Duygu ASENA'nın unutulmaz kitabının adıdır 'Kadının Adı Yok…'
1987'de yazılan ve bir kadın gözüyle kadın sorunlarını irdeleyen o roman onlarca baskı yaptı, filmlere çevrildi, tonlarca baskılarla karşılaştı; ama sonunda adını bu toplumun belleğine yazdırdı…
Hatta o ad toplumsal belleğimize öylesine kazındı ki; toplumca önemsenmeyen sorunları öyle tanımlanmaya başladık: 'İşçinin/köylünün/memurun adı yok… Sanatın adı yok…' gibi.
Ben de bugün 'Eğitimin Adı Yok…' başlığı altında belleklerimizi tazelemek istiyorum.
Siyasal Tartışmalarda Eğitimin Adı Yok…
Türkiye için yaşamsal önem taşıyan 7 Haziran seçim süreci yoğun tartışmalarla geçti. Ancak ne yazık ki ülkemizin en önemli sorunlarından olan 'eğitim' konusu çok az tartışıldı.
Siyasal partilerin seçim bildirgelerinde eğitimle ilgili olarak yer alan tespitler ve öneriler, o kitapçıkların içinde kayboldu gitti…
Eğitim konusunda yapılan propaganda tartışmaları da 'imam hatipler kalkacak mı, kalkmayacak mı?...' gibi çok içeriksiz bir konuyla sınırlı kaldı.
Seçim sürecinde adı yok olan eğitim, son günlerde ayyuka yükselen 'koalisyon tartışmalarının önkoşulları' arasına girebilmiş değil…
Ne acıdır ki, 'CHP'nin koalisyon için ileri sürdüğü 14 koşul arasında da eğitimin adı yok…'
Oysa Eğitim Alanımızda Yangın Var!
Her ne kadar siyasetçilerimiz görmezden gelseler de 'eğitim alanımız cayır cayır yanıyor…'
Biten 2014- 2015 Öğretim Yılını genel olarak değerlendirdiğimizde açıkça görüyoruz ki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'nın zaten kötü giden karnesi iyice bozulmuştur. Bu karne şöyle özetlenebilir:
· Kesintili 4'lük sistem pekiştirildi: Geçmiş yıllarda başlatılan yasal oldubittilere son olarak eklenen torba yasalarla bu bozuk sistem iyice güçlendirildi.
· Eğitimin dinsel içeriği ağırlaştı: Yıl içinde yapılan hukuksal düzenlemelerle, ülkemizde 'laik, bilimsel ve demokratik eğitim ilkeleri' yok denecek düzeye indirildi. Anaokullarından liselere kadar tüm okullarımızdaki ders kitapları bilime ve laikliğe aykırı olan saçmalıklarla dolduruldu.
· Eğitimin 'kamusal' özelliği zayıflatıldı: Yıllardır beraber yürüdükleri 'cemaat' ile rant paylaşım kavgasına tutuşan AKP, sözde özel dershaneleri kapatmak ve 'temel liseler' açmak görüntüsü altında, eğitimde kamu kaynaklarını özel sektöre aktaracak düzenlemeler yaptı.
· Eğitim yöneticisi kadroları tamamen militanlaştırıldı: AKP yandaşlarına zemin hazırlamak için, torba yasalara serpiştirilen hükümlerle yöneticiliğin evrensel kuralları olan 'liyakat' ve 'yeterlilik' koşulları yok edilerek, mevcut eğitim yöneticileri tasfiye edildi. AKP'nin eğitimci militanları konuyla ilgili yargı kararlarına uymuyorlar…
· Eğitimde 'eşitlik' iyice bozuldu: Bölgeler ve köyler/kentler/kenar semtler arasındaki eğitim olanakları uçurumu büyüdü. Sosyoekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin, okullaşma ve okul başarıları iyice düştü. Okullar arasında yapılan sınıflandırmalar ve ayırımcı sınav sistemi yüzünden yoksul aile çocuklarının kaliteli okullara girmesi çok zorlaştı. Artık iyi okullarda okumak sadece varlıklı aile çocuklarının hakkıdır…
· Eğitimimizin kalitesi daha da düştü: Dünya çapındaki ölçütlerin açıkça ortaya koyduğu gibi, ülkemizdeki eğitim kurumlarının tüm kademelerinde kalite çok düşüktür. Çocuklarımızın yüzde 90'ı yetersiz eğitim almaktadır.
Böylesine kırık bir karneye sahip olan MEB'in ve Nabi AVCI'nın ortalıkta ne yüzle dolaştıklarını ise anlamak mümkün değildir…
Sınav Maratonu Yangına Körükle Gidiyor…
Eğitim yaşamları boyunca çocuklarımızın beynine kazınan tek sözcük var: 'Sınav…' 'Okulda sınav, dershanede sınav, Ortaöğretime Geçiş Sınavı (OGS), Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)…' derken, çocuklarımızın çocukluk ve gençlik çağları geçiveriyor.
Bu yılki LYS- 4 (Sosyal Bilimler) 13 Haziran 2015 günü, LYS- 1 (Matematik) ve LYS- 5 (Yabancı Dil) 14 Haziran 2015 günü yapıldı.
LYS- 2 (Fen Bilimleri) 20 Haziran 2015 Cumartesi, LYS- 3 (Edebiyat) ise 21 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak.
Böylesine bir sınav maratonuna çocuklarımızın o gencecik yürekleri nasıl dayansın?.. Üstelik o gencecik yürekler, daha küçücük yaşlardan beri girip çıktıkları sınav yarışları yüzünden öylesine yorgun ki…
Peki, böylesine yürek yakan bir sınav maratonu niçin yapılıyor?..
İnanın bu sorunun 'dershane sektörüne para kazandırmak…' tan başka hiçbir somut yanıtı yok.
Tıpkı, '4+4+4 Kesintili Eğitim' formülünün 'eğitim sistemimizi dinselleştirerek ve özelleştirerek çocuklarımızın beyinlerini küçükken yakmak…' tan başka hiçbir eğitimbilimsel amacının olmadığı gibi…
Böylesine basit formüllerle 'kendi kör inançları doğrultusunda çocuklarımızı da erkenden pişirmek…' sevdasında olanlar, aslında çocuklarımızı ve toplumumuzu sorumsuzca ateşe atıyorlar…
Eğitim sistemimize sokuşturulan sınav maratonu ise 'yangına körükle gitmek…'ten başka bir şey değil…
XXXXX
İZNİNİZLE…
21 – 29 Haziran 2015 tarihleri arasında eşimle birlikte bir 'Benelüks- Paris turuna' katılacağız. Temmuz başlarında KESİT köşesinde tekrar buluşmak dileğiyle sizlerden izin istiyorum.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla.