Geceyi sırtıma sarıp mavi bir çocuk şiiri arıyorum kimliği 952'den beri olmayan bir şarapçının sofrasında - köprü altındayız. Yalnız değiliz, bir kaç ağaç da var göz ucumuzda.Hangi kadını görmek istiyorsan onun renginde boyanıyor gece köprünün koynunda. Sakalından dökülen şarap bizden daha hızlı koşuyor gecenin okşanmış yoksulluğuna.Bir şey daha var : ilk kez göğe böyle bir pencereden ağlıyorum.Titriyor yalnız sözcüklerle yamalı şarkılar ve şair güneşi taşıyor sırtında gecenin ortasında bizler tek şahitleriyiz bu haykırışın. Ömer Asaf Tosun büyük adımlarla çevriliyor kızıl bir gecenin yürekli notalarını. Şiirler ellerinde , şiirleri ısıtıyor zamanın uçarı kaçamağını . Ala Pranga geceye örtü, Ala Pranga öyle sahipleniyor tetiği çekilmeyen kurumuş yaprakların şiir saltanatını. Şaire çok sevildiği Eskişehir'den merhaba.
.................
FELSEFE : CEMİL MERİÇ
Cemil Meriç, edebiyat ve düşüncenin hemen her alanında eserler veren çok yönlü bir düşünce ve sanat adamı. Bu iki yönü birbirini etkilemekte; sanatçı coşkunluğu düşünce eserlerine ilham ve hız verirken edebi çalışmaları da düşüncenin kılavuzluğunu yansıtıyor. Ele aldığı problemlere disiplinler arası yaklaşabiliyor. Geniş kültürü ve eşsiz entellektüel yetenekleriyle umulmadık sentezler meydana getirebilmekte.
Cemil Meriç, RusselPin Witgenstein hakkında söylediği gibi, sadece sekiz beş mesaisi yapan bir düşünce adamı değil. Düşünme ve üretme hayatının gayesi halinde. Hayat çizgisi onu çoğu zaman en olumsuz şartlara doğru sürüklerken, düşünce hayatımızın belli başlı bütün alanlarına girmesini de sağlamış. Antakya'da doğması konuşulan Arapçaya intibakını, Fransız okulunda okuması Fransız kültürüyle temasını mümkün kılmış. Genç yaşta materyalizmi, sonra da marksizmi kabulü, onun uzun süre başka felsefi arayışlara kapısını kapamasına, ama kendini bu yönde derinleştirmesine yol açmış. Cemal Meric'in bundan sonraki entellektüel serüveni, gözlerinin kapanmasına ve maddi bakımdan olumsuz şartlar içinde olmasına rağmen oluşmakta. Marksizmin kökleriyle ilgili yaptığı Saint Simon ve Prudhon ile ilgili incelemeleri, sonra Hint Edebiyatı ile ilgili yaptığı çalışma. Son yılları bu büyük birikim içinde kültürümüzün çeşitli alanlarına ait özgün çalışmalarını yansıtıyor.
.................
BİR ŞAİR : AHMET ERHAN
-Bir Kadeh Rakı-
Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Defterini dürmüş ve Bingöl'de bir dağ köyü kadar yalnız
Aylardır aramadınız, yolları da kapanmadı
Ayakizleri betonlarınızın üzerinde saklıdır
Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Taşikardi, ülser ve panik ataklı anksiyeteyle dalaşır
Aşağıeğlence'den çıkın, Etlik İlkokulu'nun altında
Ankara'da, bir belediye otobüsü yalnızlığını yaşar
Görseniz bir yerlerden hatırlarsınız mutlaka
Elleri artık titriyor, eski gibi değil
Başını sanki dünyayı taşıyormuşçasına yorgun tutuyor...
Burda, bir Ahmet Erhan var uzakta
Gözleri şehrinizin bütün dumanlarıyla kaplıdır
-Bir kadeh rakının kırk yıl hatırı vardır...