Son yıllarda teknolojinin gelişmesine Covid-19 salgınının eşlik etmesi, bazı mesleklere olan ilginin artmasına yol açtı. Bu mesleklerden birisi de kuşkusuz motokuryelik... Sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte eve yemek ve diğer malzemelerin sipariş edilmesi yaygınlaştı ve bu durum motokuryelerin sayısındaki artışı beraberinde getirdi.
Motokuryelerin sokaklarda daha sık görülmesi, bu sektördeki istihdam ilişkilerinde yaşanan sorunları da eskisinden daha fazla gün yüzüne çıkardı. Kuryelerin ücretlerinden, sağlık ve güvenlik açıklarına dek çalışma hayatında yaşanan tüm sorunlar, önceki dönemlere nazaran daha görünür hale geldi.
Dağıtım platformlarına bağlı olarak çalışan kuryelerin geleneksel yöntemler dışında istihdam edilmesi de son dönemde yaygın hale gelen bir eğilim. Örneğin 'Esnaf kurye' olarak tabir edilen modelde, kuryeler işçi statüsünde değil, kendi hesabına çalışan statüsünde istihdam ediliyor. Bu model, hukuksal düzenlemelerin etrafından dolanarak kuryenin işçi statüsünün dışında tutulmasına dayanıyor. İşverenler, bu model sayesinde 'işveren' olmanın yükümlülüklerinden kurtulabiliyor ve emek maliyetlerini azaltabiliyor. Kuryeler ise iş hukukunun işçiyi koruyucu düzenlemelerinin dışında kalıyor.
Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) tarafından yayımlanan çalışmamda esnaf kuryelerin sorunlarına yönelik detaylı bir analiz yapmaya çalışmıştım (Bu çalışmaya TÜMTİS'in internet sitesinden erişmek mümkün). Burada tüm sorunları ele almak mümkün olmasa da sorunların kaynağını kısaca özetleyebiliriz.
Esnaf kuryelerin yaşadığı sorunların büyük çoğunluğu, iş sözleşmesine sahip olmamalarından kaynaklanıyor. Kuryeler, bu sistemde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan gibi gösteriliyor. Ancak gerçekte asıl işverene tamamıyla bağımlılık söz konusu. İşverenin emir ve talimatları çerçevesinde, ücret karşılığında iş görülüyor.
Bağımsız statüde yer alan kuryeler, iş hukukunun işçiyi koruyucu hükümlerine tabi değiller ve bu durum başta sosyal güvenlik mekanizmasının dışında kalmalarına, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinden mahrum kalmalarına ve ücret-fazla çalışma-hafta tatili-çalışma süresi gibi düzenlemelerden faydalanamamalarına yol açıyor.
Diğer önemli bir sorun da sendikal özgürlüklere ve toplu pazarlık hakkına sahip olmamaları. Türkiye'de sendika kurmak, sendikalara üye olmak ve sendikal faaliyetlerden yararlanmak, kanunen işçi statüsünde sayılmakla mümkün (memur sendikaları açısından ise kamu görevlisi statüsünde olmak gerekiyor). Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıtlı bir işçi olarak görülmemek, sendikaya üye olmayı engelliyor. Kayıtdışı çalışanlar ve esnaf kurye gibi atipik istihdam biçimlerinde çalışanlar, sendikal örgütlenme olanaklarına erişemiyor. Bu gruplarda yer alanlar hesaba katıldığında Türkiye'deki sendikalaşma oranı, resmi sendikalaşma oranının çok daha altında kalıyor.
Peki kuryelerin örgütsüz, kendi kaderine mahkum durumundan kurtulmak için alternatif yollarla örgütlenmesi mümkün mü? Bu sorunun yanıtını geçtiğimiz yıllardaki deneyimler vermişti. Çeşitli internet platformlarına bağlı olarak çalışan esnaf kuryeler, kendilerine dayatılan düşük zam oranlarını kitlesel olarak protesto etmişlerdi. Bu protestolara Eskişehir'de de şahit olmuştuk.
İşçilerin kendilerine dayatılan ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı bir araya gelmesi ve taleplerinin karşılık bulması için eylemde bulunması kadar doğal bir şey yok. Tam da bu noktada, özellikle esnaf kurye gibi atipik biçimlerde çalışanları bir araya getirecek kurumsal yapılara ihtiyaç bulunuyor. Son günlerde Eskişehir'de kurulan Eskişehir Kuryeler Birliği de bu bakımdan önem taşıyor.
Eskişehir'de çalışan bir grup kurye, çalışma koşullarının zorluklarını aşmak ve haklarını koruyup geliştirmek için bir araya geldi ve 17 Ağustos 2023 günü Eskişehir Kuryeler Birliği'ni kurduklarını deklare etti. Gökay Başar ve Beytullah Teker, Eskişehir Kuryeler Birliği'nin kamuoyuna duyurulmansa öncülük eden isimler.
Gökay Başar'dan alınan bilgilere göre birliğin amacı, Eskişehir'de dağınık bir görüntüye sahip olan kuryeleri bir araya getirmek ve bu birlik aracılığıyla talepleri çerçevesinde ortak bir mücadele stratejisini hayata geçirmek. Nitekim sınıf hareketinin başarıya ulaşması için önkoşullardan birisi de dağınık görüntünün yerini örgütlenmenin alması.
Bugün için resmi bir niteliğe sahip olmayan birlik, kuryelerin fiili ve meşru mücadele ve dayanışma düşüncelerine dayanıyor. Eylül ayında da resmi girişimlerde bulunulması planlanıyor. Böyle bir birliğin kurulmasına yönelik fikirler ise bir yılı aşkın zamandır dile getiriliyor. Kuruluşun temel motivasyonu, Eskişehir'de var olan oluşumlardaki eksiklikler ve hatalardan çıkarılan sonuç üzerine daha bütünlüklü ve pratik bir duruş sergilemek.
Birliğin kuruluşuna 10 kişilik bir ekip önayak olmuş ve şu an itibariyle üye sayısı 260'a erişmiş durumda. Bu kuryelerden bir kısmı işçi statüsünde bir kısmı ise esnaf kurye statüsünde yer alıyor ve istihdam statüsü ayrımı yapılmaksızın kuryelerin tek çatı altında birleştirilmesi amaçlanıyor.
Birliğe kurye dışında kişilerin (özellikle işyeri sahiplerinin ve işletme yöneticilerinin) kesinlikle alınmaması, Başar'a göre bu oluşumun kırmızı çizgisi. Eskişehir'deki kuryeleri dağınık bir yapının dışında tekvücut haline getirmeyi amaçlayan bu oluşum, olası riskler ve olumsuz durumlar karşısında hızlı tepki geliştirmeyi hedefliyor. Kuryelerin kazançlarını insani yaşam koşullarına eriştirmeyi ve bir kuryenin dahi asgari standartların altında bir seviyede çalıştırılmamasını amaçlıyorlar. Birliğin şu an için bir whatsapp grubu ve instagram hesabı bulunmakla birlikte, önümüzdeki süreçte diğer sosyal medya kanallarında da hesap açılması planlanıyor.
Sınıf hareketinin meşru ve fiili zeminde büyümesi gerektiğine inanan biri olarak, Eskişehir Kuryeler Birliği'nin amacına ulaşmasını ve tüm kuryelerin haklarını koruyacak bir seviyeye erişmesini temenni ederim.