CHP’de ilçe kongrelerine katılacak delegelerin seçimleri yaklaştıkça haliyle hareketlilik de artıyor.

Oldukça normal.

CHP’yi, diğer partilerden ayıran özelliklerinin bir tanesi de yaptığı kongreleri.

Yeniden gözden geçirilmesi zorunlu olan siyasi partiler yasası nedeniyle belki de tam anlamıyla kongrelerde demokrasi işletilemese de mevcut durumda en demokratik kongreleri yapan partinin CHP olduğunu söylememiz mümkün.

Dolayısıyla, demokrasinin olduğu yerde çok seslilik olur.

Çok seslilik, olumlu ya da olumsuz pek çok tartışmayı da beraberinde getirir.

Bu tartışmalar renktir; CHP’ye katkı sunar.

Bugün itibariyle CHP’nin Eskişehir’deki kongre sürecini bütünüyle değerlendirmek gerekirse, öncelikle yakın geçmişte kongreyle ilgili yazdığım yazının bir bölümüne atıfta bulunmak istiyorum.

Demiştim ki: “CHP’nin Eskişehir’deki kongre sürecinin sakin geçeceğini tahmin ediyorum. Uzlaşının hâkim olacağını düşünüyorum. Özellikle, devletin tüm aygıtlarını kullanan iktidarın baskısı altında olan CHP Genel Merkezi’nin, beraberliğe ve dayanışmaya en çok ihtiyacı olduğu bir dönemde, ayrılık çıkaranlara tahammülünün olmayacağını öngörüyorum.”

Burada ifade etmek istediğim şu.

Geçtiğimiz kongre süreci, çok adaylı ve çekişmeli olmuştu.

Bunun temel sebebi, değişim hareketini destekleyenlerle mevcut genel merkez yönetimini savunanların rekabet içerisine girmeleriydi.

Bugün gelinen noktada böyle bir rekabet söz konusu değil.

CHP Eskişehir Örgütü, bütünüyle Özgür Özel’in yanında konum almış durumda.

Yanı sıra, örgütün, belediye seçimlerinde göstermiş olduğu başarılı performans, iyi bir tebriği hak ediyor.

Bu noktada, kongrelerdeki belki de en etkili isimler olan belediye başkanlarının düşünceleri merak ediliyordu.

En önce, tahmin edildiği gibi Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt fikirlerini pek çok farklı platformda net olarak açıkladı.

Kurt’un açıklamalarının özeti şu oldu: İktidara giden ve iktidar baskısı altında olan CHP’nin kavgaya ayıracak vakti ve enerjisi yoktur. Mevcut il ve ilçe başkanları başarılılardır. O halde mevcut başkanlar, yönetimlere yapılacak yeni ve güçlü takviyelerle görevlerine devam etmelilerdir.

Kurt’un ardından, tavrı merak edilen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce de düşüncelerini açıkladı.

Ünlüce’nin açıklaması, Kurt’tan farklı değildi.

Dedi ki, Ünlüce: “Devam etmek isteyen arkadaşlarımızın enerjisiyle güzel bir kadro oluşturacağız. Bu kadroyla ilk seçimde iktidara gelip ülkemize umut olacağız.”

Bu ifadenin anlamı şu: Mevcut il ve ilçe başkanları devam etmeli, yönetim kademesinde daha güçlü ve etkili bir yapı oluşturulmalı.

Dolayısıyla hem Kazım Kurt’un hem Ayşe Ünlüce’nin ortak paydada buluştukları bugün itibariyle net olarak söylenebilir.

Ya Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç?

Diyor ki: “Partimizde zorlu seçimler oldu. Ama ne zaman seçim gelse bir bütün olduk. Sağlanan bu beraberliklerle her seçimden başarıyla çıktık. Şimdi aynı beraberliği kongrede de göstereceğiz.”

Ataç, her ne kadar Kurt ve Ünlüce gibi net konuşmasa da kullandığı ifadeler ipucu niteliği taşıyor. Kongrede beraberliği savunan Ataç, anladığım kadarıyla mevcut il ve ilçe başkanlarının çevresinde partililerin bütün olarak toplanmasını umut ediyor.

Bununla beraber Kurt, Ünlüce ve Ataç birlikte hareket etmekten yana bir tavır sergiliyor.

Üç belediye başkanının bu tavrı karşısında ‘yirmi bini aşkın üyenin oluşturduğu örgüt nasıl bir refleks gösterir’ diye bir soru sorarsak, şu cevabı vermek mümkün olabilir: Partililer belediye başkanlarını seviyorlar ve destekliyorlar. Mevcut il ve ilçe yönetimlerinden de memnunlar. Dolayısıyla ‘olağandışı bir gelişme’ yaşanmadığı takdirde, mevcut il ve ilçe başkanları kongreden rahatlıkla seçilerek partiyi yönetmeye kaldıkları yerden devam edebilirler.

Durum böyle olsa dahi, muhakkak il ve ilçe başkan adayı olmak isteyenler çıkabilir. Mevcut il ve ilçe başkanlarının oluşturacağı delege listelerine alternatif olarak farklı delege listeleri hazırlamak isteyenler de olabilir.

Bu çok doğaldır.

Yazımın başında ifade ettim: Demokrasinin olmazsa olmazıdır çok seslilik; sürece renk katar, muhaliflerin eleştirileri partinin gelişmesine katkı sunar.

Ve kongre süreci biter, kaybeden kazananı tebrik eder, bununla beraber kazananla kaybeden kenetlenir ve ortak iktidar amacına kilitlenir.

CHP’lilerin, böylesine kritik bir virajda aksi tavır göstermek gibi bir lükslerinin olmadığı, su gibi açık bir gerçekliktir.