Kütahya'dan 40 yıllık arkadaşım, meslektaşım telefon etti. ESOGÜ TIP Fakültesi Hastanesinde bir arkadaşı kalp ameliyatı olacakmış. Kendisinden ödemesi mümkün olmayan bir bedel istenmiş.
'Sadi bu arkadaşım emekli devlet memuru. TIP Fakültesi Hastanesi de özel hastane değil. Kendisinden istenen yüksek miktardaki ameliyat parasını ödemesi mümkün değil. Sosyal güvencesi olmasına rağmen bu kadar yüksek paranın istenmesine şaştık. Acaba sosyal güvencesi olmayanlardan mı bu rakam isteniyor? Sen Eskişehirlisin. Hastanede tanıdıkların vardır. Sana zahmet, öğrenip bilgi verebilir misin' diye ricada bulundu.
Ben de TIP Fakültesi Hastanesinde tanıdığım iki kardeşime telefon ederek Kütahya'daki meslektaşımın bana anlattıklarını kendisine aktardım.
ESOGÜ TIP Fakültesi Hastanesindeki kardeşlerim yarım saat arayla bana geri döndüler. İkisi de hemen hemen aynı şeyleri söylediler.
'Evet doğru. Ameliyat türüne göre belirlenmiş ücretler var. Bazı ameliyatlarda özel araç gereç kullanılıyormuş. Bunları hastane döner sermayesi dışarıdan ücret karşılığı alıyor. Devlet bu araç gereç paralarını ödemediği için hastaya fatura ediliyor. Yani ameliyat olacak kişi bu bedeli öderse ameliyata alınıyor.'
TIP FAKÜLTESİNDE DEĞİL DEVLET
HASTANELERİNDE DE ALINIYOR
Ben iki kez TIP Fakültesi Hastanesinde ameliyat oldum.
Birinci ameliyatım yaklaşık 20 yıl önce idi.
İkincisi de 10-11 yıl önce.
İki ameliyatım için 1 lira dahi ödemedim.
İki ameliyatımı da tanıdık profesör yaptı.
Sadece özel oda da yattığım için oda parası ödedim.
Aynı ameliyatın devletin hastanelerinde de yapıldığını öğrendim.
Apartman komşum da devletin hastanesinde açık kalp ameliyatı olmuştu.
Kendisine ameliyat parası ödeyip ödemediğini sordum.
'Bir yıl önce oldum. Yanlış hatırlamıyorsam 6 bin lira ödeme yaptım' dedi.
TIP Fakültesi Hastanelerinde özel tarife olduğunu biliyorum.
Uzman bir hekime muayene olacaksanızherhangi bir ücret ödemiyorsunuz.
Doçent veya Profesöre muayene olmak isterseniz belli bir muayene ücreti var.
Onu döner sermaye hesabına yatırdığınızda muayene olabiliyorsunuz.
Hadi onu anladım.
O özel muayeneye giriyor.
Ama ameliyat olacaklardan istenen astronomik paraları anlamış değilim.
Özel Hastanede ameliyat olacaksanız, 'burası devletin hastanesi değil. Devlet bize ne tür ameliyat yapacaksak belli bir tarife verdi. O tarifedeki bedeli devlet ödüyor. Bizde aradaki farkı hastalardan alıyoruz. Aynı ameliyatlar devlet hastanelerinde de yapılıyor. Parasız ameliyat olacaksınız gidin orada ameliyat olun' diyorlar.
Tercih hastaya kalmış.
Parası varsa özelde yoksa devletin hastanelerinde ameliyat oluyor.
Devlethastanelerinde de özel hastanelerdeki kadar yüksek olmasa da bazı ameliyatlar için para alınıyor.
Gerek TIP Fakültesi gerekse devlet hastanelerinde ameliyat parası neden isteniyor?
Eğer protez, platin gibi özel bir alet kullanılacaksa belli ki devlet ödemiyor onun parasını istemekte haklı.
Yukarıda da yazdım.
TIP Fakültesi veya devlet hastaneleri de o özel gereçleri döner sermayeden özel firmalardan ücret karşılığı satın alıyor.
Haklı olarak da onun parasını hastadan isteyecek.
Aslına bakarsanız onu da almaması gerekir.
Bedelini devlet karşılamalı.
İşçi ve memur 30 yıl çalışarak devlete vergi, 'sosyal güvenlik' adı altında primödüyor.
Hastaneler ameliyatın bedelini SGK'ya fatura ediyor.
SGK'da, TIP Fakültesi veya devlet hastanesinesöz konusufaturanın bedelini ödüyor.
* * *
Bu araştırmadan şunu öğrendim.
Paran varsa ameliyat olabiliyorsun yoksa ölünceye kadar sıkıntılarınla yaşamak zorundasın...
* * *

YENİDEN REFAH İLE AK PARTİ'NİN ARASINA KARA KEDİMİ GİRDİ?
Seçimlere Cumhur İttifakı tarafında giren Yeniden Refah Partisi ise milletvekili seçimlerine ayrı girdi ve TBMM'de 5 vekil ile temsil edilme hakkı kazandı. Parti lideri Fatih Erbakan, partisinin Kartal ilçe teşkilat binasında basın mensupları ve parti üyeleriyle kahvaltı programına katıldı. Burada yerel seçimlere ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
'ANKET FİRMALARININ DEDİĞİ OLMADI'
Erbakan, seçimleri değerlendirip, 'Partimizin Türkiye'nin en hızlı büyüyen partisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu seçimden sonra ifade edilmesi gereken diğer önemli bir husus da anket şirketlerinin manipülasyonlarıdır. Anket şirketleri Yeniden Refah Partimizi 3 sene boyunca hiç göstermediler. En son seçime yakın artık lütfettiler. Yüzde 1 civarında bir oyu uygun gördüler. Ancak seçim sonuçları bu anketlerin bilimsel, objektif bir şekilde yapılmadığını ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili de anket firmaları sınıfta kaldı. Çünkü anket firmalarının yüzde 80'i Sayın Kılıçdaroğlu'nu önde gösterdi. Seçim sonuçları hiç de bu anket firmalarının söylediği gibi olmadı' dedi.
'KENDİ ADAYLARIMIZLA SEÇİME
GİRME DÜŞÜNCESİNDEYİZ'
Yerel seçimlerde ittifakla hareket edip etmeyecekleri yönündeki soru üzerine Erbakan, 'Yerel seçimler yaklaştığında yetkili kurumlarımızla herhangi bir başka partiden teklif halinde istişare, değerlendirme yapılarak bir karar alınabilir. Ama şu an için inşallah kendi adaylarımızla müstakil olarak gitme düşüncesi içerisindeyiz. Tabii süre yaklaştığı zaman bir teklif olması halinde de bunun temsil kurullarımızda değerlendirilmesi, görüşülmesi söz konusu olacaktır. Ama şu an için kendimiz, kendi gücümüzle kendi adaylarımızla gitmek için çalışmaları yapıyoruz' ifadelerini kullandı.
Erbakan, TBMM'de yer alarak kamuoyunun, hükümetin, ülkenin gündemine getirecekleri konularla tekliflerle yapıcı eleştirilerle meclisin rengini değiştireceklerini dile getirerek, mecliste, yönetimde ve yargıda adalet için mücadele edeceklerini kaydetti.
* * *
Fatih Erbakan'ın bu açıklamasından sonra kamuoyunda şu söylemler dillendirilmeye başladı...
'Acaba AK Parti ile Yeniden Refah Partisi arasına kara kedimi girdi?'
Erbakan'ın açıklamasını tekrar tekrar okudum.
Yok öyle bir şey.
Yeniden Refah Partisi 14 Mayıs'ta yapılan milletvekili seçimlerine de Cumhur İttifakı içerisinde bağımsız girdi. 5 milletvekili çıkarmayı başardı.
Yani rüştünü ispatladı.
Yerel seçimlere de bağımsız yani kendi amblemi altında girerek hem seçmenin Yeniden Refah Partisi'ne milletvekili seçimlerinde verdiği desteği devam edip etmediğini görecek. Hem de sayısı kaç olur bilemem ama kazanabilirse 'Şu kadar belediye başkanlığı kazandık' diyerek gelecek seçimler için seçmenlerine ümit mesajı verecek...
* * *

HİKÂYE:


20 $ İsteyen var mı?
İyi tanınan bir konuşmacı, seminerine 20 dolarlık bir banknotu göstererek başladı. 200 kişinin bulunduğu odada, 'bu parayı kim ister?' diye sordu ve eller kalkmaya başladı.
Ve konuşmacı 'bu parayı sizlerden birine vereceğim fakat öncelikle bazı şeyler yapacağım' dedi.
Parayı önce buruşturdu ve dinleyicilere 'hala bu parayı isteyen var mı?' diye sordu. Eller yine havadaydı. Bu seferkonuşmacı 'peki bunu yaparsam' dedi ve 20 $'ı yere attı onun üstüne bastı, ezdi, pisletti ve para şimdi pis ve buruşuktu, fakat eller yine havadaydı ve o parayı herkes istiyordu.
Ve konuşmacı şöyle dedi: 'Arkadaşlarım çok önemli bir şey öğrendiniz.Paraya ne yaptıysam hiç önemli değil onu yine de istiyorsunuz, çünkü benim ona yaptığım şeyler onun değerini düşürmedi, o hala 20 dolar.'
* * *
Hayatımızda çoğu kez verdiğimiz kararlar veya hayat şartları nedeniyle hırpalanır, canımız acıtılır, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz, fakat ne olduğu ya da ne olacağı önemli değil, hiçbir zaman değerimizi kaybetmeyiz, temiz ya da pis, hırpalanmış ya da kırılmış, bunların hiçbiri önemli değildir. Seni sevenler senin ne kadar değerli olduğunu her zaman bileceklerdir.
Hayatımızın değeri ne yaptığımız veya kimi tanıdığımızla değil kim olduğumuzla alakalıdır. Sen mükemmelsin, bunu asla unutma. Her zaman elinde olanları düşün olmayanları değil.
* * *

FIKRA:

Hangi Borç
3. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında bir Ramazan günü oruç üzerine sohbet yapılıyordu. Ragıp Paşa, orada bulunanlardan Şair Haşmet'e:
– 'Haşmet senin de borcun var mı?' diye sorunca Haşmet:
–'Evet efendim. Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş.'
Ragıp Paşa gülerek:
–'Onu sormuyorum yahu. Oruç borcun var mı, sen onu söyle.'
Şair Haşmet şu cevabı verdi:
–'Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız, kul borcudur.'
* * *