Pelikan Dosyası

'Pat!' diye gündeme düştü.

Gazetelerin manşeti, televizyonların haberi, köşe yazarlarının yorum konusu oluverdi.

Siyasetin saf (!) izleyenleri; iktidara yakınsa 'Ne oluyor?' şaşkınlığına düşerken, muhalefete yakınsa 'Çatlak göründü!' diyerek ellerini ovuşturmaya başladı.

Penguen'e kayyum, pelikana dosya söylemleri arasına bir de yarasa eklenirse, siyaset alemi hayvanlar alemi belgeseline dönecek.

Başbakandan başka ele alan da olmadı nedense! O da savunma yaptı. Emir komuta ile yazanlardan pek ses çıkmadı. Kendilerine 'ses' verilmesini bekliyorlar.

***

Hızlıca söylenen, iktidar dolaylarının türkülerinden hep rahatsız olmuşumdur.

Unutulmamalıdır ki, bugün iktidar adına toplum ve siyaset mühendisliği yapan senaristler, stajlarını -şimdi düşman oldukları- cemaatin kumpas uzmanı kadrolarının yanında yaptılar.

'Yeni anayasadan laiklik çıkarılmalıdır' türküsü gibi, 'Pelikan dosyası' gibi sansasyonel söylemleri bir 'perdeleme, örtme hareketi' olarak anlarım.

Gündeme gelmesi istenmeyen, kamuoyunun dikkatinden kaçırılmak istenen bir şeylerin olduğu ve üstünün kapatılmaya çalışıldığı duygusuna kapılırım.

Boyun ne kadar uzatılsa, perdenin arkası görülmüyor.

Ama tarih görecektir!

***

Böylesi çıkışlar, masumane (!) bir iç dizaynın, hizaya çekmek için yapılan 'kulak çekme hareketi'nin görüntüsü olabilir.

Saflar sıklaştırılacak, bundan sonra atılacak adımlar tahkim edilecektir.

Eğer öyleyse cümbüş zamanı yakın demektir.

Mecburen bekleyen derviş olmak gerekecek,

Gerçeği öğrenip murada erebilmek için!…

***

27 maddelik bu dosya iktidar içindeki hesaplaşma için taşların yerinden oynaması anlamına da gelebilir.

O zaman yakında 'kongre var' diyebiliriz.

Parti MKYK'sının yetki kararından sonra başbakan 'mağdur' sıfatıyla seçime giderdi.

İktidarın tabanı mağdur aşığıdır. O nedenle 14 yıldır siyasetçilerinin mağduriyeti (!) bitmez.

Pelikan dosyasıyla birlikte, büyük reisin altını oymaya çalışan 'hain' olarak kongreye gitmesi sağlanmış olabilir. Eğer amaç buysa bırakın kongrede seçilmeyi, aday olmasının bile önü kesilir.

***

Eleştiri ve özeleştiri yapmaya çalışanların da anında havuzdan atıldıklarını,

Havuz yazarlarının son günlerdeki 'Bu iş Davutoğlu ile olmuyor!' çıkışlarını unutmayalım.

Yoksa 'yedirtmeyiz kültürü'yle, cenahlarındaki çere çöpe sahip çıkan siyasi akım; kendi kalemşör yazarlarının, genel başkan ve başbakan unvanlı siyaset adamının harcanmasına sessiz kalır mı?

Pelikanı yedirirler mi?

Bilmiyorum! Sahi,

'Pelikanın eti yenir mi?'

***

İlerleyen zamanda uluslararası ilişkilerde içine düşülen zor durumun,

İddialı söylemlerden yüz kızartmadan çark edişlerin,

Müsebbibi olarak bizzat başbakanın gösterilmesi, 'bizi kandırdı' edebiyatına sığınılmasına şaşmamak gerekir.

Devleti yöneten iktidar, istihbarat gücünü kullanarak kendi başbakanına kumpas sayılacak bu bildiriyi kaleme alanı bulamazsa,

'Bildirinin arkasındaki güç' net olarak görülecektir.

***

Aynanın arkasına da bakmak gerekli!..

Kendi cürümünü iyi bilen başbakan, kendisini buraya getiren güçle neden ters düşer ki?...

Asıl sorulacak soru bu!