Mayıs 2013 yılında başlayıp tarihimizin en büyük sivil eylemlerinden biri haline gelmiş kimi çevrelerce 'vatana sahip çıkma' kimi çevrelerce de 'vatana ihanet' olarak görülen Gezi Parkı eylemleri Eskişehir'de OdunpazarI Belediyesi'nin Hamamyolu Projesi nedeniyle tekrar gündeme geldi. Özellikle 'Geziciler nerede?', 'Yeşili seven çevreciler nerede?' , 'Hamamyolu'ndan Gezi çıkar mı?' tartışmaları ile Gezi eylemlerine 2013 yılında destek verenleri sessiz kalmaları nedeniyle suçlamaya, bağlantı kurmaya çalışanlara 'unutkanlık insan halidir' diye düşünerek Mayıs 2013 öncesinde yaşanan olaylardan bazı hatırlatmaları yapmakta fayda var;
-Başbakan'ın Van'daki 'İnsanlık Anıtını' ucube olarak nitelemesi ve ardından heykelin yıkılması.
-Şehir tiyatrolarında yaşanan yönetmelik değişikliği ardından yönetim kurulunda belediyenin ağırlığını arttırması ile başlayan tartışmalarda Başbakan'ın 'Bütün tiyatroları özelleştireceğiz bize akıl vermeye çalışan despot aydınlara o zavallılara acıyorum' açıklamasını yapması.
-Başbakan'ın medya patronlarına; 'Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz?' Medya çalışanlarına; 'Akbabalar tasmalarınızı çıkardık. Uluslararası tasma taktınız' ifadelerini kullanması.
-İktidar sözcülerinin 'Kitap bombadan tehlikelidir' , 'Sanatlarıyla teröre destek veriyorlar' , 'Dinin ve kinin davasına sahip gençlik' sözleri ile tek tip bir hayat tarzı dayatmaları.
-Emek sinemasının yıkımını protesto eden sanatçılara uygulanan biber gazlı şiddet.
-Eğitim sisteminde 4+4+4 geçilmesi, uyarıların ve önerilerin dikkate alınmaması.
-Cumhuriyet değerlerine yönelik ağır eleştiriler.
-Milli bayramların kutlanmaması, Atatürk heykellerine çelenk konulmasının yasaklanması, törenlerin yapılmaması.
-Devlet kurumlarında bulunan tabelalardan TC harflerinin kaldırılması.
-'Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız' sözleri.
-'En az 3 çocuk', 'Kürtaj cinayettir', 'Tıksırıncaya kadar içiyorlar', 'Milli içkimiz ayran' gibi sözlerle medyaya televizyon dizilerine kadar yönlendirme yapmaya çalışılarak toplumun yaşam biçimlerine müdahale edilmeye çalışılması.
-Ankaray'ın Kurtuluş istasyonundaki görevlilerin sesli uyarı sistemi üzerinden 'Sayın yolcularımız lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz' anonsu.
-Başbakan Erdoğan'ın grup toplantısında 'alkol yasaklarını' savunmak için kurduğu 'İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor' sözleri.
Bu hatırlatmalardan sonra şimdi bir daha düşünelim Hamamyolu ile Gezi bağlantısını? Aynı şey mi? Gezi eylemcileri hep şunu söylediler; 'Hak arama mücadelesi şeklinde bir yaşamı savunma, geleceğe umut beslemek için dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun insanlığa sahip çıkma adına sokaklardayız.' Ve bu eylemleri yapanlar gayet insani ve masumane duyguları yansıtan sembolik olarak bir ağaca sarılmayla artık yeter demişti. Şimdi insanları geziciler diyerek etiketleyip 'Haydi eyleme' diyenlerin elini kolunu kimse bağlamıyor, şayet yukarıdaki hatırlatmaların bir tanesi veya benzeri bir olay Eskişehir'de Odunpazarı'nda yaşandı ise son derece de haklı olarak onlarda bir ağaca sarılabilirler. Başkalarını eyleme davet edinceye kadar gayet tabii kendileri de sokağa çıkabilirler. Ancak 2013'ten önce yaşanılan tüm olumsuzlukları göz ardı ederek sadece ağaç bahanesi ile sokakta olmaya kalkarlarsa ağaçlarla sarılmakla kalırlar o kadar!...