Sevgili okurlar,
Yüce peygamberimiz (AS) bir hadisinde “Seyahat edin ki sıhhat belasınız” diyor, bu nedenle yaz oldu mu birçok kişi Türkiye’nin muhtelif yerlerine seyahate çıkıyorlar ve gönüllerince nereyi münasip görürlerse orada biraz dinlenip tekrar herkes yerlerine görevlerine dönüyorlar.
Biz de yoğun tempodan biraz fırsat bulup, yurdumuzun cennet köşelerinden ege kıyılarına doğru biraz değişiklik olsun diye yola çıktık. Burada şahit olduğum olayların başında maalesef gelen misafirleri yolunacak kaz zannederek olmadık işler için aşırı derecede fiyat isteyen insanlara rastladık.
İzmir’den Aliağa Çanakkale yolunda sıcaktan bunalıp sahilde bir kafenin bahçesine oturduk hava 40 derecenin üzerinde… Birer soğuk su istedik 4 adet 05’lik su verdi. Biraz dinlendikten sonra hesap isteyip kalkalım dedik bizden 560 TL hesap istedi. Tabii ki çok bozulmuştuk; “Neyin hesabı?” dedik. Bize bir masa konmuştu. “Efendim masa 500 TL 4 su da 20 liradan 60 TL ondan böyle” dedi. Neyse hesabı ödedikten sonra oradaki şahsa “Bu kul hakkıdır, Allah Teala mutlaka bunun hesabını sizden sorar” demekten de kendimizi alamadık.
Hakların en büyüğü yüce Yarada’nın hakkıdır. İkincisi ise kullara karşı işlenen ve çok büyük vebali olan kul hakkıdır. Belki de bu büyük hak senin kazandığın tüm amelinin ve sevabının tamamına yakınını götürür ve yıllarca emek verdiğin ve kazandığın tüm sevapları bir anda Allah korusun elinden alır. Gider yarın bir zerresini bile arandığı o mahşer günü ortalıkta kalabalıksın, serbest piyasada var diye aşırı ihtikarda dinen büyük günahlardandır.
İhtikarcılıkla kimse abad olmamıştır. Bu tarihler boyunca hep böyle olmuştur. Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre Karun’un hainlerinin anahtarını 15 deve ancak çekerdi. O da bu dünyadan helak olup gitti.