14 Mayıs cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin üzerinden 20 ay geçti. İki yıla yaklaşıyor. Bu süre içerisinde Eskişehir’in 6 milletvekilinin bir araya geldiklerini gören var mı?

Siyasi görüşler farklı olabilir. Ancak hiç olmazsa 'Eskişehir'in sorunları' ile ilgili bir araya gelerek öncelik sırasını belirleyip çözüm noktasında tek yumruk olunamaz mı?
Şehrimizin haklarına sahip çıkalım, saygı duyalım birbirimizin düşüncelerine, insani ve toplumsal fayda yönlerimizi ön plana çıkaralım hep…

Ayırımcılık, ayrıştırıcı, taraflı, ötekileştirişi, koparıcı, bir birimizi kırıcı dil kullanmayı terk edelim artık. Farklı ideolojik isimlerle aramıza sınırlar mesafeler koymayalım… Ortak kaderimizin olduğunun farkına varalım. Hepimizin bu şehrin sınırları içerisinde barışçıl şartlarda yaşamaya zorunlu olduğumuzu, bu şehirde yan yana kardeşçe yaşamamız gerektiğine canı gönülden inanalım…

Siyasiler asli görevlerini yerine getirsin, yöneticiler mevcut sorunları gidersin, halkımız yasalarımıza daha fazla saygı çerçevesinde hareket etsin, o halde geriye ne kaldı? Hiç bir şey…

Hiç bir sorunumuz kalmıyor değil mi? Ortak bir mutabakat, ortak bir idare biçimi, ortak iyimser sözcükler kâfi gelecektir her şeye.

* * *


Bu şehrin insanları tarafından seçilen 6 milletvekili bir araya gelmediği gibi Eskişehir'in Ankara'da lobisi olmadığı için sorunlar da çözülemiyor...
Oysa Eskişehir'in yarısı kadar büyüklükte şehirlerin Ankara'da güçlü lobileri var. İstediklerini alabiliyorlar…
Birlik olamadığımızdan komşu iller gelişiyor Eskişehir adeta yerinde sayıyor…
'BİRLİKTE BİR ÇAY BİLE İÇMİYORUZ'
İYİ Parti eski Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, milletvekilleri arasında birlik beraberlik olmadığı şehre yatırımlar konusunda bir araya gelememelerinden yakınmıştı…
Kabukçuoğlu, milletvekillerinin Ankara'da dahi bir araya gelemediklerini belirterek,
'Bir araya gelemeyen, oturamayan, konuşamayan, bir çay içemeyen milletvekilleri varsa hadi bir araya gelinde Eskişehir'in sorunlarını değerlendirin demek artık çok farazi oluyor' demişti.
Haklılık payı da çok yüksek…

Birbirinize düşman mısınız?

Biriniz Rusya diğeriniz ABD milletvekili misiniz de bir araya gelmiyorsunuz?

12 Eylül 1980 öncesi döneminde bu şehirden seçilmiş, memleketleri Eskişehir olmamasına rağmen şehrin menfaatleri söz konusu olduğunda bir araya gelebiliyorlardı…

Rahmetli Kemal Unakıtan Maliye Bakanı ve Eskişehir Milletvekilliği döneminde dönem dönem Eskişehir milletvekillerini hem Ankara hem de Eskişehir’de bir araya getirdi. Bu toplantıların bazılarına şehrin valisi, belediye başkanı, STK’lar ve bürokratlar da katıldılar…

Ama maalesef tabiri caizse, “senin tenceren kara, seninki benimkinden daha kara” tartışmaları daha ağır basınca o toplantılar yapılamaz oldu…
* * *
Geçen 20 ayda Eskişehir'in 6 milletvekili bir kez dahi bir araya geldiler mi?
Eskişehir'e geldiğiniz de hepiniz farklı mekanlarda geziyorsunuz. İlçeleri, STK'ları ziyaret ediyorsunuz. Bu nedenle Eskişehir'de buluşma fırsatınız olmuyor denile bilinir...
Ama haftanın en az 4 günü Ankara'dasınız.
TBMM Genel Kurulu çalışmalarına katılıyorsunuz.
Bir gün; 'sabah buluşup birlikte kahvaltı yapalım veya akşam bir araya gelerek Eskişehir'in öncelikli sorunları konusunda fikir alışverişinde bulunalım' dediniz mi?
Bence bu daveti 5 yıla yakın süreyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapan AK Parti Milletvekili Fatih Dönmez yapmalı…
Her konuda anlaşamayabilirsiniz…
Tek bir partinin milletvekilleri gibi olmanız beklenemez…
Ama en azından ortak nokta da buluşacaklarınız olabilir…
* * *

Bunun için aslı olanı yapmak mecburiyetiniz var. Sevgi, saygı, birazcık anlayış. Hem zamanımız, hem bilgimiz hem de gücümüz var bunları gerçekleştirmeye…

Neden olmasın?

* * *

MADEN KAZASINDA KURTARICI OLARAK ÇALIŞAN BAŞBAKAN

Birçok şey söylenebilir…

Seveni de vardır, sevmeyeni de…

İyi siyasetçi diyen de var, demeyen de…

Ama bu ülkede onun insanlığına, dürüstlüğüne söz eden tek bir kişi bulamazsınız.

* * *

1992 de Zonguldak’da bir maden kazası olmuştu, evindeydi. Haberi duyar duymaz sefer tasına yemeğini koydu ve makam aracına binerek, kazanın olduğu madene doğru yola çıktı, yolu uzun, yol şartları zordu…

Umursamadı ve kazadan saatler sonra kaza olan maden sahasına ulaştı…

Derhal talimat verdi ve kendisi için madenci kıyafeti istedi…

-‘Aman efendim’ dediler…

Umursamadı, kıyafeti yeniden istedi, gelen kıyafeti giydi ve kurtarma çalışmalarına destek vermek için madene doğru yürüyerek, gönüllü madencilerin arasında gözden kayboldu!

Bu kişi kimdi biliyor musunuz?

Bülent Ecevit’ti…

Türkiye Cumhuriyeti başbakanıydı…

4 gün o madende sıradan bir işçi gibi gönüllü olarak çalıştı…

Madende kaldığı dört günü mazeret izni olarak kaleme aldığı bir dilekçeyle o ay ki maaşından düşürttü…

* * *

Arşivimdeydi…

Birden aklıma geldi…

Bundan ders çıkarması gerekenlere ithaf ediyorum…

* * *