Eskişehirspor takımı sezon başından beri futbol oynamıyor. Devre arası yaklaştı takımın hangi sisteme göre futbol oynadığını anlamak mümkün değil…
Tekrar tekrar yazıyorum…
Şampiyonluk mücadelesi veren takımlarla oynamadığı için Eskişehir Demirspor, Yunusemrespor gibi ligin altındaki ile orta sıralarında yer alan takımlarla yaptığı maçları kazanınca başta Teknik Direktör İbrahim Baş, Siyah-Kırmızılı Kulübün başkanı ve yöneticileri, taraftarlar şampiyonluk havasına girdiler…
Sezon başından beri her hafta Siyah-Kırmızılı takım oynadığı maçlarda galip gelmesine rağmen oynanan futbolun beni tatmin etmediği için eleştirdim.
Tribünde maçları izleyen bir gurup taraftarlar ise kötü futbolu görmezden gelerek başta teknik direktör İbrahim Baş olmak üzere futbolcuları avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar, ”Şampiyon Es-Es” diye şampiyonluk türküleri söylediler…
Ben ise, “Eskişehirspor için asıl lig Polatlı Belediyespor karşılaşmasıyla başlayacak. Bu maçta alınacak bir puan bile büyük başarı olur” dedim.
Birileri ise beni eleştirerek, “senin futbol bilgin bu kadar. Üst üste alınan galibiyetleri görmezden gelip eleştiriyorsun” diyerek beni nerede ise Eskişehirspor düşmanı ilan edeceklerdi…
* * *
Polatlı Belediyespor maçında Eskişehirspor gücünü gördük…
Maçın 5’inci saniyesinde 1-0 öne geçmesine rağmen 3-1 mağlup olarak ligde ilk yenilgiyi tattı…
Kaleci İhsan’ın başarılı kurtarışları olmasaydı o maç 5, 6-1 de bitebilirdi…
Polatlı Belediyespor karşısında alınan mağlubiyet sonrası birileri, “Bu kazaydı. Geredespor karşısında alınacak galibiyetle telafi ederiz” diyerek kendi kendilerini avuttular…
Ben, “Polatlı Belediyespor maçında ortaya konulan kötü futbola çare bulunamazsa Gerede maçı da hüsranla bitebilir” dedim.
Ve öyle de oldu…
Teknik Direktör Baş ve yardımcıları, Polatlı mağlubiyetinden hiç ders çıkarmamışlar…
Gerede karşısında kötü futbol (son 10 dakika hariç) kendi evinde alınan yenilgi…
Ayağa oynamayan, pas yapamayan, doldur boşalt gibi ilkel futbol anlayışına bağlılık bu sonucun mimarı oldu…
TARAFTARLAR NİHAYET GÖRDÜ!
Tribünde düne kadar oynanan kötü futbola rağmen alınan galibiyetleri alkışlayanlar, Gerede maçından sonra Teknik Direktör İbrahim Baş’ı istifaya çağırdılar, futbolculara da “ruhsuzlar” diye bağırdılar…
Birisi kendi sahasında olmak üzere iki hafta üst üste alınan mağlubiyet ile nihayet gözlerindeki perdenin kalkmasıyla kötü futbolu gördüler…
“İBRAHİM BAŞ’IN GİTMESİ GEREKİYORSA GİDER”
Eskişehirspor Teknik Direktörü İbrahim Baş 2-1 kaybedilen Geredespor maçı sonrası sıcağı sıcağına ES TV’ye konuştu.
Baş, “Birileri harcanacaksa bu kolay kimse merak etmesin İbrahim Baş’ın gitmesi gerekiyorsa gider” dedi.
“Ben buraya gelirken de bütün takımları yeneceğim diyerek bir anlaşma yaparak gelmedim veya hiç yenilmeyeceğim de demedim. Eskişehirspor’u şampiyon yapacağım diye geldim. Bu takım 2 haftadır mağlup ama bu takım yine lider. Birileri harcanacaksa bu kolay kimse merak etmesin İbrahim Baş’ın gitmesi gerekiyorsa gider. Ama biz bu takımı şampiyon yapacağız diye geldik. Yönetimle elbette görüşeceğiz fakat tribünden gelen sesleri dikkate alırsam Eskişehirspor’a haksızlık yapmış olurum” diyerek de ajitasyon yaptı…
* * *
İbrahim Baş’ın teknik direktörlüğünü eleştirmiyorum…
Geçmişte başında olduğu takımlardaki performansını çok iyi biliyorum dersem yanlış olur…
Eskişehirspor’un başında çıktığı 10 maçta (11 maç. Kozlu Belediyespor ligden çekildiği için hükmen galip) “bu takım oynadığı futbolla şampiyonluğu hak ediyor” dediğim bir maç yok…
Hadi ben futbol oynamadığım için futboldan çok anlamıyorum (!)
Yıllarca Eskişehirspor’da veya amatör takımlarda futbol oynayan eşe dosta sordum…
Onlarda bana hak verdi.
Demek ki sorun hocada…
“Bu takım 2 haftadır mağlup ama bu takım yine lider” diyerek bırakın kendisini Siyah-Kırmızılı taraftarlara, Eskişehirspor aşığı binlerce insana hayal satmaya devam ediyor.
ESKİŞEHİRSPOR’U ÇALIŞTIRACAK
HİÇ Mİ ESKİŞEHİRLİ HOCA YOK?
2 lige düştüğümüzden beri hep “Eskişehirspor’u çalıştıracak hiç mi Eskişehirli teknik adam yok?” diye diye dilim şişti…
Çoşkun Demirbakan, Cengiz Seçsev, Emre Özbayar gibi Eskişehirli teknik adamlara tahammül edemeyenler, dışarıdan getirdikleri adını sanını duymadıklarımızı el üstünde tuttular…
Bölgesel Amatör Lige düştük yine dışarıdan hoca getirilerek çare onlarda aranıyor…
Bu takım bu ligde şampiyon olur…
Takımda kaliteli futbolcular var…
Sorun bu futbolculara futbol oynatamayan teknik adamlarda…
* * *
Eskişehirspor cumartesi günü lig üçüncüsü Çilimli Belediyespor ile deplasmanda oynayacak…
Ligin ilk yarısının son maçında ise kendi sahasında Ankara TKİ’yı konuk edecek…
İki hafta üst üste alınan mağlubiyet futbolcuların psikolojilerini de bozdu…
Cumartesi günü oynanacak Çilimli Belediyespor maçına kadar onların bozulan psikolojilerini düzeltecek çare bulunamaz ise bu ve Ankara TKİ maçının sonucu da hüsran olabilir…
* * *
Eskişehirli vekilden Meclis'te terazili bütçe denklemi!
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TBMM Genel Kurulu'nda kürsüye elinde terazi ile çıktı ve bütçenin ‘dengesiz’ bir bütçe olduğunu söyledi…
CHP Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü ile Utku Çakırözer, özellikle bu dönem meclis kürsüsünden yaptıkları etkili konuşmaları ile dikkat çekiyorlar.
CHP Genel Merkezi kendilerine bir görev vermezse genelde hafta sonları Eskişehir’de halkın içerisinde geçirip, yaşadıkları sorunlarını dinlemekle geçiriyorlar…
Sahadan aldıkları sorunları ya meclis kürsünde ya da bakanlara soru önergeleri vererek gündeme taşıyorlar…
* * *
TBMM Genel Kurulunda, 11 Aralık'ta başlayan bütçe görüşmeleri dün sona erdi…
Hararetli geçti…
Bu süre içerisinde kürsüde yaptığı konuşması sonrası fenalaşarak yere yığılan Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Bu vesile ile kendisine Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları ve Saadet Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.
* * *
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü mail göndermiş.
Gerçi dünkü yerel gazetelerde haberi okumuş olabilirsiniz.
Bende köşe taşımak istedim.
Yazımın başlığını da Sonhaber Gazetesinden çaldım!
Bütçe görüşmeleri sırasında zaman zaman muhalefet partilerinin milletvekilleri, konuşma yapmak için çıktıkları kürsüye çıktıklarında yanlarında getirdikleri çeşitli objelerle genel kurula hitap ettiler…
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin “denge” başlıklı 3. maddesi üzerine söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, elinde terazi ile kürsüye çıktı ve bütçenin ‘dengesiz’ bir bütçe olduğunu belirtti.
Zaman zaman terazinin dengesini bozarak, AK Parti’nin de halkın tüm dengelerini bozduğunu söyledi…
“Tercihlerini halktan yana kullanmayan AKP iktidarı ne yazık ki halkın tüm dengelerini bozdu. Gider dağılımını adaletli sağlayamayan iktidar yönetiminde, vatandaşın da gelir-gider dengesi bir türlü tutmamakta, terazinin kefeleri sürekli sallanmakta. Yüksek enflasyon altında ufacık kalan maaş zamları cebine girmeden erimekte; hayatta dengede durmakta zorlanmakta” dedi.
“2,5 TRİYONLUK BÜTÇE AÇIĞI DENGEYİ BOZDU”
Devletin gelir ve gider kalemlerini teraziye koyan Süllü, “2024 yılı bütçesinde 8 trilyon 437 milyar lira gelir, 11 trilyon 89 milyar lira gider öngörülüyor. Aradaki 2 trilyon 652 milyar fark, bütçe açığı olarak dengeyi bozdu. Faiz dışı açığın 1 trilyon 397 milyar olduğu görülüyor. Gerçekleşmeler düşünüldüğünde açık daha da büyüyebilir” dedi.
“Gelir vergisinin %70’i ücretli
çalışan işçi ve memurdan ALINACAK”
Toplanması öngörülen gelirlerde en büyük payın %91 oranıyla, 7 trilyon 407 milyar lira olan vergi gelirlerini oluşturduğunu ifade eden Süllü, “Vergi gelirlerinin yaklaşık %53’ünün dolaylı, %47’sinin gelir ve servet vergisi olarak gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Gelir vergisinin %70’i ücretli çalışan işçi ve memur maaşlarından geliyor. Bu da hep yakınılan ücretliler üzerinde oluşan vergi baskısının büyüklüğünü gösteriyor.
HALKIN TERAZİSİNİN KEFELERİ SÜREKLİ SALLANIYOR
2024 giderlerinde borç faizi ödemeleri 1 trilyon 254 milyar lira var. Şehir hastaneleri ve karayolları, köprüler gibi geçiş garantili kamu- özel iş birliği projelerine ödenecek 162.435 milyar, bakanlıkların bütçelerinde yatırım harcamaları içinde, gizlenmiş olarak var. Faiz ödemelerinin giderlerdeki oranı %11 iken, sosyal yardımların oranı sadece %4,4’lük yer tutmaktadır. Yoksul halka verilmesi gereken sosyal desteğin rant ve faize ayrılması, bütçenin nasıl sermayedarlara kaynak aktarmanın aracı haline geldiğini göstermektedir. Tercihlerini halktan yana kullanmayan AKP iktidarı ne yazık ki halkın tüm dengelerini bozmaktadır. Gider dağılımını adaletli sağlayamayan iktidar yönetiminde, vatandaşın da gelir-gider dengesi bir türlü tutmamakta, terazinin kefeleri sürekli sallanmaktadır.
halkın ruhsal ve psikolojik dengesi bozuldu
Ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman ve başöğretmen olarak ayrıştırarak yaratılan dengesizlikleri mi? Atanamayan öğretmenleri mi, ses yükselten kamu mühendislerini mi, aile hekimlerini mi, polisleri mi, hangi birini sayalım? İtibarsızlaştırılmaya çalışılan şiddete uğrayan doktorları, sağlıkçıları mı? Kamu hastanelerinden tıp fakültelerinden ayrılmak zorunda kalan doktor öğretim üyelerini mi? Bozulan tıp eğitimini mi yoksa eğitim sisteminin tamamını mı? Ya da belki hani reform yaptık dediğiniz sağlıkta özel hastaneler ağırlığı ile metalaştırılan sağlık sisteminin bozulan dengelerini mi, hastanelerden randevu alamayan; ameliyat olamayan hastaları mı? Dengesizliklerin yol açtığı yozlaşmaların yansıması sosyal fenomenler, sporcu fonları, on milyonların önünde hakemlerin öldüresiye yumruklanması gündemine olan yoğun ilgiyi mi? Dengesizlik virüs gibi yayılıyor. Ama bozulan dengelerden en kötüsü ne biliyor musunuz; halkın ruhsal dengesi, psikolojik dengesi bozuldu. Hiç kimse mutlu değil bu ülkede artık; Yurt dışına kaçıp kurtulmak isteyenlerin sayısı azımsanacak gibi değil. Ülkede artık nefes alamaz hâle geldik. “
* * *
Jale Nur Süllü’nün konuşması epeyce uzun.
Bazı bölümlerini kırptım…
Gerçekten de halkın dengesi ve psikolojisi bozuldu…
Bazı TV kanallarının haberlerini izlediğimde her gün bir kadın veya anne-baba, kardeş, akraba, komşu cinayetleri birinci sırada yer alıyor…
Bunların çoğunun nedeni yaşadıkları ekonomik sıkıntı sonucu girdikleri bunalımdan kaynaklanıyor…
Kentin en ücra köşesindeki 2 odalı 70-80 yıllık evlerin bile kirası 6-7 bin lira olmuş.
7 bin 500 lira emekli maaşı alan veya 11 bin 402 lira asgari ücretle çalışan bu kirayı nasıl ödeyebilir?
Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, aldığı maaşla evini geçindiremeyen insanların gerçekten dengesi bozuldu…
Allah sonumuzu hayır etsin…
* * *