Tam “kırk gün” önce, 7 Ekim 2023 tarihinde sosyal medyada yaptığım paylaşım aynen şöyleydi:

'Diren Eminem! Karşımıza çıkan bu 'Yoğun Bakım' engelini birlikte aştıktan sonra; seninle 'damlaların sürekliliği' yolunda yürüyerek paylaşacağımız o kadar çok şey var ki...'
Aynı paylaşımı Yazı İşleri Müdürümüz Ayşegül Hümmet'e gönderdikten sonra altına şu notu düşmüştüm: 'Görünen o ki Kesit Köşesi uzun süre boş kalacak... İyi çalışmalar dilerim.'
Bu köşede 27 yıldır çok şeyler paylaştığımız okurlarımın hoşgörüsüne sığınarak, son kırk günde içimi yakan acıları da sizlerle paylaşarak tarihe not düşmek istiyorum.
*****

SON KIRK GÜNDEN DAMLALAR...

Sürekli okurlarımın bildiği gibi, eşim Emine Güler Gerede'nin 'kanser' illetiyle tanıştığı tarih olan (ve bizim adını 'milat' koyduğumuz) '2 Eylül 2014' tarihinde başlayan sürecin tepe noktası oldu son kırk günümüz...
Kanserle adeta kardeş olduğumuz son dokuz yılımızda umutlarımızı azim, kararlılık ve sevgiyle yoğurarak; 11 ameliyat, 4 kemoterapi, 3 radyoterapi, yüzlerce test, tetkik, çekim yaşadık...
Özetle, 55 yıllık ortak yaşamımızın en acılı, en coşkulu, en sevgili, en saygılı günleri olan o dokuz yılda; 7/ 24 birbirimize sımsıkı sarılarak ve çocuklarımızla, can dostlarımızla paylaşarak yaşadık o yoğun duyguları... Yaşamımız boyunca ilke edindiğimiz 'damlaların sürekliliği' yol gösterici oldu bize...
Bu sayede, bizimki gibi bir kanser türüne uzmanların 4- 5 yıl ömür biçmesine karşın, biz bu süreyi ikiye katlayabildik...
*****
Ancak son altı aydan beri kanser kardeşimizin bize olan aşkı(!) öylesine depreşti ki; ne bizim aşkımıza kulak astı, ne de bilim alanındaki yeni gelişmelere bağladığımız umutlarımıza...
6 Ekim Cuma sabahı yaşadıklarımız ise tam bir karabasandı... Aniden fenalaşan Emine'mizin yaşam değerlerini ölçtüğümde; oksijen 42, tansiyon 216/ 123, nabız 143'ü gösteriyordu... Hemen 112 Acil Servisi aradım, 24 dakika sonra geldiklerinde hastamızın bilinci yerinde değildi...
6 Ekim- 23 Ekim günlerinde yaşadığımız 'yoğun bakım' sürecinde karabasanlar birbirini izledi... Emine'miz 23 Ekim Pazartesi günü, saat 03.00' te yaşama gözlerini yumdu, 24 Ekim Salı günü düzenlediğimiz törenle kendisini sonsuzluğa uğurladık...
*****
NE MENEM ŞEYDİR BU ACI...?
Orhan Veli'nin 'Anlatamıyorum' şiirinde dile getirdiği gibi: 'Ben de bilmezdim bu acıyı tatmadan önce... Sözcüklerin bu denli yetersiz kaldığını... Bu denli ağlayabildiğimi...'
Ekosistem, 'Belli bir denge içinde 'ölümden beslenerek' sürdürüyor varlığını...' Anne, baba, kardeş vd. ölüm acıları- kendi içlerindeki farklılıklarla birlikte- 'doğal sonuç' olarak algılanabiliyor...
Ama 'aşkla bütünleşmiş eş acısı' doğa yasalarına isyan edecek kadar yakıyor insanın içini... Belki 'evlat acısı' ile kıyaslanabilir böyle bir acı...
Kırk gündür nutkum tutulmuş durumda... Oysa son kırk günde toplumsal gündemimizde 'hava kurşun gibi ağırdı...' İsrail- Filistin Savaşı, 29 Ekim ve 10 Kasım Anmaları, CHP Kurultayı, Yargı Krizi gibi konularda yazılıp söylenecek o kadar çok şey vardı ki... Ama ben 'gık' bile çıkaramadım acımdan...
*****
'KANSER': İNSANLIĞIN YÜZKARASI...
Evet, bilim ve teknolojinin bu denli geliştiği bir dünyada, 'kanser' gibi bir illete çare üretilmemesi insanlığın yüzkarasıdır...
Tıpkı 'savaş' gibi... Tıpkı 'doğal yıkımlar' gibi... Tıpkı 'açlık' gibi... Tıpkı 'cehalet' gibi... Tıpkı 'çocukların ve kadınların örselenmesi' gibi... Tıpkı 'doğanın katledilmesi' gibi... Tıpkı 'diktatörlük' gibi...
Bu yüzkaraları, hani Nazım'ın tanımladığı 'Büyük İnsanlık' var ya işte o insanlığa aittir...
Oysa Büyük İnsanlığın 'savaşa ayırdığı bütçeyle' tüm sağlık sorunları sağaltılabilir... Büyük İnsanlığın 'sömürüden sağladığı rantlarla' hem doğal afetler eğitilebilir hem de tüm insanlık...
*****
TEŞEKKÜRLERİMİZLE...
Emine'mizin tedavi sürecinin başından uğurlama törenine ve günümüze kadar yürüdüğümüz uzun ince yolda teşekkür borçlu olduğumuz o kadar çok insanımız var ki:
* Başta onkoloji alanındaki uzmanlar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına saygılar sunuyoruz.
* 24 Ekim 2023 Salı günü düzenlediğimiz uğurlama törenine katılan ya da çelenk gönderen CHP Eskişehir Milletvekillerine, Belediye Başkanlarımıza, STK temsilcilerine, sosyal medyadaki arkadaş gruplarımıza, görev yaptığımız çeşitli okullardaki ve işyerlerindeki çalışma arkadaşlarımıza, öğrencilerimize, akrabalarımıza, köylülerimize ve hemşerilerimize teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.
* Bu arada, eşimle birlikte 35 yılımızı verdiğimiz 'kendi öz örgütümüzün şube ve genel merkezinin acımızı görmezden gelmesinin' bizi derinden üzdüğünün bilinmesini istiyoruz...
*****

GELECEĞE BAKIŞ

İçimde büyük bir boşluk duyumsadığım şu günlerde, 'ne yapmalıyım?' diye aranırken internette; 'Bir Ölümden Yaşam Çıkardım' başlığı altında bir sunum çıktı karşıma...
Akademisyen ve yas uzmanı Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, 2002 yılında faşist katillerce katledilen eşi Necip Hablemitoğlu' nun ölümünden sonra çektiği acıları ve ölümden öğrendiklerini paylaşıyordu ve sonunda şöyle haykırıyordu: 'Acıya teslim olmayacağım..!
Onun haykırışı da tıpkı 68 Kuşağı gençlerinki gibiydi: 'Yeniden Doğarız Ölümlerde..!'
Kalan ömrümde ben de 'içimdeki acılardan bir ışık yakmayı...' öğreneceğim. Bu yolda eşimle yaşadığımız 55 yıl boyunca birlikte büyüttüğümüz ilkeler ve hedefler bana ışık tutacak:

  • 'Bilimin rehberliği, demokrasinin güvenilirliği, sanatın güzelliğiyle yaşamak...'
  • 'Her durumda ve koşulda, azim ve kararlılıkla 'damlaların sürekliliğini' sağlamak...'
  • Köşe yazılarım ve kitap dosyalarım üzerinde daha titiz çalışmak...
  • Bundan sonra yaşam ilkelerimize ters düşen görüşlere ve tutumlara karşı azim ve kararlılığımı daha da keskinleştirmek...

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte...'