Geceye borcu olan herkes mutlaka orada bulacaktır kendini ve sahiplenecektir görünmez şelalesini gece mavisiyle düşlem elçisinin platonik aşkını. Bak! Orada bize ait bir kaç gözyaşı var, nasıl da süzülmüşler imbikten geçmeden öylece damla damla. Tutunamamışlar zamanın tortusuna ve rayihası aşk olan bir kalem keşfetmiş onların soyağacını. Salih Mercanoğlu yazılmayan dokunuşlarını görmüştür şiir harmanlarının ve kağıda dökülmeden fazlasıdır her sancı. O şiir rüzgarında sörf yapanları kızıl bir vicdanla sahile bırakıp haykırıyor savaşta ölen çocukların isimlerini tüm dalgalarla ölümsüz okyanuslara. Kalemde kilit, dilimde pek bilinmeyen bir şiir, tebessümle şiir selamını iletiyorum Eskişehir'in. Üstada selam olsun.


FUENTES
Victor jara
elleri yok, tutamaz yüzünü
sadece hüzünlü bir şarkı
Akdeniz'de bir akşamüstü

eli yüzündeydi
elinden yüzüne uzuyordu Meksika

ağır bakıyordu, biraz taş
dudakları yaralanmış zamandan

bıraksaydı yüzünü
'oğlum' diye sarılırdı annem

eli yüzündeydi
edip'in, cemal'in, melih'in
muhsin ertuğrul'un eli de

cilalı bir taş, bir obsidyen
bir bronza dokunma duygusu
bir nişan olmalı
herhangi bir ihtilalden

.................


FELSEFE- NİETZSCHE


Nefret, kıskançlık, açgözlülük ve her şeyi denetim altına alma arzusu gibi duygular yaşam şartlarını belirleyen ve yaşamın sürdürülmesine ilişkin yöntemler içinde özellikle, mutlaka bulunması gereken duygulardır.

Elimize geçen her kökü söküp atarsak daha sonra bu kökten güzel bir çiçek ortaya çıkması olasılığını da yok etmiş oluruz.

Yaşadığımız zorluklardan utanç duymamalıyız ama eğer bu zorlukları işleyip bunlardan güzel bir şey ortaya çıkaramadıysak belki o zaman utanabiliriz.

Bir çağ, bir halk, bir birey ne denli büyük, ne denli korkunç tutkuların kendisini yönetmesine izin verirse ve bu tutkuları bir araç olarak kullanma yetisine ne denli sahipse, onun kültürü o denli yüksek bir düzeye ulaşacaktır.

Kötücül ve şüpheli olanı kabul etme… Bunları makul biçimde yönlendirip denetim altına almaya çalışma ama asla yok etmeye uğraşmama.

Bir eylem insana ne denli mutluluk veriyorsa o denli doğru, ne denli mutsuzluk veriyorsa o denli yanlıştır. Mutluluk ile kastedilen acıdan uzak olma, mutsuzluk ile kastedilense acı çekme ve keyiften yoksun olmadır.

Şarabın insanı neşelendirdiğine inanmak için ancak Hıristiyan olmam, yani topyekün bir saçmalık olduğunu düşündüğüm şeye inanmam gerek.

Erkeklere özgü kendini hor görme hastalığının tek çaresi zeki bir kadın tarafından sevilmektir.

ALINTI

… Aklın egemenliğinden gururla söz eden bir entelektüel geleneğin aslında bir akıl despotizmi anlamına geldiğini ancak Nietzsche fark edecekti… Öyledir: İnsanın öteki yüzünü görebilmek için Nietzsche'yi beklemek gerekmiştir; – XIX. yüzyılı! Ve elbette Sokrates öncesinin, henüz aklın egemenliğinden ya da aklın yönetimi için öngörülen kurallardan söz edilmeyen 'trajik' dönemine dönmek gerekmiştir. Nietzsche'nin Apollon'ca olan ile Dionysos'ca olan iki içgüdünün yollarının henüz birbirinden ayrılmadığını bildirdiği bir dönemdir 'trajik' dönem. Ve Nietzsche, Aydınlanma'nın alternatifini Dionysos'ta bulur: Coşkunun, kendinden geçmenin, vecdin ölçü tanımazlığında! Yanlış anlaşılmasın diye belirteyim istiyorum: Apollon'ca olan da bir içgüdüdür. Nietzsche'ye göre; ölçülülük ve dengelilik içgüdüsüdür, Apollon'ca olan… Akıl geleneği, Nietzsche gibi söylersek, 'felsefeyi baştan aşağı yalana boğmuş', içgüdülerse (ki, insan bir 'içgüdü varlığı'dır Nietzsche'ye göre!) 'lanetlenmiş ve kötü görülmüştür. İçgüdü varlığı olan insandır 'üstün insan'…(Hilmi Yavuz, Alafrangalığın Tarihi, s.30)

.................

BİR ŞAİR : ASUMAN SUSAM

KARDEŞİM İNSAN


verdiklerini almadan susmayacak
biliyorum,
kudurdukça kuduracak
durmayacak!
gouguin tabloso kadar vahşi, ilkel
dönmezsek en başa
anımsayamazsak en eskiyi
tarih daha kırmızı akacak
bırak yastığın taş olsun
sonsuzluğu fısıldasın kulağına
'öldüren insan' olmadan önce
biz neydik sahi?
unuttururken hız her şeyi
gidemiyoruz madem aklımızdan
buzulları paramparça bu akıl denizinden
delirsek de kurtulsak
başımızın üstünde asılı duran perde
yoksulluğumuzu örtünüyoruz karanlık gizinle
dünyanın giderek soğuyor kalbi, soluyor gözleri
kardeşim insan, tablodaki karanlık vahşi.