18. yüzyılda İngiltere'de başlayıp ardından tüm dünyaya yayılan Sanayi Devrimi, insanların yerleşik hayata geçmesinden sonra yaşadığı ikinci büyük dönüşüm oldu. Hızla gelişen sanayileşme, hammadde ve enerji ihtiyacını artırırken, dünya pazarını ele geçirmeye çalışan emperyalist/kapitalistleri paylaşım çatışmasına hazır hale getirdi. Ülkelerinde iktidarı ele geçiren Hitler, Mussolini gibi faşist diktatörler önce kendi insanlarını baskı ve zulümle 'tektipleştirirken', bir yandan da İkinci Dünya Paylaşım Savaşı'nın fitilini ateşlediler.
Savaş sonrası ülkeler yıkıntıya dönüşürken, milyonlarca masum insan yaşamını kaybetti.
Yaşadıkları ülkelerde halkın savaş öncesinde kendilerini felakete sürükleyen liderlere'gözleri kapalı, tepkisiz'itaatlerine kızan dönemin yazarları, çizerleri bu yıkımı eserlerine yansıttılar. İşte Romanya doğumlu Fransız oyun yazarıEugene Ionesco'nun, 'Gergedan' (Rhinoceros) adlı tiyatro oyunu da bu süreci anlatan eserlerden biri olarak ortaya çıktı.
Oyun birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de sahneye taşındı. Hatta,Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Dünya Tiyatrosu klasikleri arasında yer alan oyunu Barış Erdenk'in yönetmenliğinde 2015 sezonunda sahneIedi.
NEDİR BU 'GERGEDAN'?
'Gergedan' kara mizah içerikli bir oyun. İonesco'nun bu oyunu, Almanya'da Hitler faşizminin insanları sistematik bir şekilde nasıl Nazilere bağımlı hale getirdiğini ve algı operasyonları ilekurgulanan toplumsal psikolojinin gelecekte hangi ölümcül sonuçlara yol açtığını göstermek için yazdığı bilinir.
Yazarın vermek istediği mesaja göre; 'İnsanlar, yeni bir siyasi oluşumun tehlikelerini baştan fark edemiyor ya da umursamıyor; zamanla ona alışmaya başlıyor. Sonunda da bilerek ya da bilmeyerek o oluşumun parçası hatta destekçisi haline geliveriyor.'
Oyunun ana temasında geçen 'Gergedanlaşma' sözcüğü, oyun sahnelendikten sonra tiyatro çevrelerini aştı ve tüm ülkelerde siyaset dünyasından toplumdaki insan manzaralarına kadar; baskı altında farklılıklarını ve özgürlüklerini yitirerek robotlaşan/köleleşen insanların, baskıcı yönetimlere, tepkisizlik, kayıtsız şartsız kabullenme/boyun eğme hatta destekleme halleriyle eşdeğer bir benzetme/metafor olarak kullanılır oldu.
Gücü eline geçirenler karşısında bireysel özgünlüğünü ve özgürlüğünü yitiren insanların boyun eğişlerinin özeti olan oyun;sürecin devamında kaybedilen insani değerleri, toplumsal kayıpları vurgulayarak sürüyor ve oyunun kahramanının 'Her yerde, her koşulda sonuna kadar insan kalacağım ve tek başıma olsam bile direneceğim…'sözleri ile sona eriyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 2015 sezonunda sahnelediği oyunu keşke bir kez daha sahneye koyabilse. Sanırım, oyun bu kez kesinlikle çok daha farklı bir gözle seyredilirdi ve kapalı gişe oynardı!..