Geçmiş haftalardaki yazımıza devam ediyoruz. Ne demiştik son cümlemizde?
Toplam nüfusun %38,6’sını, seçmenin de, %53,7’sini emekliler-emekçiler oluşturuyor.
O zaman AKP, CHP ile uğraşmak yerine seçim hesabını yeniden yapmalı!
.
Türkiye’de emekli örgütlerinin sendika mücadelesi epey eski olsa da, son yıllarda emeklinin yokluğa ve yoksulluğa düşmesi, emeklilerin sendikal mücadele içine girmesini daha da zorunlu hale getirdi.
Bu alanda en diri mücadeleyi de Tüm Emeklilerin Sendikası veriyor. Emeklilerle ilgili tüm haberler, televizyon yayınlarının haber konuları bu sendikanın yaptığı eylemlerin sonucu ortaya çıkıyor.
Bu mücadeleyi veren Tüm Emekliler Sendikası 2017 yılında kuruldu. Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere, iktidar emeklilerin örgütlenmesini istemediği için 2021 yılında sendikayı kapattı.
Bu sendikayı kuranlar yılmadı. Tüm Türkiye genelinde tüm emekli örgütleri ve kapatılan sendikalarla görüşmeler yaparak, tüm emekli örgütleri ve sendikaları ile yeni bir sendika kurmak için bir yılı aşan görüşmeler gerçekleştirdi.
Ancak görüşmelerden bir sonuç çıkmadı ve 30 Kasım 2022 yılında Tüm Emeklilerin Sendikası yeniden kuruldu.
Emeklinin sorunlarını Türkiye gündemine taşıyan bu sendika şu an 58 şube ve 60 üzerinde temsilcilikle tüm ülkede örgütlü ve eylemlerini yerel olarak tüm şehirlerde ve ilçelerde yoğun olarak sürdürüyor.
Sendika hiçbir konfederasyona bağlı değil, yani bağımsız bir sendika.
Bu sendika, ekmek mücadelesi verirken, aynı zamanda demokrasi, çevre, insan hakları, kadın hakları, hayvan hakları mücadelesi de veriyor.
Sendika tüzüğüne göre, aşağıdan yukarı doğru örgütleniyor. Böyle olunca da demokratik katılım süreçlerini kendi içinde hayata geçiriyor.
Sendika genel başkanı Zeynel Abidin Ergen. Emekli öğretmen, Eskişehir’de okumuş, geçmişte memur sendikalarının kuruluş mücadelesinde bulunmuş, şimdi de emekliler için mücadele veriyor.
Zeynel Abidin Ergen ile sendikal mücadele tanıştık. Sendikanın Eskişehir Şubesi örgütlenme aşamalarında sık sık bir araya geldik, geçmişte devrimci mücadele içinde olan epey ortak arkadaşımız çıktı. Kısaca, hayatı devrimci mücadele ile geçen bir arkadaşımız.
Şimdi onunla yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
BY: Sayın Başkan, Tüm Emeklilerin Sendikası, yargı süreçleri devam etmesine rağmen, diğer emekli sendikaları gibi sizin sendikanızda kapatılmış durumda. Ancak siz halen emekliler ve toplumun tüm kesimleri için ekmek ve demokrasi mücadelesi veriyorsunuz, bu toplumda nasıl bir karşılık buluyor?
ZAE: Kuruluşundan itibaren fiili ve meşru mücadele hattını esas alan sendikal mücadele anlayışımız, bugün demokratik halk muhalefetinin yegâne mücadele biçimi haline dönüşmüştür.
Nispi de olsa var olan demokratik hakların budanması, anayasada tanımlanan hakların pratikte devre dışı bırakılması, hak arayan, kendini ifade etmek isteyen demokrasi güçlerini ister istemez fiili ve meşru mücadeleye yöneltmiştir.
Ülkemizde hiçbir zaman kelimenin tam anlamıyla bir demokrasiden bahsedilemez. Fiili ve meşru mücadeleler, demokratik hakların kullanılmasının egemen hukuk sistemi yoluyla önünün tıkandığı durumlarda ortaya çıkar. Ancak içinde bulunduğumuz durum çok daha farklı ve ağırdır. Ülkemizin Afganistanlılaştırılma – Pakistanlılaştırma gibi bir sürece evirilmesi tehlikesi kapıdadır. Ülkede siyasal İslamcı, yönetimin pratikte bütün devlet kurumlarına sirayet etmesi, altını çizdiğimiz tehlikenin boyutu açısından dikkat çekicidir. Yarın çok geç oldu dememek için; muhalefetin önemli bir kesiminin önerdiği birleşik muhalefet hareketi bugünün ihtiyacıdır. Bu hareket de ancak fiili ve meşru bir mücadele hattının örülmesiyle mümkündür.
Elbette fiili ve meşru mücadele bizimle ortaya çıkmış değildir. Tarihsel kökleri çok eskidir. Köleci toplumdan-köylü direnişlerine, derilerinin renginden dolayı aşağılan, ötekileştirilen insanların direnişine, sömürgeciliğe ve ilhaklara karşı isyanlarda, emperyalizme karşı direnişlere, hak ihlallerine, sömürüye, baskılara, faşizme ve ırkçı saldırılara karşı haklı zeminlerde sürdürülen ve egemen hukukun yasaklarına karşı fiili mücadele zorunlu bir seçenek olmuştur.
Fiili mücadelelerin meşruluğu, içerdiği toplumsal talepler ve haklılığıyla doğru orantılıdır. Yani, egemen hukukun engellemelerine rağmen, haklılığı kanıksanmış, geniş toplumlar tarafından benimsenmiş mücadelenin adı fiili ve meşru mücadeledir. Özellikle kapitalizmin emperyalist çağında, ulusal bağımsızlık mücadelelerinde, sınıf ve kitle mücadelesinde, kadın ve gençlik mücadelesinde, toplumsal mücadelelerin birçok boyutunda sürdürülen fiili ve meşru mücadeleler, bugün emeklilerin sürdürdüğü fiili ve meşru mücadelesinin yaratıcısıdır. “Haklar yasalardan önce gelir’’ biçiminde sloganlaştırılmış ve hukuken de ifade edilmiştir.
-sürecek-