Dünyanın en büyük ve en ünlü fizik profösörlerinden biri olan Albert Einstein, 1933 yılında Atatürk’e bir mektup yazar…
Mektup şöyle başlamaktadır…
Ekselansları;
Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi olan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağınızı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.
Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,
Prof. Albert Einstein.
***
Mektup Atatürk’e iletilmesi için Başbakanlığa gönderilir, ancak Atatürk’ten önce dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye iletilir…
İnönü mektubu Atatürk’e göndermez, okuduktan sonra birkaç gün düşünür, ardından Albert Einstein’e cevap olarak bir mektup yazar…
Saygıdeğer Profesör,
iktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım. Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm. Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum. Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda kırktan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız. Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar. Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir. Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm.
Saygıdeğer profesör,
Arzunuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ifade eder, en iyi duygularıma inanmanızı rica ederim.
İsmet İnönü
***
Teklif reddedilmiştir…
Einstein’in mektubu bir süre sonra Atatürk’e iletilir…
Atatürk hemen İnönü’yü ve Milli Eğitim Bakanını toplantı yapmak için çağırtır…
Şöyle der;
‘Beyler böyle bir teklifi reddetmemiz mümkün değildir…
Hemen bir mektup yazın. Yalnız 40 bilim adamının değil, çok daha fazla kişiyi misafir etmeye hazır olduğumuzu bildirin…’
O dönemde 40 değil, 190 bilim adamı Türkiye’ye geldi…
Atatürk her birinin elini sıkarak, ‘hoşgeldiniz’ dedi…
Atatürk Türk üniversitelerinin kapılarını bu Alman asıllı bilim adamlarına aralamaktan çekinmemişti.
İşte Atatürk böyle bir liderdi…