Bir kere,
Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim…
Eskişehirspor Kulübünün şu içinde bulunduğu ortamı yaratan olumsuzluklarından ne Fuat Çapa ne de futbolcular sorumlu…
Hatta ve hatta;
Bu kadar olumsuzluğa rağmen hala bu ligde tutunabiliyorsak, durabiliyorsak onların sayesindedir…
O nedenle,
Fuat Çapa'nın dün yaptığı basın toplantısındaki serzenişlerini anlayışla karşılamak gerektiğini düşünmekle birlikte…
Fuat Çapa,
'Muhatabı olmadığım soruları bana soruyorsunuz…
Daha iki gün önce başkan basın toplantısı yaptı…
Siz de orada benim gibi dinlediniz yalnızca…
Niye ona bunları sormadınız?' diyor ya,
Aynı şekilde Fuat Çapa da,
Gazetecilerin onu 'kolay hedef' olarak gördüklerini ima etmesi gibi, kendisi de aynı şeyi, gazetecilere yapıyordu…
O da, gazetecileri 'kolay hedef' olarak görüyor, onlara veryansın ediyordu…
Mesela gazetecilere şunu söyledi...
'Benim Osman Bey'le sorunum olduğunu yazıyorsunuz…
Öyle bir şey yok…
Ben size soruyorum, neyi sorguluyorsunuz?
Niye böyle bir algı yaratıyorsunuz?'

***

Başka bir nokta…
Fuat Çapa,
Taraftarların, gazetecilerin ve şehrin, Eskişehirspor'da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu zannettiğini, ancak hiçbir şeyin güllük gülistanlık olmadığını, dört dörtlük olmadığını, her şeyin otomatiğe bağlanmış olmadığını dile getiriyor…
Bir kere, şehirdeki hiç kimse böyle düşünmüyor…
Aksine, herkes sorunların neler olduğunu kendi adını bildiği gibi biliyor…
Ekliyor Çapa,
'Burada büyük bir emek var…
Burada para almadan oynayan gençler, 6 ay bonservisi çıksın diye bekleyen futbolcular var…
Bunları kimse görmezden gelmesin…
Verilen sözlerin yerine getirilmesi için yarına kadar (bugünü belirtiyor) ültimatom verdik…'
Konuşmasının sonunda şunu da ekliyor…
'Bu zamanı (yarına kadar) biz belirlemedik, yönetim öyle istedi…'
Eskişehirspor da artık bu da yaşanmıştır…
Teknik Direktör ve futbolcular yönetime ültimatom vermişlerdir…
Yönetim de bu ültimatomu bir güzel yemiş yutmuştur…

***

Bir kere şunları harfiyen bir kabul edelim…
Eskişehirspor Teknik Direktörü, hepimizin bildiği gibi, geçen senenin başından bu tarafa 1 kuruş para almadan çalışmaya devam ediyor…
Ben Türkiye'de böyle bir fedakarlığı gösterecek ikinci bir teknik adam olduğuna inanmıyorum…
Bundan sonra, çıkacağına da inanmıyorum…
Fuat Çapa böyle bir teknik adam…
Futbolcular deseniz, birçoğu Eskişehir'in bağrından çıkmış çocuklar ve kendilerinden çok şehir için, bu takım için oynuyorlar…
Bu şehirde bu gerçeğe itiraz edecek bir kişi bile çıkmaz…
O nedenledir ki,
Fuat Çapa'nın zaman zaman duygusal tepki vererek,
Zaman zaman da, artık yerel medya çalışanlarıyla arasında oluşan samimiyet ve güven duygusuyla, gazetecileri suçlar şeyler söylemesini anlamaya çalışmak geliyor içimden…

***

Aynı Fuat Çapa'nın şu noktada gösterdiği cesareti ve dürüstlüğü de takdir etmek gerekmiyor mu?
'Takımla ilgili yönetime rapor veriyorum,
Karar alacak mekanizma yok…'
'Bugün burada kulüple ilgili olarak bunları mı konuşmalıyız yoksa hafta sonundaki Adanaspor maçını mı?'
'Bugün ben sorgulanıyorum…
Kulübü yönetmek benim işim değil…
Buraya geliyorsan (başkan ve yönetimi kast ediyor) ne gerektiğini, ne kadar gerektiğini biliyorsun…
Önce (yönetime yn.) gelirken, lazım olan parayı getirecektiniz, sonra kaynak arayışına gidecektiniz…
Belki bu yönetimin en önemli zaafı burada!!!'
Ama bu sözlerden önce şunları da söylüyor Fuat Çapa;
'Bu şehirde sabır yok…
Bu yönetimin değil, şehrin zaafı…
Hemen Süper Lig'e çıkalım…
Önce şu ligde oynayalım, şu ligde bir tutunalım ya…
Zaman ve fırsat vermiyorsunuz ki…'

***

Açıkçası Fuat Çapa,
Dünkü basın toplantısında, nalına da vurdu, mıhına da…
O sırada, gazeteciler arasında kulübün başkan yardımcısı da bulunuyordu…
Gazeteciler idari konularda Çapa'dan 'o sorulara cevap vermek benim işim değil' cevabını alınca, başkan yardımcısını mikrofona davet ettiler…
Başkan yardımcısı ne yaptı peki?
Sandalyesinden kalktı, kapıya yöneldi ve çekip gitti…
Basın toplantısını terk etti yani…

***

Yazının başında söylediklerimizi tekrar söyleyip kapatalım yazıyı…
Kulübün içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan ne Fuat Çapa, ne de futbolcular sorumlu…
Ne de kulüp çalışanları…
Hatta onlar bu durumdan en çok mağdur olanlar…
Eğer,
Bir kulübün başkan yardımcısı;
Gazetecilerin soracakları sorulardan korkup odayı terk ediyorsa, bunun tek bir açıklaması vardır…
Verecek cevabı yoktur…
Verilecek cevap yoktur…
Fuat Çapa ne kadar sitem etse de,
Gazeteciler ne kadar yazsa, taraftar ne kadar isyan etse,
Başkan yardımcısı basın toplantısını kaçarcasına terk ediyorsa,
Artık verilecek bir cevap ta kalmamış demektir…
Bundan sonra bu kulüpte,
Tuz da kokar, su da yanar…