Uzun zaman konuşuldu, yazıldı mülteci sorunu.
Şimdi mülteci/kaçak cennetine dönen bir ülkenin, çağdaş normlarda yaşama çabasında insanlarıyken; içinden geçilen tarihsel sürecin, ülkemizin jeopolitik önemi nedeniyle en çok bizleri etkilemesi ve siyasetin izlediği basiretsiz politikalar yüzünden gelişmiş ülkelerden en az yüz yıl geride yaşayan Ortadoğu ülkelerine dönüşümüzü, yüreğimiz kan ağlayarak izliyoruz.
Mülteci politikasını, celep mantığıyla 'Kayseri Pazarlığı'na kadar indirgeyen politikacıları gördükçe de üzülmekte ne kadar haklı olduğumuzu anlıyoruz.
***
Gazeteden şöyle bir haber okudum:
'Sahil Güvenlik, Dikili'den Midilli'ye 5 ayrı botla geçmeye çalışan Myanmar uyruklu 350 mülteci yakaladı. Mültecilere battaniye ve yemek verildi.'
Yakalanan mülteci/kaçaklar açıklama yapıyor:
'Myanmar'da planlı olarak Müslümanlara yönelik bir kıyım yapılıyor. Bir yandan baskı, bir yandan yoksulluk bizi göç etmeye zorladı.'
***
Aklıma yıllar önce çalıştığım köylerden kaçak işçi olarak yurt dışına giden, çalışan, sonra yine kaçak yollardan ülkeye dönen vatandaşların anlattıkları geldi. Maceralarını anlatırlardı. Onlar da yakalandıkları zaman şöyle derlermiş yetkililere; doğum yerlerinin ayrımcılığı dillendirmeye müsait olmasının özgüveniyle:
'Türkiye'de bizi istemiyorlar. Kıyım yapılıyor, baskı yapılıyor, iş bulamıyoruz.'
Bunları söyledikten sonra 'iltica' talebinde bulunurlarmış.
Yakalanmasalar iltica gibi bir dertleri yok. Dertleri para kazanıp memleketlerine dönmek. Üstelik de bu arkadaşların çoğu, ayrımcılığa uğramaları için hiçbir neden olmayan, Türkiye'deki sistemle barışık insanlar. Daha ötesi siyasi erke yakın durduklarından lehlerine ayrımcılık yaptırabiliyorlar politikacılara.
Kaçak muamelesi görmemek ve hemen iade edilmemek için 'mülteci' oluyorlar.
İltica talebinden sonra, kısıtlı da olsa orada 'yaşama şansı' verilebiliyor. Ama bu kez ülkesine dönemiyor. Dönüş yine kaçak yolla…
Yokluktan, yoksulluktan; daha iyi bir hayat için kaçan, ülkemizde mülteci olarak görülen kaçaklar da bu 'siyasi bahaneler'in arkasına sığınıyor.
***
Myanmarlı 350 mülteci (veya kaçak) şimdi Dikili Spor Salonu'nda konuğumuz.
Ülkelerine iade edilsinler mi?
İnsan doğrudan bu soruya cevap veremiyor.
Mülteci olarak ülkemizde kalsınlar mı?
Yine doğrudan bir cevap verebilmenin olanağı yok.
İşte sana, iki ucu pis değnek!
***
AB ile yapılan, bugün itibarıyla uygulanmaya başlanacak olan mülteci anlaşmasının bir özelliği var.
Yunanistan kaçak yolla ülkesine giren 'kaçak'ları bize iade edecek. Biz de anlaşma gereği AB ülkelerine Yunanistan'dan aldığımız kaçak sayısı kadar 'mülteci'yi göndereceğiz.
Dikkat!
Yunanistan bize tüm kaçaklarını geri verecek.
Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, İranlı, Pakistanlı, Libyalı, Sudanlı, Bangladeşli, Somalili, Etiyopyalı, Myanmarlı…
Biz, AB'ye sadece 'Suriyeli mülteci' vereceğiz.
Üstelik onları da başvuranların arasından ortak kurulacak 'komisyon' seçecek.
Yani kendi toplumlarına uyum sağlayabilecek, eğitimli, kalifiye Suriyelileri seçecek.
Gerisi ne olacak?
Diğer ülkelerden gelen kaçaklar…!
Kaçak iadesi için, 'üçüncü ülkeler' denilen bu ülkelerle hükümetin anlaşması gerekiyor.
***
Ülkelerine geri göndersen…!
El vicdan!
Burada kalsalar…!
El vicdan!
Neden biz araya giriyoruz ki;
AB, bu mültecileri doğrudan Yunanistan'dan alsaydı ya…!
***
Cevabınızı duyar gibiyim!