yıllık öğretmen yetiştirme deneyimi' olmasına karşın, ne yazık ki bu deneyimden gereği gibi yararlanamıyoruz. Çünkü geçmişte kurulan başarılı öğretmen yetiştirme kurumları, çeşitli dönemlerde ve çeşitli sudan bahanelerle kapatılmış; bu alandaki deneyim birikimi bugünlere aktarılamamıştır.

AKP'nin son olarak aldığı 'Anadolu Öğretmen Liselerinin kapatılması' kararı, tüm birikimleri yok edici niteliktedir.

Yapılması Gereken

Dünyanın pek çok ülkesinde 'uzmanlaşmış okul türlerine gereken önem verilirken', okul türlerini hızla azaltmanın hiçbir eğitimbilimsel temeli yoktur.

Türk eğitim sistemi içinde önemli bir yeri olan Anadolu Öğretmen Liselerini kapatmak ise 'Cumhuriyet'ten öç almak…' ile eş anlamlıdır.

Günümüzün gelişmiş toplumlarını incelediğimizde, eğitim alanındaki tüm sorunların ve güzelliklerin 'eğitim bakanlığı, eğitim örgütleri ve eğitimbilim çevreleri' tarafından 'eşitçe paylaşıldığını' görüyoruz.

Ne yazık ki ülkemizde zaten güdük olan bu 'demokratik işbirliği geleneği', AKP tarafından tamamen ortadan kaldırıldı. Her şeyi çok bildiğini sanan AKP zihniyeti tarafından eğitim alanının önemli aktörleri olan 'eğitim örgütleri ve eğitimbilim çevreleri' yok sayılır oldu.

Bu durumda başta eğitim örgütleri olmak üzere, duyarlı eğitimbilimcilere ve tüm duyarlı yurttaşlara önemli görevler düşüyor.

Özellikle, kimliğini ve kişiliğini o güzelim kurumlarda kazanmış öğretmen okulu mezunları:

'Alnımızda bilgilerden bir çelenk!…' diye başlayan ve 'Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun!..' diye biten marşlarının coşkusuyla okullarına ve bu yurdun aydınlık geleceğine sahip çıkmalıdırlar.

Sevgiyle dostlukla.