Aslında bu konu ayrıca vurgulanıp izah edilmesi gereken bir konu değil. Zaten insan hakları disiplininde kadın olmanın gerçeği yaşamın içinde kabul edilip özümsenmiş olmalıydı. Kadınların hak ve özgürlüklerini kazanması ve koruması için yaptıkları girişimleri 1800'lü yıllarda başlamış ve çeşitli evrelerden geçerek günümüze kadar gelmiştir. Tarih boyunca yaşadıkları sorunlardan kurtulma çabasında olan kadınlar, bu süreçte ne yazık ki, eski yaşadıklarından daha da büyük olumsuzluklarla karşılaşmışlardır. Haklarını aramaya kalkıştıkları için büyük baskılar altında tutulmuş, çalıştıkları işyerlerinde mahsur bırakılmış ve zindanlara atılmışlardır. Gerçekten de onların hak ve özgürlük mücadeleleri 1800'lü yıllarda Amerika'da bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadınların fabrika binasına kilitlenmesi ve sonrasında fabrikada çıkan yangında 129 işçi kadının ölmesiyle başlamıştı .. Yüzyıllar süren bu mücadeleleri, UNESCO'nun 8 Mart'ı Dünya Kadınlar Günü olarak açıklamasına kadar sürdü.. 1977 'den beri dünyada ve ülkemizde kutlanan bu günde, artık kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği ve kadına karşı şiddet gibi sorunlar dile getirilip, ciddi ciddi çözüm önerileri tartışılmaya başladı.. Aslında, ülkemizde kadın haklarının tanınması, kadınlarımızın seçme ve seçilme gibi haklara kavuşturulmaları; Atatürk İlke ve Devrimleri arasında yer verilerek Cumhuriyet'in ilk yıllarında gerçekleştirilmiştir. Bu konuda bütün dünya devletlerine örnek bir ülkeyiz. Gerçekten de Türk Kadını, seçme ve seçilme hakkına, kendisini demokrasinin beşiği sayan birçok batılı ülkeden önce kavuşmuştur. Atatürk, söylemlerinden birinde, çağdaşlaşmayla ilgili olarak ; 'Türk kadını, dünyanın en aydın, en faziletkar ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil; ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır.' diyerek onların ulaşması gereken hedeflerini belirtmiştir. Böyle olmasına karşın Türk Kadını, kendilerine sağlanan bu hakları yeterince kullanabilmişler midir, tartışılır. İçinde bulundukları kültürel fakirlik, toplumumuzda yerleşmiş bazı köhne gelenekler, geçmişten gelen din ve şeriatla ilgili yozlaştırılmış bazı kurallar, bazı saçma töreler, yoksulluk ve bunun getirdiği çaresizlik, kadınlarımızın kendilerine tanınan hakları serbestçe kullanabilmelerine maalesef olanak vermemiştir. Belki dünya bu kadar büyük bir kaosun içinde iken ölümler yaşanırken, insanlar tercihleri yüzünden katledilirken, fikirlerini savunan insanlar toplumun normlarına uymadıkları için dışlanırken küçücük çocuklar evlendirilip gelin verilirken milyonlarca insan tecavüze uğrarken, aç ve susuz yaşarken anlatılması çok zor bu konuda diyeceklerim yetersiz olabilir. Bir kadın her şey olabilmeli, kendine yetebilmeli, kimseye ihtiyacı olmadan ayakta dim dik durabilmeli... Cinayet kurbanı kadınlar... Bu toplumsal yara eğitimle değil yani bireysel eğitimle değil toplumsal duruşla kapanabilir. Söz konusu durum evlilik, iş hayatı ya da diğer sosyal tökezlemelerde cereyan ediyor ve haklılık kadının aleyhinde işliyor. Eğitimsiz ,tehlikeli zihinlerin tahrik olması ve de namus kılıfına sarılması kadının her adımının haksızlıklarla dolu kabul edilmesine sebep oluyor Cennet kadına yakışır. Çiçek kadına yakışır. Sevmek, doğurmak, üretmek. Korkunun üzerine yürümek. Cesaret, asalet, zarafet kadına yakışır. Acaba bu yüzden mi erkekler kadınları katlediyor? Kendilerine yakışan tek gerçeğin farkına vardıkları için mi? Kadınların katledildiği coğrafyada, kadınları sırtından vurmak ancak erkek geçinenlere yakışır. Erkeklerden kalan yadigardır kadınları inkar eden yasalar. Silahlar, bileylenmiş bıçaklar. Çıkmayan kan lekeleriyle giydikleri gömleklerin üzerine bir kravat! Alın size iyi hal indirimi. Çakallığın yanında yat! Delikanlı masalların bittiği bir ülkede. Sonuç olarak demokrasiyle yönetilen ve sosyal hukuk devleti olan her ülke; kadın haklarının korunması önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür. Kadın Haklarına saygı göstermek sadece yasalarla güvence altına alınmaz. Toplumların temel insan hak ve hürriyetleri ile ilgili problem yaşamaması için çalışmaların yoğunlaştırılması lazımdır