Yaz bu yıl gelmeyecek mi sorusu hepimizin dilinde. Haziran ayında beklenmedik düzeydeki aşırı yağışlar, ülkemizin pek çok yerinde seller ve su baskınlarına neden oluyor. Yazı beklerken, ilkbahar sonundaki bu yağışlar ve yağışlara bağlı ortaya çıkan doğal afetler, iklim değişikliğinin hayatımızı nasıl etkilediğinin göstergesi. Bu yazıda, iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri ve yarattığı tehditler üzerinde duracağım.
Ülkemizde olduğu gibi son yıllarda dünya genelinde yaşanan doğal afetler, iklim değişikliğinin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir. İklim değişiklikleri, insanların yaşamlarını, ekonomik faaliyetlerini ve doğal ekosistemleri tehdit etmektedir. İklim değişiklikleri, dünya üzerinde farklı bölgelerde fırtına hasarları, orman yangınları, seller, kasırgalar ve kuraklık gibi ciddi olumsuzluklara yol açmaktadır. Bu olumsuzluklar, insanların yaşamlarını, ekonomik faaliyetlerini ve doğal ekosistemleri tehdit etmektedir.
İklim değişiklikleri, yüksek sıcaklık ve kuraklık gibi faktörlerle birleştiğinde, orman yangınlarının daha sık ve daha şiddetli olmasına neden olmaktadır. Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelerde yaşanan büyük orman yangınları hem ekosistemleri hem de insan yaşamlarını tehdit etmektedir. Orman yangınları, toprak, su, hava kalitesi, biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığı gibi pek çok unsuru da olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, orman yangınları ile iklim değişikliği arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Ormanların yok olmasıyla hem karbon yutaklarımız yok olmakta hem de ormanlar yanarken çıkan karbon küresel iklim değişikliğini artırmaktadır.
İklim değişiklikleri, sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak daha şiddetli ve sık fırtınalara neden olmaktadır. Küresel ısınmayla deniz suyu sıcaklıklarının artması, dünya genelinde tropikal kasırgaların şiddetinin ve sıklığının artmasına neden olmaktadır. Karayipler, Amerika Birleşik Devletleri'nin güneydoğu kıyısı ve Asya'nın güneydoğusundaki ülkelerde yaşanan kasırgalar, büyük maddi hasarlar ve insan kayıplarına yol açmaktadır. Bu tropikal kasırgalar, her yıl milyarlarca dolarlık maddi hasara ve çok sayıda insanın yaşamını kaybetmesine neden olmaktadır.
İklim değişikliği, dünya genelinde su kaynaklarının azalmasına ve kuraklık koşullarının artmasına neden olmaktadır. Özellikle Afrika, Orta Doğu, Türkiye ve Avustralya gibi yerlerde yaşanan kuraklık, tarım ve gıda üretiminin azalmasına, su kıtlığına ve insanların yaşamlarını sürdürmekte zorlanmasına yol açmaktadır. Son dönemde yapılan bir araştırmada, küresel sıcaklıkların rekor seviyelere yükseldiği son 20 yılda hem kuraklık hem sellerin arttığı görülmektedir. Bu, iklim kriziyle bağlantılı olarak giderek daha sık, yaygın ve yoğun yaşanan kuraklık ve sellerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle Asya, Avustralya ve Avrupa kıtasında yaşanan büyük seller, tarım arazilerini, altyapıyı ve insan yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, seller nedeniyle su kirliliği ve hastalıkların yayılması gibi sağlık sorunları da ortaya çıkmaktadır.
İklim değişikliklerine bağlı doğal afetler dünya genelinde tarım ve gıda üretiminin, biyolojik çeşitliliğin vesu kaynaklarının azalmasına ve insanların yaşamlarını sürdürmekte zorlanmasına yol açmaktadır. Bunların yanı sıra küresel iklim değişiklikleri, heyelanlar, çığ gibi doğal afetlerin artmasına, dünya genelinde sıcaklık rekorlarının kırılmasına, buzulların erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine neden olmaktadır. İklim değişiklikleri nedeniyle yaşanan tüm bu doğal afetler, milyonlarca insanın yaşamlarını kaybetmesine, milyarlarca insanın etkilenmesine ve trilyonlarca dolarlık maddi kayba neden olmaktadır.
Bu olumsuz etkiler, iklim değişikliği ile mücadele etmenin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Küresel düzeyde alınacak önlemler ve politikalar, dünya genelinde daha sağlıklı, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir gelecek için kritik öneme sahiptir. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, dünya genelinde ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar sağlayacak ve gelecek nesiller için daha güvenli ve yaşanabilir bir dünya bırakmamıza yardımcı olacaktır. İklim değişikliklerinin olumsuz etkileri ve yarattığı tehditlerle mücadele etmek için, uluslararası toplumun ve ülkelerin bir araya gelerek ortak hareket etmesi ve iş birliği içinde olması gerekmektedir. Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalar, bu konuda atılan önemli adımlardan biridir. Ancak, ülkeler arası iş birliği ve küresel mutabakatın yeterince sağlanamaması nedeniyle, daha öneki yazılarımda da bahsettiğim gibi, Paris İklim Anlaşması hedefleri henüz yeterince ilerleme kaydedememiştir ve dünya genelinde sera gazı emisyonları hala yükselmeye devam etmektedir.Bu nedenle, iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri ve yarattığı tehditlerle mücadele etmek için daha agresif ve kapsamlı önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bireysel, iş dünyası ve uluslararası düzeyde atılacak adımlar ve alınacak kararlar, dünya genelinde daha sağlıklı, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir gelecek için kritik öneme sahiptir. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, dünya genelinde ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar sağlayacak ve gelecek nesiller için daha güvenli ve yaşanabilir bir dünya bırakmamıza yardımcı olacaktır.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Raporlarına göre, küresel ısınmanın sorumlusu son iki yüzyıldır süregelen insan faaliyetleridir. Son yarım yüzyılda yaşanan sıcaklık artışı, son iki bin yıldaki en yüksek seviyeye ulaşmıştır.İklim değişiklikleriyle mücadele konusunda bilinç oluşturmak için sık sık uyarıda bulunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, iklim değişikliği konusunda acil eylem çağrısında bulmak amacıyla, geçtiğimiz mart ayında düzenlenen IPCC'nin Cenevre'deki toplantısına mesaj göndermiştir. Mesajında Guterres, iklimin saatli bombaya döndüğünü ve IPCC'nin çalışmalarının bu bombayı etkisiz hale getirme yöntemlerini gösterdiğini belirtmiştir. Guterres, bu çalışmaların insanlık için bir hayatta kalma haritası ve tüm ülkelerin ve sektörlerin hızlı şekilde harekete geçmeleri çağrısıniteliğinde olduğunuvurgulamıştır. Guterres, tüm ülkelerin çözümün bir parçası olması gerektiğini belirttiği mesajında enerji dönüşümü için tüm hükümetlere hazırlık yapma çağrısında bulunmuştur. Guterres mesajında insanlığın, kırılgan bir buz tabakasının üzerinde bulunduğunu ve bu buz tabakasının hızla eridiğini ifade etmiş, bu nedenle gelişmiş ülke liderlerinin 2040'a, gelişmekte olan ülkelerin ise 2050'ye kadar karbon emisyonlarını net sıfır seviyesine çekme taahhüdüne uymaları gerektiğinibir kez daha vurgulamıştır. Son olarak Guterres, 'İklim alanında son hız harekete geçmemiz gerekiyor. Kaybedecek bir dakikamız bile kalmadı.' uyarısını yapmıştır.
Kaybedecek kaç dakikamız varbilmem ama ülkemizde geçtiğimiz sonbahar ve kış kurak, bahar bol yağışlı ve bizlere iklim değişikliklerine bağlı bolca afet yaşatarak geçti. Önümüz yaz. Bakalım yaz nasıl geçecek… Yazların yaz, kışların kış, baharların bahar tadında geçeceği günlere ulaşmamız dileğiyle herkese iyi haftalar dilerim.