Türkiye'de son yıllarda boşanma oranları hızla artıyor.
Boşanma sebebi olarak bazen ilgisizlik ve sevgisizlik öne çıkarken, bazen ekonomik nedenlerden dolayı gerçekleşiyor.
Son 20 yılda evlenenlerin sayısı yüzde 20 azalırken, boşanma sayısı ise yüzde 47 gibi bir oranla dikkat çekiyor.
Bu korkunç tablonun ardında ne yazık ki en çok zararı gören çocuklar oluyor.
Çok sayıda boşanmaya maruz kalan çiftler nedeniyle milyonlarca çocuk da olumsuz yönde etkileniyor.
Çocukların sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırılabilmesi için aile ortamına ihtiyacı bulunuyor.
Parçalanmış ailelerle birlikte çocuklar da maalesef psikolojik olarak parçalanıyor.
Gelişim çağında yeteneklerinin farkına vararak yol alması gereken çocuğun gelişimi aşağı düşmekte olup, her birinde ayrı yaralar açılıyor.
Boşanma ile birlikte çocuklarda davranışsal, psikolojik ve sosyal problemler artıyor.
Anne ve baba sevgisinin eksikliğini hisseden çocuklar hem daha agresif oluyor hem de suç unsuru teşkil edebilecek bir çok eylemde bulunabiliyor.
Günümüzde ne yazık ki pek çok çocuk yaşadığı dramatik ve travmatik durumu kavga ederek, madde kullanarak dışa vurabiliyor.
Parçalanmış aile çocuklarında sosyal, psikolojik, ve fizik gelişimde olumsuz yönde belirgin farklar olduğu görülüyor.
Evet, aile olmak güzel ve bir o kadar meşakkatli bir yolculuktur.
Lakin bu durum boşanma ile sonuçlansa da bu yolculuğu her dem güzel bir şekilde tamamlamak elzemdir.
Hele ki ortada bir de çocuk bulunuyorsa bu yolculuk güven içinde sona erdirilmeli, çocuğumuzun geleceğini tehlikeye atmamamız gerekmektedir.
Hasılı tek arzumuz şu olmalı; 'Sonucu ne olursa olsun, çocuklarımız zarar görmesin!'