Artık top oynayacak sokaklar kalmadı ama eskiler bilirler…

Sokak arasında yaptığımız maçlarda bir kural vardı…

3 korner bir penaltı ederdi…

Yani, takımınız 3 kere korner kazanırsa, o daracık sokaklarda korner atmak mümkün olmadığı için penaltı atardık…

Dün Sezai Şen'in 2 Eylül'deki yazısını okuyunca o günler geldi aklıma…

Şimdi,

Korner pozisyonları birer birer ele alalım…

***

1. KORNER

'Ama aslında gördük ki (Bu arada bu ilk itirafımız) aslında biz Büyükerşen'in bugün FETÖ'cü gibi algılanmasının önüne geçmeye çalışmışız yazdığımız yazılarla. Ancak bizim gayretlerimize rağmen kendileri, bizim bu yazılarımızın alacakları oyları olumsuz etkileyeceğini düşünmüş olmalılar ki, gidip bu yapıya sarılmışlar hemen!'

2. KORNER

'İkinci itirafımızı yapabiliriz artık:

Evet, cemaat artık o tarihlerde cemaat olmaktan iyiden iyiye çıkmaya başlamıştı.

Biz de bunun en yakın şahitlerinden biriydik.

17-25 Aralık girişimlerinden sonra ve o yerel seçimler öncesinde insanları zorla CHP'ye veya HDP'ye oy atmaya zorlamaya çalıştıklarını, siyasete tamamen girdiklerini, vatan ve milletin aleyhine faaliyetlerde bulunmaya başladıklarını gördük.

Eskişehir'de oyların CHP'li adaylara yönlendirilmesi için büyük bir gayret içinde olduklarına şahit olduk. Tüm bunları görünce de tepkimizi koyduk.

Bahsettikleri yazıları da bu yapıdan bir takım insanlar cemaat tarafından yapılan baskılara boyun eğip de gidip CHP'li belediye başkan adaylarına oy atmasınlar diye yazdık.

O yapı, daha sonradan itiraf ettikleri gibi, Kuran'a el bastırıp Eskişehir'de CHP'li belediye başkanlarına oy attırmak için kendilerinden olanlara baskı yaparken, biz onların karşılarına dikildik; Harun Karacan ile AK Parti'nin yerel seçimleri kazanmamasını asla arzu etmiyor ve bunun için her türlü işbirliğini yapıyor, her türlü yola tevessül ediyorlardı; biz de onların isteklerinin tersine bir tavır takınıp Eskişehir'e daha iyi hizmetler getireceğini düşündüğümüz AK Parti Adayı Harun Karacan'ı destekledik!'

3. KORNER

Bir başka itirafımız daha var:

Biz, bu yapının çirkin yüzünü 17-25 Aralık ile 2014 yerel seçimleri öncesindeki sürede görebildik.

PENALTI

Geç kalmış olabiliriz uyanmakta.

GOL…

Bundan dolayı da yapılan yergileri anlayışla karşılıyoruz, özür diliyoruz.

***

Biz de,

Bu şeffaf ama pek samimi olmayan özründen dolayı kendisini kutluyoruz…

***

Sezai Şen'in, yazdığı şeylerin durmadan elinde patlayıp durmasından olsa gerek, geriye kalan tek cephanesi Türkçe Olimpiyatları galiba…

Zamanında 'Türkçe Olimpiyatları Eskişehir'de yapılabilir' denilmiş…

Sezai Şen,

Zamanında o olimpiyatlara hükümetin hangi bakanlarının, hangi yetkililerinin katıldığını, kimlerin nasıl destek verdiğini unutmuş olmalı ki, (ya da kendisi daha o zaman uyanamadığı, uyuyor olduğu için) sanki 'darbe girişimini siz yapmayın biz yaparız' denilmiş gibi bir hava yaratmaya çalışıyor…

***

Evet,

Demek ki biz yıllardır,

'Uyanmakta çok geç kalan' bir gazetecinin yazılarını okuyoruz…

Diğer taraftan bana sorarsanız,

Sezai Şen, bu sefer de uyanmakta geç kalıyor…

Yani hala uyuyor…

'Uyan Sezai uyan, maç bitti…'

KILIK DEĞİŞTİRME YETENEĞİ…

Şimdi gelelim,

Hakkı Kutlu'nun yine aynı gün aynı gazetede,

Sezai Şen'i savunmak için yazdığı yazıya…

Bir kere Hakkı Kutlu'nun yazısı, seviye olarak aynı…

Yazının en başından,

Nasıl bir kin ve öfkeyle, hatta nefretle yazıldığı çok belli…

Ne diyor arkadaş;

'Geçmişte cemaati öven yazılarından yola çıkarak, kendisinin aslında FETÖ'cü olduğunu ispat etmeye çalışanlar ile Sezai Şen arasındaki mücadeleye dün, maaşını vergilerimizden alan ve fakat 'gazeteci' kılığına girip, sadece lazım geldiği zamanlarda köşe yazan, Yılmaz Büyükerşen'in danışmanı da katıldı…'

***

Bu arkadaşın 'kılık değiştirmekteki üstün yeteneği' herkesin malumu…

Onun için beni de, 'gazeteci kılığına girmekle' nitelendirmiş…

Yazının son bölümünde de şöyle yazmış;

'Yıllardır, danışman olmadan önce bile sadece Yılmaz Büyükerşen'i savunmak için yazı yazan biri, benim gibi, şehri ilgilendiren her konuda yazı yazan bir gazeteciye akıl veremez tabii ki…'

Estağfurullah, bu zat'a akıl vermek benim ne haddime…

'Aklı paçalarından akıyor' baksanıza…

***

Sonuçta Eskişehir kamuoyu,

Beni de, bu iki arkadaşı da biliyor…

Kimi seviyor kimi sevmiyor, kimi doğru buluyor, kimi yanlış buluyor…

Kendim için şunu söyleyip, bitiriyorum…

Hakkı Kutlu'nun da dediği gibi;

'Ben danışman olmadan önce bile Yılmaz Büyükerşen lehine yazılar yazan biriydim, hala da öyleyim…'

Peki sen Hakkı Kutlu?

Peki sen?