Ülkemizde iktidar partisi tarafından çok beceriklice yaratılan 'seçim gerginliği', yaşamsal önem taşıyan birçok toplumsal sorunumuzu gölgeledi.
Örneğin, bu ülkenin temel sorunları olan 'yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, demokrasisizlik, hukuksuzluk, kalitesizlik, çağdaşlaşma, terör, savaş…' gibi konular ucuz polemiklerin gölgesinde kaldı ve doğru dürüst seçim gündemine giremedi.
Ama hukuk, demokrasi ve etik kurallarına aykırı olarak döndürülen dolaplar, 'haberleşme ve haremleşme özgürlüğü(!)…' kılıfına sokularak baş gündem maddesi yapıldı ve 'tüm yolsuzluklar sandığa saklandı…'
Bu arada, yaratılan gerginlik ve güvensizlik yüzünden en karanlık gölgeler de seçim sandıkları üzerine düştü…
Üstelik henüz sandık sonuçları bile aklanamayan yerel seçimlerin gerginlikleri soğumadan, 'Cumhurbaşkanlığı seçimi' üzerine yeni gerginlik senaryoları ısıtılmaya başlandı…
Açıkçası, 'Aaa, seçime bak!...' cambazlığıyla dikkatlerimiz dağıtılarak temel toplumsal sorunlarımızdan uzaklaşmamız sağlanıyor…
Gelin bugün kendimizi biraz seçim gerginliğinin dışına atarak, bazı güncel eğitim sorunlarımızı birlikte anımsayalım.
YGS'nin Yarattığı Kuşkular
Bilindiği gibi, 2014 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) sınavlarının birinci aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) 23 Mart günü yapıldı.
Bu yıl yapılan sınavda çeşitli bahaneler ileri sürülerek YGS'nin soru ve yanıtlarının ancak küçük bir bölümünün açıklanması, AKP iktidarı döneminde ÖSYM'nin yaptığı büyük densizliklere bir yenisini daha eklemiştir.
Milyonlarca öğrencinin ve ailesinin gelecek umutlarıyla ilgili bir sınavda böylesine anlamsız yasaklar konulması, haklı olarak ÖSYM'ye karşı duyulan kuşkuları ve güvensizliği bir kat daha arttırmıştır.
Unutulmasın ki, iletişim teknolojisinin çok geliştiği günümüzde bu tür yasaklarla 'gizli soru havuzu' oluşturulamaz. Tıpkı 'gizlice oluşturulan çıkar havuzlarının açığa çıktığı gibi…'
Bu skandal uygulamaya mutlaka son verilmeli ve önceki yıllarda olduğu gibi sorularla yanıtları açıkça ilan edilmelidir.
Bu arada, YGS'nin yapıldığı gün bazı büyük kentlerde seçim ve Nevruz mitingleri yaparak gürültü/şamata koparan ve trafiğin tıkanmasına neden olanları da şiddetle kınamamız gerekiyor…
ÖSYS'nin önümüzdeki yıllarda nasıl olacağıyla ilgili belirsizlikler ise ayrı bir sorundur.
Eğitim Yöneticileri Tamamen AKP'lileştirilecek
AKP'nin 1 Mart 2014 günü çıkardığı bir torba yasaya göre, 'MEB bünyesinde tüm Kurum ve Okul Müdürü, Müdür Yardımcısı olarak görev yapanların süresi bu ders yılı bitiminde sona erecek… Onların yerine de 'sözde sınav(!)' yapılarak yeni yöneticiler atanacak…'
Bu düzenlemeyle ilgili olarak ileri sürülen gerekçeler tıpkı 'kurtla kuzu öyküsüne' benziyor… Yani çuvala sokulmaya çalışılan mızrağın bir tek amacı var: 'MEB bünyesindeki AKP militanı olmayan kadroları tasfiye ederek, tüm yöneticileri AKP'lileştirmek…'
Bu eğitim katliamının mutlaka önlenmesi gerekiyor.
FATİH'in Öğretmenlere Getirdiği Yeni Yükler…
AKP'nin eğitim alanımıza dayattığı uçuk bir uygulama olan 'Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH)' Projesi'ne göre Türkiye genelindeki 620 bin derslikte 'akıllı tahta' kullanılacak.
Bu akıllı tahtalar da ilkokullarda 'sınıf öğretmeni', ortaokul ve liselerde de 'sınıf rehber öğretmeni' üzerine zimmet edilecek… Bu durumda maliyeti çok yüksek olan akıllı tahtaya gelecek maddi zararlardan sınıf öğretmenleri sorumlu olacak.
Bir dersliğe gün boyunca yüzlerce değişik öğrenci, öğretmen ve başka kişiler girdiğine göre bu işin pratiğiyle ilgili olarak akla gelebilecek onlarca sorunun hiçbir mantıklı yanıtı yok…
AKP yıllardan beri yaptığı gibi 'ben öyle istiyorum, öyle olacak…' diyor. Ve 'vur abalıya…' diyerek seslerini kestiğimiz öğretmenlerimize yeni bir külfet daha geliyor.
Özel Dershanelerin Geleceği Ne Olacak?
Eğitim sistemimizin kangren olmuş kamburlarından birisi olan 'özel dershaneler' konusunda AKP 'bir taşla iki kuş vurmayı…' amaçlıyor.
Birincisi, 'kamusal eğitimi zayıflatarak, eğitimin özelleştirilmesine zemin hazırlamak…'
İkincisi de 'son zamanlarda ayrı düştükleri eski paraleldaşlarının ekonomik kaynaklarını tehdit ederek biat etmelerini sağlamak…'
Ancak 'kamusal eğitimde yüksek kalite ve eşitlik sağlamadan dershaneleri apar topar kapatmanın mümkün olmadığını…' AKP'liler de Mısır'daki ve ABD'deki sağırdaşları da çok iyi biliyor…
Bunun için mevcut özel dershaneler yerine, Halk Eğitim Merkezleri devreye sokularak 'AKP güdümlü MEB Dershaneleri oluşturmak' amaçlanıyor…'
Bu konuda Güneydoğu'dan gelecek tepkilerin formülü de hazır: 'BDP güdümlü Belediye Dershaneleri…'
Bu tür dershanelerin asıl hedeflerinin 'eğitimin kalitesini yükseltmek' değil; 'yandaş eğitmek' olduğu da gün gibi açıktır…
Oysa çağdaş bilim ve demokrasi 'herkes için özgür ve kaliteli eğitim' öneriyor.
Gelecek seçimlerin gölgeler değil, aydınlıklar getirmesi dileğiyle…
Sevgiyle dostlukla.