Gıdalarda lezzeti arttırmak ve görüntüyü güzelleştirmek için kullanılan bazı yenilebilir çiçekler, insana faydalı olabilen çeşitli maddeler de içermekte olup, sağlığa da katkılar sağlayabilmektedirler.Bunlardan biri olan gül,geçmişten bu yana adeta güzelliğin yansıdığı bir çiçek olarakgörülmüş ve sevilmiştir. Hoş kokusu nedeniyle, antik çağlardan beri parfüm yapımında kullanılması yanında,insan sağlığına faydaları nedeniylede,şifa verici ve gıda olarakgeniş bir kullanım alanına sahip olmuştur.
Gülün; yağı, şurubu, suyu, macunu, sirkesi ve mayası, son yıllarda yoğurt ve dondurma gibi gıdaların üretimine dehammadde olarak veya aroma ve renk verici olarak katılmaktadır. Güllaç, zerde, sütlaç, aşure gibi geleneksel ürünlerin hazırlanmasında tat, lezzet ve koku vermesi için kullanılmaktadır.Gıdaları görsel ve lezzet açısından zenginleştiren gül aynı zamanda insan vücudu için birçok faydalı temel bileşenesahip olduğundan önemli bir yenebilir çiçektir. Çiçekleri ve çiçeklenmeden sonra elde edilen meyvesi olan kuşburnunun (itburnu) marmeladı, şurubu, çayı, reçeli ve şerbeti yapılmaktadır.Kuşburnu iltihap engelleyici, romatizma, siyatik hastalıklarında rahatlatıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, safra, böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarında fayda sağlayıcı olarak kullanılmaktadır.
Kök ve yapraklarının bronşiti engellediği bildirilmektedir. Gül yaprağı ve meyveleri eterik yağlar, tanenler, karotenoidler,antosiyaninler, organik asitler, vitaminler, mineraller gibi biyoaktif maddeler (fizyolojik ve hücresel aktiviteyi etkileyerek sağlık üzerinde olumlu etkisi olan) bakımından zengindir. Gül sağlık üzerinde olumlu etkisi olan yüksek antioksidan kapasitesi ile son yıllarda yoğun ilgi görmekte ve fonksiyonel gıda (hastalıkları engelleyen, riski azaltan) olarak kabul edilmektedir. Flavanoidler, fenolik asitler ve diğer bazı fenoliklerin, gülün yaprak ve çiçeklerinde mevcut olduğu belirlenmiştir. Fenolik bileşikler ve polifenoller bitkinin çiçeklerinde yaygın bulunan maddelerdir. Fenolik bileşikler bitkisel gıdalarda lezzetlerin oluşmasında, özellikle burukluk ve acılık izlenimi bırakmasında etkilidir.
Diğer bir kısmı ise bu gıdaların renklerinin oluşmasını sağlamaktadır. Fenolik içeriği yüksek olan bu çiçeğin, inme üzerinde azaltıcı etkisi olduğu, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruduğu hatta yaşlanmayı geciktirdiği ileri sürülmektedir. Fenolik bileşikler radyasyon, gazlar, ağır metaller, yabancı ot ve böcek öldürücüler vb. gibi çevre kirleticilerin neden olduğu serbest radikalleri sonlandırıcı etkiye de sahiptirler. Fenolik bileşikler ve flavonoidler kanser engelleyici, enfeksiyon giderici, mutasyon önleyici, depresyon engelleyici, virüs öldürücü, kan, damar sağlığını koruyucu gibi geniş bir yelpazedebiyokimyasal etkiye sahiptir. Gülün sahip olduğu C vitamininin yanı sıra E vitamini de güçlü bir antioksidandır. C vitamini dokuları biraraya getiren kolajenoluşumu, diş sağlığı, eklemlerdeki şişlik ve ağrıları gidermede, kalp- damar, kanser, katarakt riskini azaltmada önemlidir.
Gül yapraklarının buhar distilasyonu ile elde edilen gül yağı, genellikle kozmetik endüstrisinde kullanılırken, %5'lik bir kısmı da gıda endüstrisinde kullanılmaktadır. Gül yağı aromasının öğrenme ve hafıza üzerine olumlu etkisi olduğu, stresi azalttığı; gıda sektöründe likör, şurup,çay, gazoz, içilebilir gül suyu, lokum, şeker, sakız ve tatlıda kullanılabildiği, bildirilmiştir.
Yiyecek ve içeceklerde ve geleneksel gıdalarımızda aroma (koku, tat) verici olarak kullanılan gül suyu; gül yağı üretiminde elde edilen suyun eşit oranda kaynar su ile karıştırılmasından elde edilir. Ağrı kesici, kas gevşetici, enfeksiyon önleyici etkiye sahiptir. Gülden yapılan gıda ürünleri arasında gül reçeli ve gül lokumu çokça yer almaktadır.Gül yaprağı kimi kaynaklara göre eşit, kimi kaynaklara göre 1,5-2 kat oranında şekerle karıştırılıp, içi naylon kaplı tenekelere, üzerinde boşluk bırakılmayacak şekilde konularak 10-15 0C de,iki ay süreyle olgunlaşmaya bırakılarak gül mayası elde edilebilmektedir. Gül mayası iki yıl süreyle kullanılabilmektedir.
Reçel üretimi için kullanılan maya %5 oranında olmalıdır, 1 kg maya ile 20 kg reçel veya 30kg lokum üretilebilmektedir. Gül lokumu yapımında su, şekerve nişasta ile hazırlanan karışım kaynatılıp, gül yaprakları ve gül aroması ile zenginleştirilip, kalıplara dökülür. Sonra dinlendirilip, kesme makinalarında kesilir, pudra şekeri ve nişasta karışımına bulanarak tüketime sunulur. Gül reçeli, gülün çiçek yapraklarından elde edilen ülkemize özgü bir gıdadır. Gül çiçekleri kokusunun yoğun olduğu sabah saat 5-10 arasında toplanıp, saplarından koparılır, yıkanıp, suyu süzüldükten sonra, ince ince kesilip, ovularak yumuşatılır.
Gül yaprağı ağırlığının 10 katı kadar şeker, limon suyu ve limontuzu eklenerek iki gün bekletilir, bekleme süresi sonunda su eklenerek kaynatılıp, reçel elde edilir. Gül macunu ise gül yaprağı, şeker ve 16 baharatın karışımı ile yapılmaktadır. Gül şerbeti, gül çiçek yaprakları yıkanıp, süzüldükten sonra şeker, limon tuzu, limon suyu ile ovulup, bir gün bekletilir veya istenirse hemen su ilave edilerek içilebilir.Daha uzun bir süre dayanması isteniyorsa, kaynatıldıktan sonra tüketilmesi önerilmektedir.Gülün kurutulan yaprakları çay gibi demlenip içilmektedir.
Gül sirkesi; gül yaprakları, beyaz üzüm sirkesi ve gül yağının karıştırılıp bekletilmesi sonucu elde edilmektedir. Gül tarlalarına tozlaşma için konulan arılardan gül balı elde edilmektedir.Gülden yapılan gıda ürünlerinin ateş düşürücü, virüs enfeksiyonlarınıengelleyici, mide ve karaciğere kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, vücuttaki safrayı artırarak toksinleri atıcı, ferahlatıcı, ağrı kesici, solunumu rahatlatıcı, stresi azaltıcı, algılama kabiliyetini güçlendirici, uyku bozukluğunu düzeltici, mide bulantısını kesici etkileri vardır.