İlkokuldayken,
Öğretmen derse elinde zarflarla girer ve hepimize birer tane dağıtırdı...
Kızılay bağış zarfıydı onlar...
Eve götürür, anne babamız gönlünden ne geçerse koyarlardı zarfın içine...
Ya da kendi okul harçlığımızı verirdik...
Ertesi günü getirir, sınıf başkanına teslim ederdik...
Ya da gönüllü gençler gezerlerdi caddelerde...
İple boyunlarına takılmış bir kumbara...
Üzerinde kızıl bir ay olurdu...
Onlar da Kızılay bağış kumbarasıydı...
Gönlünden geçenler, içine para atarlardı...
Ülke fakirdi...
İnsanlar yoksuldu...
Yine de;
Ne o zarflar boş bırakılır, ne de kumbarayla para toplayan gençler geri çevrilirdi...
Kızılay öyle günlerden geçip geldi bugünlere...
************************
1980'li yıllarda,
Ülkenin genetiği hızla değişmeye başladı...
Birbirleri için yaşayan insanlar,
O birlikteliklerde umut ve sevgi bulan insanlar, zamanla birbirlerinin sırtına binmeye, kaba güç ve baskıyla birbirlerine üstünlük sağlama yarışına girdiler...
Para, maddiyat, makam mevki her şeyin önüne geçti...
Hal böyle olunca;
Yani insanlar değişince kurumlar da değişti haliyle...
Kurumlar,
İnsanların üzerinden para kazandıkları, rant devşirdikleri birer araç haline geldi...
İşte Kızılay da onlardan biri...
Üstelik, 'kızıl' kelimesi bizde pek sevilmez...
Komünistleri çağrıştırır...
'Kızıllar geliyor, kızıllar gidiyor' gibi...
************************
Deprem olmuş,
Üzerinden 72 saat geçmiş,
İnsanlar harıl harıl yardım gönderme derdine düşmüş,
Çocuklar iki oyuncaktan birini,
Yetişkinler ceplerindeki para neye yetiyorsa onu satın alıp göndermişler...
Dönüp baktığımızda üç gün, bize kısa bir zaman dilimi gibi geliyor ama, enkazın altındakilere sorun bir de...
Dışarıda soğukta tek başına kalmış insanlara sorun...
Ne dakikalar geçer, ne saatler...
Güneş doğmaz bir türlü...
Kızılay,
Elinde avucunda ne varsa gönderir diye düşünüyor insan...
Akşama kalmaz her taraf çadırlarla dolar...
Ama nerede...
Arkadaşlar pazarlık halindeler o esnada...
Tanesi 20 bin mi olsun, 25 bin mi?
KDV dahil mi değil mi?
Bizim harçlıklarımızdan keserek içine para koyduğumuz zarflar sayesinde bugünlere gelen Kızılay, deposundaki çadırları tez zamanda afet bölgesine göndermek yerine parayla satıyor...
Niyeymiş,
Hizmetin sürdürülebilmesi içinmiş...
Efendim 155 yıldır var o kurum ve 155 yıl boyunca tıkır tıkır yapmış vazifesini, sürdürülebilirlik odur işte...
Neymiş;
Kızılay satmamış, Kızılay'ın iştiraki şirket satmış...
Allah'ım, milleti bunlara inanacak kadar saf zannedenlere mi kızacaksın, bunları başımıza yönetici diye getirenlere mi?
************************
Merkez Bankası 30 milyar lira hibe edecek,
Diğer devlet bankaları da milyar milyar hibe edecek;
O paralar AFAD ve Kızılay'a gidecek,
Kızılay da parayla çadır satacak...
Biz, ne ara böyle insanlar, böyle memleket olduk, hiç bilmiyorum...