19 Kasım 2013 tarihli gazetemizin 9. Sayfasında yazan Ayhan Aydıner, Eğitim-Sen Genel Sekreteri Faik Alkan'la ilgili bir yazı kaleme aldı…
Söz konusu yazıda, Eğitim-Sen Eskişehir Şubesi Sekreteri Faik Alkan'ın 'Türk Dünyası Kültür Başkenti' etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen yurt dışı gezilerinden birine 'görevli' olarak katıldığı belirtiliyor; ardından da Eğitim-Sen gibi son derece muhalif bir çizgisi olan sendikanın şube sekreteri olması sıfatıyla Alkan eleştiriliyordu…
Zira,
Eskişehir'deki Gezi Olayları sırasında protesto eylemlerine katılan Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı önce görevden açığa alınmış, hakkında dava açılmış ve sonrasında da Konya'ya sürülmüştü…
Ali İsmail'in başına gelenleri herkes biliyor…
Eylemlere katılanlara yapılanları, onlar da yetmezmiş gibi sonradan verilen para cezalarını biliyoruz…
İşte böyle bir ortamda, Eğitim-Sen Şube Sekreterinin Valinin onayıyla ve himayesinde yurt dışı gezisine (görevli olarak bile olsa) katılması birçok kesimden tepki görmüştü…
Gerçi bu tepkiler, yazı çıkana kadar çok fazla dillendirilmiyordu ancak, bu durumun birçok sendika üyesinde sıkıntı yarattığı belliydi…
***
Ardından geçtiğimiz Salı günü Ayhan Aydıner'in yazısı geldi…
Ayhan'ın yazısında (isteyen herkes internet ortamında erişip okuyabilir) ne bir hakaret, ne aşırı bir eleştiri, ne de insaf sınırlarını aşan bir yaklaşım vardı…
Üstelik de eleştiriler Eğitim-Sen'e yönelik değil, onun yöneticisi olan bir kişiye yönelikti…
Şube Başkanı Ender Pervane bir açıklama yaptı…
Şöyle başlıyor;
'ELEŞTİRİ SINIRLARINI AŞAN VE KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRAN
HABERCİLİK ANLAYIŞI MAHKÛM EDİLMELİDİR!'
19 Kasım Salı günü Eskişehir de yayın yapan yerel gazetelerden biri olan Sonhaber Gazetesi'nin 9. Sayfasında Ayhan AYDINER tarafından kullanılan 'Görünüm' adlı köşede Şube Sekreterimiz Faik ALKAN hakkında kaleme alınan ve eleştiri sınırlarını aşan, dedikodu ağzı ile kaleme alınmış, iftira ve hakaret dolu içeriği ile gazetecilik etiği ve basın yayın özgürlüğüyle bağdaşmayan köşe yazısını kınıyoruz.
Aman aman aman, ne açıklama…
Öyle bir açıklama ki, evlere şenlik…
Öyle bir açıklama ki, zannedersiniz Ayhan Aydıner demediğini bırakmamış, yazmadığı bir hakaret kalmamış…
Şimdi buradan soruyorum,
Söz konusu yazının içindeki;
'Eleştiri sınırlarını aşan-dedikodu ağzı ile yazılmış-iftira ve hakaret dolu olan-gazetecilik etiği ve basın yayın özgürlüğüyle bağdaşmayan' bölümleri bir zahmet bize bir göstersin…
Bu yazının içinde, hakaret ve iftira içeren bir tek kelime bulup gösteremezse Eğitim-Sen Şube Başkanı Ender Pervane'yi asıl biz iftiracı ve hakaret eden olarak tanımlayacağız…
İşin komiği, açıklamanın sonu, 'bu konuda yasal haklarımızı kullanacağız' şeklinde bitiyor…
Ben böylesine pek rastlamadım ama,
Burada yasal hakkını kullanacak biri ve bir kurum varsa o da Ayhan Aydıner ve Sonhaber Gazetesi'dir…
Pervane,
Açıklamasında ne etik bırakmış, ne insaf…
Gazetecilik dersinden girip Anayasadan çıkmış…
İnsanlık ve vicdan dersi vermiş…
Eh öğretmen tabi, olur o kadar diyeceğim ama, hele ki açıklamanın başlığında hem savcı, hem hakim, hem avukat olarak Ayhan'ı mahkum edelim demiş ya, orası kopardı beni…
***
Oysa o yazının çok temel bir yaklaşımı var;
Faik Alkan Eğitim-Sen Şube Sekreteri olarak,
Kendi sendikasının şube başkanına (Ali Paşa Şanlı'ya) olmadık uygulamaları dayatan, Gezi olayları ve Ali İsmail'in ölümündeki yaklaşımı belli olan Vali Tuna'nın 'himayesinde' Bosna Hersek gezisine katıldı mı katılmadı mı?
O yazıda sorgulanan tek şey bu…
Ender Pervane,
Eğitim-Sen gibi her alanda en geniş özgürlükleri ve hakları savunan bir sendikanın şube başkanı olarak, birilerine gazetecilik dersi vermeye kalkmaktansa, bu sorunun yanıtını 'net-açık ve doyurucu' bir şekilde vermelidir…
Yoksa,
'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' mantığıyla ortalığı velveleye verip, asıl sorunu gözden kaçırmaya çalışmasını kimse kabul etmez…
***
Ayhan Aydıner sanırım kendisine yönelik bu yazıya gereken cevabı verecektir…
Ben işin orasında değilim…
Benim asıl şaşırdığım ve üzüldüğüm nokta;
Hak ve özgürlüklerimizin daha geniş alanlara ve kitlelere ulaşmasında kendisinden çok şey beklediğimiz Eğitim-Sen gibi bir sendikanın yöneticilerinin kendilerine yönelik en küçük eleştiride bile ne yapacaklarını şaşırmaları ve (en traji-komik yeri de burası) kıyasıya eleştirdikleri sisteme sığınıp ondan medet ummaları…
Demek ki bazı kişi, kurum ve kuruluşları gözümüzde gereksiz yere büyütüyor, hak etmedikleri değerleri veriyoruz…
Öğrenmiş olduk…