Türkiye’de ne zaman Cumhurbaşkanı Kararı’yla bir grev ertelense, aklıma derhal “erteleme” ile “yasak” arasındaki anlam farkı geliyor.

Bunun nedeni, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda greve ilişkin maddelerin uygulanması.

Merakımı gidermek için öncelikle Türk Dil Kurumu sözlüğünde “erteleme” ile “yasak” sözcüklerinin anlamına bakmak istiyorum. Buna göre:

“Yasak: Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel.

Ertelemek: Sonraya bırakmak; tehir etmek, tecil etmek, talik etmek.”

Türk Dil Kurumu’ndaki tarife göre, Cumhurbaşkanlığı Kararı’yla alınan grev erteleme kararını, grevin sonraya bırakılması biçiminde anlamamız gerekiyor. Oysa mevzuat, grevin ertelenmesi durumunda sonradan uygulanması gibi bir olanak tanımıyor:

“Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, (…) bozucu nitelikte ise Cumhurbaşkanı bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararın yayımı tarihinde başlar.

Erteleme kararının yürürlüğe girmesi üzerine, 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına göre belirlenen arabulucu, uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her türlü çabayı gösterir. Erteleme süresi içerisinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de götürebilir.

Erteleme süresinin sonunda anlaşma sağlanamazsa, altı iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Aksi takdirde işçi sendikasının yetkisi düşer.” (6356 sayılı yasanın 63. Maddesi)

Kanun metninde belirtildiği üzere, Cumhurbaşkanı, “genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikte” görmesi durumunda grevi 60 gün süreyle erteleyebiliyor (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesinde, bu yetki Bakanlar Kurulu’ndaydı). Ancak ertelenen bu grev, ilgili düzenlemeye göre ileri bir tarihte uygulamaya geçemiyor. Zira yapılması gereken, toplu iş sözleşmesindeki uyuşmazlık konusu maddeleri ya özel hakeme ya da Yüksek Hakem Kurulu’na götürmek. Aksi takdirde sendikanın yetkisi düşüyor.

Özetle mevzuattaki erteleme ile Türk Dil Kurumu’nun tanımındaki erteleme birbiriyle uyumlu değil. Mevzuat, erteleme adı altında grevi yasaklıyor. Gerekçesiyse işçilerin ekonomik ve sosyal kazanımlarını arttırmak için girdiği grevin milli güvenliği veya genel sağlığı tehdit etmesi!

Bir süredir kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri için çerçeve niteliğini taşıması gereken Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü, hükümetin uzlaşmaz tavrı nedeniyle imzalanamıyor. Yaklaşık 600 bin kamu işçisi, bu protokolün imzalanmasını dört gözle bekliyor. Bu süreçte de sendikaların izlemesi gereken toplu iş sözleşmesi prosedürlerindeki süreç tıkandı ve “mecburen” grev kararı alınması gerekiyor.

Türkiye Maden-İş Sendikası’nın aldığı grev kararı da bu grevler arasında yer alıyor. 31 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla, Türkiye Maden-İş Sendikası tarafından Eskişehir Seyitgazi’deki Kırka Bor İşletme Müdürlüğü, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Bigadiç Bor İşletme Müdürlüğü ve Emet Bor İşletme Müdürlüğü’nde çalışan işçilerin grevi, milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü için ertelendi. Yani yasaklandı…

Böylelikle işçilerin hak arama kanalı kapanmış oldu. Toplu iş sözleşmesinin akıbeti tamamıyla Yüksek Hakem Kurulu’nun takdirine bırakıldı. Bu durumun, konfederasyonların sorumluluktan kaçmak için bir strateji olarak kullanılmadığını ümit ediyorum.

İşçi grevleri, ilk defa dün yasaklanmadı. Prof. Dr. Aziz Çelik’in hesaplamasına göre 22 yıl içinde çeşitli işkollarında çalışan 202 bin işçiyi kapsayan toplam 22 grev yasaklandı.

Grev yasağı mevzuatta üstü örtülen, ancak uygulamada bin bir çeşit yolla uygulanan bir yasak. Buna karşıysa geçtiğimiz yıl çeşitli fabrikalarda grev kararı alan Birleşik Metal-İş’in fiili grevleri emsal teşkil ediyor. Grev erteleme kararına rağmen, mücadele kararlılığı sayesinde grevi fiilen uygulayarak kazanımlar elde edildi.

Şimdi de kamu işçilerinin önünde iki yol var: ya Yüksek Hakem Kurulu’nun takdirine razı gelmek ya da 1989 yılındaki bahar eylemlerinde olduğu gibi kararlı ve dik bir mücadeleyle haklarını söke söke almak.