Günümüzde sol siyasi partiler arasında birçok fikir ayrılığı var. İdeolojik ayrılıkların dışında, sol partiler içerisinde yöntemsel birçok farklılık da söz konusu. Bunun en temel nedeni, soldaki entelektüel birikimin yüksek olması ve bu nedenle çok sesli bir kültürün varlığı…

Sınıfsız ve sömürüsüz toplumu inşa etme amacı, sosyalist ekollerin ortak paydası. Kapitalizmin getirdiği eşitsizliklerin giderilmesi amacını taşımayan bir sosyalist parti zaten yok. Felsefi dayanağı, diyalektik materyalizm… Yani tarihin tezatlarıyla birlikte ilerlediğine dayanan bir düşünsel çerçeve.

İnsanlık tarihinde sınıfların ortaya çıktığı dönemden itibaren bu tezatlık kendisini göstermeye başladı. İnsanlık tarihinin bildiğimiz kısmı 50 bin yıllık geçmişe dayanıyor. Bu 50 bin yıllık tarih içerisinde egemen sınıfların oluştuğu her bir evrede, sömürülenler de ortaya çıktı.

Bugün içinde bulunduğumuz kapitalist dizgeyse sömürü düzeninin geldiği son nokta ve onun en üst aşaması da emperyalizm! Emperyalizm, mazlum uluslardaki işçi sınıflarının dünyanın egemen aktörleri tarafından tam bir sömürüsü. Bu sömürü biçiminde yalnızca iktisadi veya politik değil kültürel süreçler de var.

Sosyalistler, işçi sınıfının devrimci özne rolü sayesinde emperyalizmle başa çıkılacağını ve kapitalizmin altüst edilebileceğini düşünür. Sosyalist toplum modelinde üretim araçlarının mülkiyeti kolektiftir. Geçiş sürecinin tamamlanmasının ardındansa sınıfsız toplum (komünizm) amacına ulaşılır.

Bu noktada işçi sınıfının siyasal eylemi anahtar role sahiptir. Öyle ki Avrupa’da ve ABD’de işçi sınıfı, 19. yüzyılda çeşitli biçimde mücadeleler verdiler. İşçilerin bu mücadeleleri, özellikle İngiltere’deki Çartist hareket, Marx’ın düşüncelerinin şekillenmesinde de önemli bir rol oynadı.

Ancak 20. yüzyıla gelindiğinde Avrupa işçi sınıflarının devrimci özne rolünü terk ettiği görüldü. Özellikle dünya savaşlarında, emperyalist devletlerinin yanında saf tutan İngiliz işçileri, hükümetin emperyalist bölüşümden elde edilecek payın büyütülmesini istiyordu. Bu sayede kendi çıkarlarını da geliştirebileceklerini düşünüyorlardı… İşçi aristokrasisinin en belirgin örneği bu eğilimdir.

20. yüzyılda Avrupa solu, sistemi yıkmak yerine onarmak ve daha sosyal hale getirmek gibi amaçlar gütmeye başladı. Bu noktada İngiltere’de Fabiancılık, Almanya’da ise sosyal demokrasi fikirleri öne çıktı.

Sosyal demokrasi, işçi sınıflarının kurtuluşuna ilişkin, sosyalizmden çok daha farklı bir reçete sunuyordu. Reformlar aracılığıyla sosyal adaletin tesis edilmesi ve devletin “sosyal” kimliğini koruması en temel amaçtır sosyal demokraside… Bu şekilde Avrupa işçi sınıfları, “kapitalizmin mezar kazıcısı” olmaktan çıkarak “payandası” haline dönüştü (Hocam Yıldırım Koç’un ifadesiyle).

Sosyal demokrasi, Avrupa’da SSCB karşıtı programda da önemli bir işlevi uzun yıllar yerine getirdi. 1990’lı yıllardan itibarense böyle bir ihtiyaç kalmadığı için çözülmeye başladı. İngiliz İşçi Partisi Başkanı ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın programı ve onun danışmanlığını yapan sosyolog Anthony Giddens’ın fikirleri de bunu açıkça ortaya koyuyor.

Benzer bir resmi Türkiye için de çizmek mümkündür. “Sol siyaset” içerisinde yer alan sosyal demokrat ve sosyalist partiler var. Düşünsel olarak sosyal demokratlarla sosyalistler arasında çok ciddi bir çelişki söz konusudur. Sosyalistler devrimci, sosyal demokratlarsa evrimcidir. Dolayısıyla bunları birbirinden ciddi ölçüde ayırmak gerekir.

Örneğin sosyal demokrat partiler, TÜSİAD gibi sermaye kuruluşlarıyla daha yakın bir görüntü çizse de sosyalistlerin bu örgütlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur. İki grup arasında yapılacak iş birliği de demokrasi ve anayasal düzen temelindeki amaçlarla sınırlıdır.

Konuya ilişkin çok daha detaylı bir analiz dinlemek isteyenler için naçizane bir tavsiyem var. 18 Mayıs Pazar günü saat 13.00’te 4. TÜYAP Eskişehir Kitap Fuarı’nda (Vehbi Koç Kongre Merkezi - Salon 2) değerli hocam Yıldırım Koç, “Sosyal Demokrasi ile Kemalizm Arasında Ezeli Savaş” başlıklı konferans verecek. Hoca sosyal demokrasiyle Kemalizm arasındaki meseleyi irdeleyecek, ancak yine de sosyalizm ile ilişkisine de değinecektir. Böyle bir fırsatı kaçırmamanızı öneririm…