2009'da tüm dünyayı etkisi altına alan domuz gribi virüsü (H1N1) yeniden kamuoyunun gündemine geldi.
Mevsim değişikliği ve havaların soğuması ile birlikte artan grip ve soğuk algınlığı rahatsızlıkları nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuranlara 'Domuz Gribi' şüphesi teşhisi konuluyormuş.
Bir hafta önce komşunum çocuğunun okulda ateşi yükselmiş, hapşırık ve burun akıntısı nedeniyle okul idaresi tarafından kendisine telefon edilerek bir sağlık kuruluşuna götürülüp muayene ettirilmesi önerilmiş.
Komşum çocuğunu bir sağlık kuruluşuna muayeneye götürmüş. Hekim 'Domuz Gribi' olabilir diye çocuğa 5 gün rapor vermiş.
Dün de bir arkadaşım anlattı.
'Okullarda grip salgını varmış. Çok sayıda öğrenci rahatsız, sağlık kuruluşlarına başvurduklarında 'Domuz Gribi' olabilir diyorlarmış. Bunu neye göre söylüyorlar? Bir kan veya idrar tahlili yapılmadan nasıl böyle bir teşhis nasıl konuluyor? Gerçekten de 'Domuz Gribi' salgını varsa okulların tatil edilmesi gerekmez mi? Benim iki torunum var. İkisi de hasta.'
Duyumların üzerine araştırdım. Eskişehir'de herhangi bir kişiye kesin 'domuz gribi' teşhisi konulmamış. Ancak soğuk algınlığı ve grip salgını yaygınlaşınca bazı hekimler tedbir amacıyla 'Domuz Gribi' olabilir diye uyarıyorlarmış.
'GELİŞİ GÜZEL İLAÇ KULLANMAYIN'
Son günlerde artan grip ve soğuk algınlığı rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar hakkında Eskişehir Eczacı Odası Başkanı Metin Kamış, 'Bir yakınımıza iyi gelen ilacı kullanmak sağlık açısından büyük risk oluşturur'diyerek uyardı.
Çoğunluğumuz bir yıl önce yine soğuk algınlığı nedeniyle hekime başvurduğumuzda, yapılan muayene sonucu tedavi için ilaç verir. Bu ilaçları 4-5 gün kullandıktan sonra 'iyileştim' gerekçesiyle kullanmayız. Bir yıl sonra benzer bir şikayetimiz olduğunda ecza dolabımızı karıştırarak yarıda bıraktığımız ilaçları kullanmaya başlarız.
Rahatsızlığımızın belki de soğuk algınlığı veya grip olup olmadığını bilmeden.
Metin Kamış ne diyor?
'Grip ve soğuk algınlığı ilaçlarının tüketiminin arttığı şu günlerde kontrolsüz ilaç kullanımı da tekrar gündeme geldi. Kişiler rahatsızlık baş gösterdiğinde hekime ve eczacıya danışmaları ve onların önereceği ilaçları kullanmaları gerekmektedir'.
'İlaçları doktor ve eczacı
denetiminde kullanın'
Doktor ve eczacı tavsiyesi olmadan ilaç kullanımının sağlık açısından risk oluşturduğunu belirten Metin Kamış, şu uyarıda da bulundu:
'Özellikle mevsim değişiminden kaynaklı ani hava düşüşlerinden dolayı grip ve soğuk algınlığı vakaları son günlerde artış gösterdi. Bununla birlikte hastalarımızın grip ve soğuk algınlığı ilaçları ve antibiyotik tüketimi de arttı. Lakin bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçları doktor ve eczacı denetiminde kullanmakta fayda vardır. Çünkü rahatsızlığın bakteriyel mi viral mi olduğunu kişi kendisi bilemez. Geçmiş günlerde benzer rahatsızlık da kullandıkları ilaçlar bile belki fayda etmeyebilir. Bizim maalesef millet olarak komşuma veya arkadaşıma iyi gelmiş bende bu ilacı kullanıyorum alışkanlığımız üst noktadadır. Bu durum kesinlikle sağlığımız açısından büyük risk taşıyor. Bu sebeple kişilerin rahatsızlık baş gösterdiğinde hekime ve eczacıya danışmaları ve onların önereceği ilaçları kullanmaları gerekmektedir. Vatandaşlarımıza bir tavsiyede böyle mevsim geçişlerinde vücut direncimizi arttırmak için vitamin ve mineral takviyeleri kullanmalarıdır. Tabi bunu da yine hekim ve eczacı kontrolünde yapmakta fayda vardır.'
* * *
Her ne kadar ben tanıdığım hekimlere telefon ederek 'Domuz Gribi salgını var mı?' diye sorduğumda 'bize başvuran hastalarda rastlamadık' dese de toplumda böyle bir inanç yerleşmiş.
Çok yaygın olmasa da soğuk algınlığı veya grip şikayeti ile başvuranlara bazı hekimler 'Domuz Gribi' teşhisi koydukları şeklinde bilgiler geliyor. Bu konuda en yetkili kurum olan İl Sağlık Müdürlüğü bir açıklama yaparsa insanları rahatlatmış olur. Çünkü birileri 'Domuz Gribi yeniden hortlamış' diyerek insanları korkutuyor.
* * *

BAYRAM İKRAMİYELERİ ASGARİ ÜCRET KADAR OLSUN
Resmi enflasyonun yüzde 85 olduğu, başta gıda fiyatları olmak üzere iğneden ipliğe her şeyin yüzde yüzün üzerinde zamlandığı ülkemizde emeklilere verilen bin 100 TL 'Bayram İkramiyesi' artık çerez parası oldu.
Pazara gittiğimizde iki poşet sebze-meyve alıyoruz en az 300 TL. Her hafta gittiğimiz de harcadığımız para verilen emekli ikramiyesini bile geçiyor. İktidar yılbaşında çalışanlara, emeklilere ve asgari ücrete yapılacak zammı hesaplarken emeklilere verilen 'Bayram İkramiyesi' gündeme getirilmiyor.
* * *
Dün internette gezinirken bir haber okudum.
'Emeklilere verilen bayram ikramiyeleri iki bin lira olacak'.
Ha bin 100 TL, ha 2 bin TL. Hiç fark etmez. Yapılacak olan 900 TL zam tabiri caizse 'devede kulak'.
Emeklilerin beklentisi ise ez az 4 bin TL.
İnternette okuduğum haber üzerine Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şubesi Başkanı Arif Duru'ya telefon ederek,'Emeklilere verilen bayram ikramiyesi 2 bin TL olacakmış doğru mu?' diye sordum.
Duru, emeklilere verilen bin 100 liralık bayram ikramiyesinin değerinin enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında eridiğini belirterek milyonlarca emeklinin bayram müjdesi beklediğini söyledi.
'Çarşıda pazarda fiyatlar artarken, emeklilerin bayram ikramiyesi aynı kaldı. Oysa bayram ikramiyelerine, aylıklara her altı ayda bir yapılan ve enflasyona endekslenen artışlar uygulanıp, bu yılın üç aylık TÜFE artışı da ilave edilseydi ikramiye rakamı 2 bin 903 lira olurdu. Ayrıca, 2018'de en düşük emekli aylığı baz alınarak ödenen bayram ikramiyeleri bugün de aynı gösterge, yani en düşük emekli aylığı baz alınarak ödenseydi 2 bin 500 liraya yükselirdi. Bugün geldiğimiz noktada, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında bin 100 liralık bayram ikramiyesinin değeri azalmıştır. TÜED olarak, ikramiye rakamının yılbaşında açıklanacak olan en düşük emekli maaşına yükseltilmesini istiyoruz' diye de ekledi.
AK PARTİ VE MHP OYLARI İLE RET EDİLDİ
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, emeklilere Kurban ve Ramazan bayramlarında bin 100 lira olarak ödenen ikramiyelerin asgari ücret seviyesine çıkarılması için Kanun Teklifi verdi. TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Gürer'in teklifi Cumhur ittifakı oylarıyla reddedildi.
Zaten CHP ve İYİ Parti tarafından verilen kanun teklifleri görüşmeye bile açılmadan AK Parti ve MHP oylarıyla ret ediliyor.
Hazır böyle bir kanun teklifi gelmişken kanun teklifi görüşülüp tamam CHP'nin teklif ettiği rakam olan asgari ücret kadar olmasa da emeklileri memnun edecek bir rakam üzerinde anlaşılıp karara bağlansaydı da emekliler Ramazan ve Kurban Bayramında alacakları ikramiyeyi bilip ona göre ayağını yorganına göre uzatsa idi.
Emeklilere verilen 'Bayram İkramiyeleri' mi bütçeyi deliyor?
Başkan Ataç'tan emeklilerle Ankara çıkarması
Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, DİSK'e bağlı Emekli-Sen Eskişehir Şubesi üyeleri ile birlikte TBMM'yi ziyaret ettiler.
Başkan Ataç, DİSK Emekli-Sen Eskişehir Şube Başkanı Suat Başaraner ve dernek üyeleri, TBMM ziyaretinde ilk olarak CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü ile buluştu. Çakırözer ve Süllü, Eskişehir heyetini Meclis'te ağırlamaktan dolayı memnuniyetlerini belirtti. Başkan Ataç daha sonra Emekli-Sen üyeleri ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti grup toplantısına katılmışlar.
* * *

KISSADAN HİSSE:

Rüzgar Dalı Kırmadan
Adam hanımına pek hoş davranmaz, kalbini kırar. Sonra hanımından sofrayı kurmasını ister. Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını. Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra hanımından tuz ister.
Hanımı; 'Sen yemeğe devam et ben getiririm' der ve içeri gider. Adam ikide bir; 'tuz nerde kaldı hanım?' diye sorar. Kadın her seferinde 'tamam getiriyorum' diye cevap verir. Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez. Adam tuzu isteye isteye karnını doyurur. Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için özür diler
Hanım mutfağa gider ve elinde tuzla geri döner. Adam merak eder ve sorar; 'Bu ne şimdi karnım doyduktan sonra tuzu ben ne yapayım' der. Hanımı da ona; 'Senin kalbimi kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz' der.
Hani derler ya öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bile.
Hayatı boyunca herkes birini bulur ama birbirini bulmak çok az insana nasip olur. O yüzden sevdiğinize sahip çıkın, onu önemseyin ve kırmayın.
Kadın mutluysa güzelleşir, güzelse mutlu olur. Mutlu olursa sen de mutlu olursun. Sevdiğinizi üzmeyin…
Sevdiklerinizi üzmemeye özen gösterin. Kırdığınız kalp artık düzelmez. İş işten geçtikten sonra her şey boş.
* * *

fıkra:

Bilye
Doktorun karşısına iki küçük çocuk gelmiş.
Birisi: 'Bir bilye yuttum. Onu çıkarmanızı istiyorum.'
Doktor öteki çocuğa sordu:
-'Ya sen ne istiyorsun?'.
-'Onun yuttuğu bilye benim de, almaya geldim...'
* * *