Hem Eskişehir’in hem Türkiye’nin hem de dünyanın açmazlarından biri madencilik...

Belki birkaç yüz yıl sonra o madenleri uzaydan, başka gezegenlerden getirecek insanoğlu...

Ama o zamana kadar daha çok zaman var...

Maden toprak altındadır ve bir ülkenin en değerli varlıkları arasındadır...

Ama bir madeni çıkartabilmek için önce ağaçlar kesilir...

Sonra toprak katman katman alınır...

Ta kalbini söküp alana kadar...

Madenlerin çoğunu,

Önce bitki örtüsünü, sonra toprağı öldürür, çıkan madeni alıp götürürsünüz...

Bazısında da,

Altın gibi, gümüş gibi, ayrıştırmanız gerekir, yani kimyasal işlemlere tabi tutmak gerekir...

İşte bu işlemlerin bedeli çok daha ağırdır...

Siyanür kullanmanız gerekir, yeraltı kaynak sularını kullanmanız gerekir...

Daha sonra da siyanürle karışan atık suyu, doğaya bırakmadan, güvenli bir şekilde saklamanız gerekir...

Ne yaparsanız yapın doğaya zarar verirsiniz...

O yüzden pek çok gelişmiş ve zengin ülke, bu tür madenleri kendi topraklarında arayıp çıkarmak yerine bizim gibi ülkeleri seçerler...

Afrika ülkelerini, Güney Amerika ülkelerini ya da ekonomisi zayıf, dışa bağımlı ülkeleri...

Gerekli izinleri alabilmek kolaydır, farklı ekonomik varyasyonlar kullanırlar, farklı vaatlerde bulunur, farklı alışveriş modelleri sunarlar...

İzinler alınır, gerekli yatırım yapılır, ülkeye de küçük bir yüzde verilir, iş hallolur...

Çünkü üzerlerinde kamuoyu baskısı yoktur, olan baskıyı o ülkenin hükümeti karşılar...

Kurallar ve yasalar çok kolaylıkla esnetilebilir...

Kısacası her şey çok daha kolaydır...

***

Eskişehir uzunca bir dönem Alpu Ovasını korumak zorunda kaldı...

Hala da öyle...

Önce kömürlü termik santral yapılmak,

Sonra kömür termik santral yapılmak istendi...

Üstelik Alpu Ovası, önceki parlamenter yapıda Bakanlar Kurulu tarafından verimli ova ilan edilmişti...

Bu, üzerinde tarımdan başka bir şey yapılamaz demekti...

Şimdi Sarıcakaya havzasında altın madeni açmak hevesi hasıl oldu...

Eskişehir 2. İdare Mahkemesi, ilgili firmanın bakanlıktan aldığı ÇED (çevre değerlendirme raporu) raporuna gerek yoktur kararını iptal emişti...

Öğrendik ki, Danıştay iptal kararını iptal etmiş...

Şimdi süreç yeni baştan yaşanacak...

Diğer bir önemli sorun da Kaymaz’da...

Bölgedeki altın madenini yaklaşık 25 yıldır işleten firma, Kaymaz’da çıkan madenin verdiği zarar yetmiyormuş gibi, Çanakkale’deki madenden çıkan cevheri de (günde 150 ton) kamyonlarla Kaymaz’a gönderiyor ve cevher burada ayrıştırılıyor...

Yani doğaya verilen zarar ikiye katlanmış durumda...

***

Önceki yazılarımda defalarca kullandım, yine kullanacağım...

Kızılderili şef Seattle, dönemin ABD Başkanına yazdığı mektupta şöyle der;

Son ırmak kuruduğunda,

Son ağaç yok olduğunda,

Son balık öldüğünde,

Beyaz adam

Paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak...

(Şefin heykeli, ABD’nin Seattle şehrindedir...)