MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, fındık üreticilerinin sorunlarını gündeme getirerek Tarım Bakanını eleştirdiği için partisinden ihraç edildi. İhraç sonrası Demokrat Parti'ye katıldı.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ı yakından tanıyorum.
Karşılıklı sohbetlerimiz de oldu.
Genç, kibar, beyefendi ve siyaseti de kırmadan dökmeden yapan bir genel başkan.
2019 yerel seçimlerinde millet ittifakından Afyon milletvekili seçildi.
TBMM çatısı altında partisini tek başına temsil ederken, MHP'den ihraç edilen Cemal Enginyurt'un da katılımı ile DP'nin milletvekili sayısı ikiye yükseldi.
CEMAL ENGİNYURT DP'YE CANLILIK GETİRDİ
Cemal Enginyurt, DP'ye katılmadan önce bazı TV kanalları Genel Başkan Gültekin Uysal'ın basın toplantılarına veya illere yaptığı ziyaretlerde konuşmalarını haber olarak vermiyorlardı.
Adeta Türkiye'nin en eski partilerinden birisi olan Demokrat Parti'yi görmezden geliyorlardı.
Hala da öyle.
Ordu milletvekili Cemal Enginyurt'un Demokrat Parti'ye katılmasından dolayı bazı TV kanalları (Merkezleri İstanbul'da bulunan TV kanallarını kastediyorum) sırayla kendisini konuk ettiler.
İyi ki yerel TV kanalları var.
Pazartesi günü Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt Eskişehir de idi.
Gültekin Uysal Kanal 26'ya, Enginyurt ise ES TV'ye konuk oldular.
Uysal, yaklaşık bir ay önce de Eskişehir'e gelmişti.
O gün ES TV'ye konuk olmuştu.
GÜLTEKİN UYSAL CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ
Pazartesi günü ES TV'de karşılaştık DP Milletvekili Cemal Enginyurt ile.
Benim CHP İl eski Başkanı Abdülkadir Adar ile 'Eskişehir'in Duayenleri' programım vardı.
Cemal Bey'de Ali Baş ve Meltem Karakaş Kaya'nın 'AÇIKCA' programına konuk oldu.
Enginyurt stüdyodan ayrılırken ben stüdyoya girerken kapıda karşılaştık.
Yanında Demokrat Parti'nin il yönetminden bir kardeşim vardı.
Beni görünce Cemal Enginyurt'a tanıttı.
Bugün birçok kişi Demokrat Parti'nin baraj altında kaldıktan sonra tek tek istifa ederek yıllardır peşinde koştukları 'Kırat'ı' terk ettiler.
İstifa edenlerin büyük çoğunluğu AK Parti'ye üye oldu.
Bazıları da diğer partilerin kapısını çaldılar.
Ben 1983'de 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra kapatılan Adalet Partisi'nin devamı olarak kurulan Doğru Yol Partisi'ne kayıt oldum.
Yaklaşık 28 yıldır da üyesiyim.
Gençlik yıllarımda ise Adalet Partisi çatısında idim.
O yıllarda partiye üye olmak aklıma gelmemişti.
* * *
ES TV'de Cemal Enginyurt'u yaklaşık 30 dakika izleme şansım oldu.
Düzgün ve akıcı konuşuyor.
Üstelik son derece cesur.
Böyle olunca da izlettiriyor kendisini.
Çok önemli konulara parmak bastı.
Emekli Amiraller'in bildirisinin 'darbe girişimi' mesajını vermediğini kaydetti.
Ali Baş,'Millet ittifakından cumhur ittifakına geçmeyi düşünüyormusunuz?' diye sordu.
'Biz millet ittifakından çıkmayı hiçbir zaman düşünmedik. CHP ve İYİ Parti ile iyi ilişkilerimiz var' diye cevap verdi.
Programın sonuna doğru,'2023 de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifakın çıkaracağı adaya mı yoksa parti olarak aday çıkaracakmısınız?' sorusuna ise yanıtı şöyle oldu:
'Biz cumhurbaşkanlığı seçimin 2'nci tura kalacağına inanıyoruz. Bu nedenle ilk turda partiler kendi adaylarını çıkarmalı. İkinci turda ise en çok oy alan adayın etrafında birleşilebilir. Bizim cumhurbaşkanı adayımız Genel Başkanımız Gültekin Uysal.'
ORDU BÜYÜKŞEHİR İLE İLÇE BELEDİYELERİ DP'Lİ OLACAK
Cemal Enginyurt, konuşamasını şöyle tamamladı:
'2024 yerel seçimlerinde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilçe belediyelerini Demokrat Parti kazanacak. Bunu iddialı olarak söylüyorum. Bugünkü tarihle not alın. 2024 de yapılacak yerel seçimlerden sonra bana hatırlatın.'
İnanmak başarmanın yarısı derler.
Cemal Enginyurt Ordu'da çok sevilen politikacı.
Bağımsız aday olsa yine kazanır.
Demokrat Parti'ye enerji ve sinerji getirdi.
Gültekin Uysal ile de 'ağabey-kardeş' gibi geçiniyorlar.
Bu ikilinin yarattığı sinerji ve sempati Demokrat Parti'ye seçim barajı için yetmesede yüzde 1'lere yakın olan oy oranını belki yüzde 4-5'lere taşıyabilir.


* * *

HAYDAR URFALI'NIN HAKLI YAKINMASI
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı'nın göndermiş olduğu mailini bugün okuma fırsatım oldu.
Milli Eğitim Bakanı'na haklı olarak sitem etmiş.
2 Mart 2021 tarihinde okullar 'yüz yüze' eğitim-öğretime açılmıştı.
Okullarda her ne kadar fiziki olarak önlemler alınmış olsa da ne öğretmenlere ne de öğrencilere aşı yapılmamıştı.
Okullar 'yüz yüze' eğitim-öğretime açıldıktan sonra acil olarak öğretmenlerin ve okullardaki tüm görevlilerin aşılarının acilen yapılmasını önermişlerdi.
Eğitim sendikalarının bu uyarılarından sonra öğretmenlerin de aşılanması kararı çıktı.
Eğitim sendikaların yaptıkları açıklamalardan öğrendik.
Öğretmenlerin daha yüzde 10'u aşı olabilmiş.
120 bin civarında öğretmen var.
Bunların acilen aşılanmaları gerekiyor.
'ÖĞRETMENLERİN HASTALIK KAPMA RİSKİ DAHA YÜKSEK'
Haydar Urfalı'nın açıklamasındaki şu ifadeler önemli.
'Türk Eğitim Sen olarak, aylardır eğitim çalışanlarının aşılanması meselesine dikkat çekiyoruz. 18 milyon öğrencinin olduğu ülkemizde 1 milyon 250 bin eğitim çalışanının aşılanmasının, aslında toplumun geneline yönelik bir tedbir olacağını vurguluyoruz. Tabii ki, arzumuz tüm vatandaşlarımızın bir an önce aşılanmasıdır. Ancak tedarik sorunu yaşandığı için Sağlık Bakanlığı tarafından aşılamada öncelik sıralaması yapılmaktadır. Her gün milyonlarca öğrenci ve veli ile muhatap olan eğitim çalışanlarının karşı karşıya kaldığı risk, futbolculardan, gazetecilerden, THY ya da turizm çalışanlarından daha mı azdır?.'
Doğruya doğru demek gerekir.
Geleceğimiz dediğimiz çocuklarımızı onlara teslim ediyoruz.
Onlar her ne kadar kısıtlı da olsa sınıflarda en az 15-20 öğrenci, bir o kadar da velileri ile muhatap oluyor.
Günün 6-7 saatini okullarda öğrencilerle aynı sınıfta aynı havayı teneffüs ediyorlar.
Bir öğrenci hasta ise hem sınıf arkadaşlarına hem de öğretmenlere hastalığı bulaştırma riski yüksek.
Bir öğrencinin hastalığı tespit edildiğinde evinde izalasyona girer.
Sınıftaki öğrenciler de 10 gün karantina da kalır.
Daha sonra eğitime devam ederler.
Sınıflardaki öğrenci sayısı eksilse de öğretmen okula gidip mevcut öğrencilere ders anlatmak zorunda.
Bu nedenle öğretmenlerin sağlıklı kalmaları gerekir.
* * *
İşte bu nokta da Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı, yüzü yüze eğitime ara verilmeyen özel gereksinimli öğrencilere ile 8. ve 12. Sınıf öğrencilerine hizmet veren kurumlarda görev yapan eğitim çalışanlarının da büyük tedirginlik yaşamadıklarının altını çizmiş.
'Eğitim çalışanlarının tamamının birinci doz aşısı bugün yapılsa dahi antikor oluşumunun bir buçuk ay sonra gerçekleşebileceği unutulmamalıdır' diyor.
Urfalı, basın bildirisinde son olarak şuna da dikkat çekmiş:
'Bu arada hiç kimse rol kapmaya ve dalkavukluk yapmaya da heveslenmesin. Bu ülkede eğitim sürecinin kesintiye uğramamasını en çok arzulayan ve hedefleyen öğretmenlerdir. Uzaktan eğitimi dahi 'Öğretmenler de rahata alıştı' diye arsızca yorumlayanlarla eğitim sürecini ve okullarımızın durumunu değerlendirmek ne kadar 'boş' bir iştir.'
* * *
Okullar da 8 ve 12'nci sınıf öğrencileri yüz yüze eğitimlerine devam ediyorlar.
Bu nedenle hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin sağlıkları için öğretmenlerin aşılamalarına öncelik verilerek bir an önce aşılanmalı.
Ramazan Bayramını sonuna kadar aşılama tamamlanırsa, okullarda yeniden eğitime açılacağını var sayarsak daha sağlıklı bir eğitim-öğretimin önü açılmış olur.


* * *

BÜLENT GÖRENEK'İ KUTLUYORUM
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Görenek'in 8 Nisan 2021 tarihinde Uluslararası Elektrokardiyoloji Derneği'ne (International Society of Electrocardiology) başkan olduğunu öğrendim.
Görenek'in Uluslararası Elektrokardiyoloji Derneği'nde (International Society of Electrocardiology) başkanlığı iki yıl sürecek.
Başkanlığı sürecinde dernek sekreterlik görevini ABD'den Prof. Rob MacLeod, saymanlık görevini ise İngiltere'den Prof. Dr. Peter Macfarlane yürütecek.
Bu derneğin başkanlığına ilk kez Türkiye'den bir tıp adamı getirildi. 1959 yılında kurulan ve kardiyoloji alanında en eski kurumlardan biri olan derneğin çoğunluğu Avrupa ve Kuzey Amerika'dan binlerce üyesi bulunuyor.
Saygın uluslararası indekslerde yer alan 'Journal of Electrocardiology' isimli bilimsel dergisi de mevcut olan dernek EKG ve kalp çarpıntıları konusunda dünya çapında önemli çalışmalar yapmaktadır.
Prof. Dr. Bülent Görenek, 'Başkanlık yapacağım bu iki yıl boyunca, Türk araştırmacıları ve bilim insanlarını bu dernek içinde de desteklemek, bilimsel seviyesi yüksek ortak projeler üretmek için elimden geleni yapacağım' demiş.
Bülent Hoca'nın yurt dışı üst düzey (SCI) bilimsel makale sayısı 167, makalelerine yapılan atıf ise rekor düzeyde olup yaklaşık 16000. Hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletleri kardiyoloji dernek yönetimlerinde etkin görevleri var. Bir yıl önce de bugün ve geçmişte Türk Tıbbına Yön Veren 100 Bilim İnsanı arasında yer aldı. Uluslararası Elektrokardiyoloji Derneği seçilmiş başkanı ve Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Görenek, saygın bilimsel yayın endeksleri kapsamında yer alan Journal of Electrocardiology isimli dergiye editör yardımcısı seçilmişti.
* * *
Prof. Dr. Bülent Görenek, yaptığı bilimsel yayınlar ve çalışmaları ile Türkiye'de ses getiren bir hekim.
Kendisini kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.


* * * *

Hayal Sınır Tanımaz
Çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç bir oğlu vardı. Babasının işi nedeniyle çocuğun eğitimi kesintilere uğramıştı. Bir gün öğretmeni, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istedikleri konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.
İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir '0' ve 'Dersten sonra beni gör' uyarısı vardı.
Çocuk; 'Neden '0' aldım?' diye öğretmenine merakla sordu.
Öğretmeni
'Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal. Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız. Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.'
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
'Oğlum, bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!'.
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü.
'Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin Ben de hayallerimi…'
-Hayal sınır tanımaz. Tek sınır , korkularla ördüğümüz duvarımızdır. O duvarı aşma cesareti gösterdiğimizde hayaller gerçek olur.
(alıntı)