Yıllardır gazeteci olarak hırsızlık olaylarını takip ettim. Evden, işyerinden, kuyumcudan, marketlerden, çarşıda pazarda özellikle kadınların çantalarından, toplu ulaşım araçlarında insanların ceplerindeki cüzdanların, otomobil, bisiklet ve motor bisiklet v.s. çalınmalarına şahit olduk.
Hatta küçük çocukların fırından ekmek, pastaneden baklava çaldıklarının haberlerini okuduk.
Son zamanlarda özellikle Tepebaşı ilçesinde bulunan Yenibağlar ve Eskibağlar mahallelerinde gerçekleşen yemek hırsızlıkları insanları adeta canından bezdirmiş. Hırsızlar, yemek siparişi veren vatandaşların paketlerini, kuryelerin bir anlık boşluklarından yararlanarak motosikletin çantasından çalıyor. Son günlerde oldukça artan sipariş hırsızlığı, geçtiğimiz ay 100'ün üzerinde kuryenin başına gelmiş. Çalınan paketlerin bedelini cebinden veren kuryeler, bazı günler zararına çalışmış oluyor. Hem müşterilerin hem kuryelerin büyük mağduriyet yaşadığı hırsızlık olayları hakkında Türkiye Motosikletli Kuryeler Konfederasyonu Başkanı Onur Kocaoğlu, bazı uyarılarda bulundu.
'Bu uzun yıllardır yaşadığımız bir sorun. Hiçbir çözüm yolu bulamıyoruz zaten hiçbir kuryeni motorunun çantası kilitli değil. Çok üst düzey çalışan kuryelerin çantaları kilitli olur. Dediğim gibi önüne geçemediğimiz bir problem bu. Normal şartlarda bir teslimat süresi 2 dakikadır ama post cihazının erişim sorunu yaşaması, müşterinin para araması gibi binada geçirilen zamandan dolayı bu süre 10 dakikaya kadar uzayabiliyor. Bazı belirli bölgeler var, o bölgelerde çalınmasın diye kurye arkadaşlar diğer paketlerini sürekli yanlarında gezdiriyorlar. Son zamanlarda özellikle bağlar olarak bilinen Yenibağlar ve Eskibağlar mahallelerinde bu yemek hırsızlıkları çok oluyor. Bu çalınan paketlerin ücretleri de kurye arkadaştan kesiliyor. Yani yüklü teslimatlar da kuryenin bir günlük kazancı gidebiliyor. Yani bedavaya çalışıyor o gün için bu da emek hırsızlığı oluyor. Bazen değil paket motosikletlerimiz bile çalınabiliyor. Tehlikeli bölgelerde siparişleri yanlarına almalarını öneriyorum, çantalarını kilitleseler bile 'Yavuz hırsıza kilit dayanmaz' diye bir laf var, o da engelleyici bir çözüm değil. Emniyet güçlerinden bu konulara biraz daha duyarlı olmalarını istiyoruz'.
'NEDENİ GEÇİM ZORLUĞU'
Çok eskiden beri tanıdığım psikolog bugün yaşam koçluğu yapan bir arkadaşıma telefon ederek, kuryelerin motosikletlerinin çantalarından yemek siparişlerinin çalınma olaylarını neye bağladığını sordum.
Cevabı şöyle oldu:
'Pandemi öncesine kadar insanlar bugün yaşadıkları kadar geçim sıkıntısı yaşamıyorlardı. Gerçekten darda olan bir vatandaş lokantalara gidip derdini anlattığında karnını beş kuruş ödemeden doyurabiliyordu. Son bir yıldır hayat pahalığı, elektrik, doğalgaz, işyeri kiraları, işçi maliyetleri, aldıkları ürünlerin fiyatları yüzde 200-300 arttı. Bir tas çorba 8-10 liraydı. 25-30 TL'ye karın doyuyordu. Bugün bir tas çorba 30-40 TL oldu. Bir lokantada etsiz öğle veya akşam yemeğinin maliyeti 100 TL'den aşağı değil. Artık lokantalar garibanlara ücretsiz yemek vermiyor. Esnaf üç-beş kuruşun hesabını yapar oldu. Aç kalan garibanlarda karınlarını doyurabilmek için bu yola başvurmuş olabilirler.'
* * *
Doğrusu kuryelerin motosikletlerinin çantalarından yemek çalınma gerekçesinin nedenin bu olacağını düşünmemiştim.
Psikolog arkadaşımı dinledikten sonra bende hırsızlık gerekçesinin bu olacağını düşünüyorum.
EMNİYET HER KURYENİN YANINA POLİS Mİ VERECEK?
Türkiye Motosikletli Kuryeler Konfederasyonu Başkanı Onur Kocaoğlu'nun şu sözleri dikkatimi çekti.
'Emniyet güçlerinden bu konulara biraz daha duyarlı olmalarını istiyoruz'.
Emniyet ne yapabilir?
Her kuryenin başına bir polis, bekçi mi versin?
Hırsızlık olaylarının yaşanmaması için her apartmana, işyerine, motorlu taşıtların başına güvenlik görevlisi mi koyacak?
İşyerlerinin sahipleri, işletmecileri kuryelerin motosikletlerinin çantalarına daha sağlam kilit yaptıracaklar.
Veya geçmişte olduğu gibi günde 5-10 garibanı doyuracaklar.
* * *
BÜYÜKERŞEN MİLLETVEKİLİ OLURSA O KOLTUĞA OTURUR
Son günlerde Eskişehir'de en çok dillendirilen konulardan birisi de Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in 'milletvekili' adayı olup olmayacağı.
Yılmaz Hoca, 'milletvekili aday adayı olacağım veya olmayı düşünüyorum' diye bir söz söylemedi.
Ama kim veya kimler çıkarttı ise nereye gitsem 'Yılmaz Büyükerşen Milletvekili adayı olacak mı? Milletvekili seçilirse TBMM Başkanı olacakmış? Doğrumu?' diye soruyorlar.
'Ben Yılmaz Büyükerşen'in ağzından resmi bir açıklama duymadım. Hadi ben duymadım. Yılmaz Hoca'ya daha yakın gazeteci arkadaşlarım var. En azından onlar gazetelerinde haber yapar köşelerinde yazarlardı. Birde CHP'de henüz resmi olarak aday adaylığı başvuru takvimi açıklanmadı. Eğer öyle bir düşüncesi var ise zaten başvuruyu Eskişehir'e değil CHP Genel Merkezine yapar' diye cevap veriyorum.
* * *
25 Ocak 2023 günü akşamı Ülke TV'de Gazeteci Mustafa Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu '5. Gün' programın konukları Serkan Fıçıcı, Hukukçu Mustafa Kemal Çiçek, Akşam Gazetesi Yazarı Murat Özer, Akademisyen Dr. Taceddin Kutay ve Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ idi. Programda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konuşulurken Yılmaz Büyükerşen'in milletvekili adayı olacağı da gündeme geldi. Büyükerşen milletvekili seçildikten sonra önce TBMM'nin en yaşlı üyesi olarak geçici meclis başkanı olarak görev yapacağı, CHP ve İYİ Parti'nin önerisi ile TBMM başkan adayı gösterileceği iddia edildi.
* * *
Eskişehir'de kulaktan kulağa fısıldanan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in 'milletvekili adayı olacak' dedikoduları Ankara'ya, İstanbul'a kadar ulaşmış.
Diyeceksiniz ki;'Yılmaz Büyükerşen TBMM Başkanlığına mı yakışmaz mı?'. Elbette ki yakışır. 5. Dönemdir Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Yılmaz Büyükerşen, çok hararetli meclis toplantılarına başkanlık yaptı. Çok önemli deneyenim kazandı.
1991 yılı milletvekili genel seçimlerinde Hüsamettin Cindoruk Eskişehir milletvekili seçildi. Eskişehirlilerin damadı Hüsamettin Cindoruk DYP'nin aday göstermesiyle TBMM Başkanı seçildi. Yılmaz Büyükerşen'in de yıllar sonra bir Eskişehirli olarak TBMM Başkanlığı koltuğuna oturmasından gurur duyarız.
* * *
'BU ÇOCUKLARA ÖZGÜVEN AŞILAYIN LİGDE KALIRIZ'
Eskişehirspor'un eski futbolcusu, futbola veda ettikten sonra teknik direktör olarak yoluna devam eden iki kez Siyah-Kırmızılı Kulüpte teknik direktör olarak görev yapan ÇoşkunDemirbakan, transfer tahtasının açılmasına sıcak bakmıyor.
Geçtiğimiz Salı günü ES TV'de 'ES Spor' programıma konuk ettiğim Demirbakan, bugün Eskişehirspor formasını giyen futbolcuların en büyük eksiklerinin özgüven olduğunu söyledi.
'PİSİKOLOJİK BASKIYI YENSİNLER LİGDE KALIRLAR'
Eskişehirspor'un Eskişehir'deki 5-6, deplasmanda yaptığı 3-4 maçı izlediğini söyleyen ÇoşkunDemirbakan, şöyle konuştu:
'Bu çocukların çoğu 2-3 sezondur Eskişehirspor forması giyiyor. Artık tecrübesiz demek doğru değil. Ancak yanlış teknik adamların tercihi yüzünden kendilerini daha fazla geliştiremediler. Maç kaybede kaybede özgüvenlerini yitirmişler. Her maça psikolojik baskı altında çıkıyorlar. Birde beklenen başarı gelmeyince taraftar baskısı da oluşuyor. O nedenle çocuklar ayağına top geldiğinde çok fazla ayağında tutmayarak rakibe kaptırırsam gol olursa düşüncesiyle bir an evvel pas vermeyi tercih ediyorlar. Kendi bölgemi boşalttığımda gol yersek endişesi ile rakip sahaya girmeye korkuyorlar. Sokakta taraftar, arkadaş, evde anne-baba kardeşlerin alınan peş peşe mağlubiyetler sonucu eleştirisi varsa ki olduğunu duyuyorum. Bu nedenle bu çocuklara psikolojik terapi verilmeli. Kulüp Başkanı, taraftarlar, teknik adamlar moral vermeli. Birde duyurum antrenmanlara belediye otobüsü, bisiklet veya yaya olarak gelen futbolcular varmış. Bu da sorun yaratır. Futbolcuların üzerindeki psikolojik baskı giderse başarılı olacaklarına ve ligde kalacaklarına inanıyorum. Eğer transfer tahtasını açılıp 8-9 transfer yapılırsa tam gelişme çağındaki bu çocukları kaybederiz. Transferi gereksiz olarak görüyorum.'
* * *
Bende ÇoşkunDemirbakan'a katılıyorum. Taraftar baskısı olmasın, psikolojik terapiler yapılsın, kulüp başkanı ve yöneticiler futbolcularla yakından ilgilensin, maaşlar zamanında ödensin peş peşe alınacak galibiyetlerle ligde kalma ihtimali yüksek.
* * *
DERS VEREN HİKÂYE:
Alışkanlıklar
Bir bilgenin öğrencileri bir gün sormuşlar:
'İnsanlar neden kötü alışkanlıkları daha kolay ve iyi alışkanlıkları daha zor edinirler? Neden iyi alışkanlıklarını uzun süre muhafaza edemiyorlar?'.
Yaşlı bilge:
'Peki, ben size şöyle bir soru sorayım: Eğer iyi tohumu güneşte bırakırsak ve kötü, çürümüş tohumu toprağa gömersek ne olur sizce?' demiş.
'İyi tohum kuruyacak güneşte, kötü tohum ise hastalıklı filizler verecek ve sağlıklı bir meyve oluşmayacak' diye cevaplamış öğrenciler.
Bilge devam etmiş:
'İnsanlar da bu şekilde davranır: İyilikleri ruhlarında saklayıp filizlerini büyütmektense açığa çıkarıp kayıp ediyorlar. Diğer yandan da günahlarını ve kötü taraflarını başkalarından saklamak için içlerinde gizliyorlar. Onlar orada büyüyüp insanı kalbinden yok ediyorlar... Ancak siz, bilge olun...'
* * *
FIKRA:
Şemsiyemi Tutmasaydım
Zengin ve şımarık birisi, yağmurlu bir günde şemsiyesinin altına alarak ıslanmaktan kurtardığı adamı her gördüğünde; 'Ne haber! O gün şemsiyemi tutmasaydım ıslanacaktın' diyerek başına kakmaktadır.
Adamın, yapılan bir iyiliği bu kadar tekrar edilmesine karşı tahammülü kalmamıştı artık. Yine aynı sözleri duyduğu bir gün kendisini gördüğü ilk su birikintisinin içine atarak üzerinde ıslanmadık bir yer bırakmadı. Sonra da adama dönüp; 'O gün şemsiyeni tutmasaydın, en fazla bu kadar ıslanırdım. Sen şemsiyeni tutmadın kabul et, ben de kendimi ıslanmış farz edeyim' dedi
* * *