Eğitim sistemimizin her aşaması sorunlarla yüklü ve nereden tutsanız elinizde kalıyor…

Ortadoğu'da ve ülkemizde sürmekte olan terör ve savaş illetinin neden olduğu yakıcı sorunlardan birisi de 'sığınmacı çocukların eğitimi…'

Yaşamın tüm güzelliklerini yakıp yıkan savaş ve terör yangını en büyük zararı çocuklara veriyor. Oysa o çocuklar o kadar saf, temiz ve masumlar ki…

Evrensel hukuk ve demokrasi ilkeleri ve de insanlık vicdanı: 'Bize ne elalemin sığınmacılarından ve onların çocuklarından?' dememize izin vermiyor…

KAVRAMLAR VE SÖZCÜKLER

Ülkemizde az bilinen ya da çok karıştırılan konulardan birisi de 'mülteci (sığınmacı), geçici sığınmacı ve muhacir (göçmen), kaçak göçmen' kavramlarının tanımlanması ve algılanmasıdır.

İzninizle önce, aralarında ince farklılıklar olan bu kavramları biraz irdeleyelim.

Mülteci (Sığınmacı): Ülkesinde ırk, din, dil, sosyal konum, siyasal düşünce ya da ulusal kimlik nedeniyle kendisini baskı altında hissederek, kendi devletine güvenini kaybeden ve ülkesini terk ederek, başka bir ülkeye 'sığınma talebinde bulunan' ve bu talebi o ülke tarafından 'kabul edilen' kişidir.

Geçici Sığınmacı: Yukarıdaki nedenlerden dolayı ülkesini terk eden ve henüz sığınma talebi kabul edilmeyen ama geçici oturma izni verilen kişidir.

Muhacir (Göçmen): Sığınmacı tanımında bulunan nedenlerin dışında, çoğu zaman ekonomik gerekçelerle, ülkesini gönüllü olarak terk ederek başka bir ülkeye, o ülkenin bilgi ve izniyle yerleşen kişidir.

Kaçak Göçmen: Gittikleri ülkenin otoritelerine bildirim yapmadan veya izin almadan o ülkede yaşayan kişilerdir.

İnsan hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14. Maddesine göre: 'Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.'

SORUNLARIN KAYNAĞI

Tarih boyunca insanların savaşlar, doğal afetler ve ölümcül salgınlar gibi nedenlerle yurtlarını terk etmeleri ve yeni yurt aramaları çokça yaşanmıştır.

Günümüzde de bir yandan küreselleşme politikalarının yarattığı ekonomik nedenler, diğer yandan buna bağlı olarak emperyalist güçlerin çıkardığı bölgesel savaşlar nedeniyle milyonlarca insan yerlerinden/yurtlarından olmaktadır.

İşin daha da acısı, göç dalgasının oluşturduğu sığınmacılar, insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda kalmakta; sığındıkları ülkede siyasal propaganda ve oy deposu olarak ve hatta gerektiğinde 'tetikçi' olarak kullanılmaktadırlar…

TÜRKİYE'DE SIĞINMACI OLMAK

Bilindiği gibi tarih boyunca Anadolu, en çok göç alan ve göç acılarının çok ağır yaşandığı yurtlardan birisidir.

Yakın tarihimizde Türkiye'yi etkileyen göç dalgaları da şöyle özetlenebilir:

· Balkanlar'daki eski Osmanlı topraklarından Cumhuriyet'ten sonra Türkiye'ye dönen göçmenlerimiz,

· SSCB ve Rusya baskılarından ya da 1979'da İran'daki rejim değişikliğinden kaçarak Türkiye'ye sığınlar,

· İran- Irak Savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgali, Körfez Savaşı, Bosna ve Kosova iç savaşları, Saddam rejimi, 2003 Irak işgali gibi nedenlerle ülkemize sığınanlar…

· Ve Suriye savaşından kaçan sığınmacılar…

Bugün Türkiye'de yaklaşık olarak '3 milyon civarında sığınmacı olduğu tahmin ediliyor…' Ne yazık ki kesin sayı bilinmiyor.

İşin daha da acısı, Güneydoğumuzdaki iç çatışmaların neden olduğu Türkiye'de 'iç göç' yüzünden bazı kendi yurttaşlarımız 'sığınmacı' durumuna düşmeye başladı…

Sığınmacılarla ilgili olarak AKP/RTE hükümetinin sürdürdüğü politikalar ise şöyle özetlenebilir:

1. Olayın etnik ve dinsel/mezhepsel demagojisini yapmak…

2. Sığınmacılardan kurtulmak için Türkiye'yi bir 'toplama kampına' dönüştürmeye çalışan AB ülkelerinden ve ABD'den daha çok taviz koparmaya çalışmak…

Sorunu insan hakları ve demokrasi çerçevesinde ele olan hukuksal mevzuatımız ve uygulamalar ise ne yazık ki çok yetersiz.

Sözün özcesi, 'Türkiye'de sığınmacı olmak, zor koşullarda ve belirsizlik içinde yaşamak demektir…'

SIĞINMACILARIN 'EĞİTİM HAKKI' YOK

Savaşın ve terörün büyük miktarda can aldığı ve göç hareketlerinin yaşandığı bir trajedide doğal olarak siyasi ve askeri konularla sağlık, barınma, beslenme konuları öne çıkmaktadır.

Fakat Türkiye'deki sığınmacı çocukların gerekli olan eğitimi alamaması yüzünden koca bir nesil tehlikeye atılıyor.

Çünkü bugün ülkemizde '2 milyon' civarında olduğu tahmin edilen sığınmacı çocukların büyük çoğunluğu hiçbir eğitim alamıyor.

Bu arada, bugün Güneydoğumuzdaki iç savaş nedeniyle oralarda eğitim durdu. Şu anda 100 bin civarında öğrencimiz eğitimsiz. Yapılacağı söylenen 'telafi eğitimi' gerçekçi değil.

Oysa evrensel ilkeler ve insanlık vicdanı o çocukların 'eğitim hakkının güvence altına alınmasını' gerektiriyor.

Hiç olmazsa, 'çocuk gelin ve çocuk asker sorunlarının ivedi olarak ortadan kaldırılması için o çocukların okula gitmesi' gerekiyor.

Bu nedenlerle sığınmacı çocukların eğitim haklarına yönelik olarak MEB tarafından ivedi olarak sağlıklı planlamalar yapılmalı ve yapılan çalışmalarla ilgili olarak kamuoyu bilgilendirilmelidir.

Ayrıca bu konuda başta eğitim sendikaları ve ilgili STK'lar olmak üzere eğitimbilim akademisyenleri ve demokrasiden yana olan siyasal partilerimiz daha aktif olarak görevler yüklenmelidir.

Bu çalışmalara uluslararası çevrelerin de mutlaka destek vermesi gerekiyor.

Bu arada, bugün ülkemizdeki tüm sorunların temelinde AKP/RTE'nin 'teokratik ve otoriter bir rejim kurma' girişimlerinin yattığını hiç unutmadan; 'gericilikle mücadele etme ve laikliğe sahip çıkma' yolunda demokrasi cephesinin güçlendirilmesi gerekiyor…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…