İlkokula,
Yeşiltepe 27 Mayıs İlköğretim Okulunda başladım...
Okulun ismi 1980'den sonra 'Kazım Karabekir' olarak değiştirildi.
2'nci sınıfın ortalarında taşınmak zorunda kaldık...
Yeni okulum,
Büyük Otel'in karşı sokağındaki Cumhuriyet İlkokuluydu...
Yüzyıldan daha eski bir konaktı....
Merdivenlerinden çıkarken ortaya çıkan 'gıcırdamayı' hala unutamam...
Kız-erkek, hepimiz siyah önlükler giyerdik...
Biz mezun olduktan sonra okul binası boşaltıldı, başka bir okulla birleştirildi, o güzelim bina da yıkılıp yerine çirkin yüzlü bir bina yapıldı...
Bugün olsa,
O binayı yıkmaya kimsenin gücü yetmezdi...
Ama yıkıldı ve ilkokul anılarımız beton ve demir yığınlarına gömüldü...
Sonra 2 yıl İstanbul,
3 yıl Afyon'da ortaokul,
1 yıl lise,
2 yıl Eskişehir...
Sonrasında da üniversite yılları Ankara...
Üniversite dahil, 7 değişik okulda okudum...
27 farklı okul,
4 farklı şehir...
öööööö öööööö
Okul yıllarının hayatlarımızın en güzel yılları olduğunu yıllar sonra anlayacaktık...
Yanlış hatırlamıyorsam o yıllarda 'özel okul' yoktu...
Yalnızca,
Özel sınavlarla girilen devlet liseleri vardı...
Eğitim neredeyse tamamen devlet okullarında veriliyordu...
Okullarımız o zaman da pırıl pırıldı;
Kayıt parası diye bir şey yoktu...
Üniversite hazırlık kursları yine aynı okullarda verilir, karşılığında çok cüz'i ücretler ödenirdi...
Sonrasında her şey yavaş yavaş (belki de çok hızlı) değişmeye başladı...
Bir çok alanda olduğu gibi,
Eğitimde de geçer akçe başarı değil, 'para' olmaya başladı...
Parayı bastıran istediği devlet okuluna kayıt yaptırabiliyor,
Ya da sayıları giderek çoğalan özel okullara gidiyordu..
Eşitsizlik,
Her alanda olduğu gibi,
Eğitimde de alıp başını gidiyordu...
***************
Şimdilerde çevreme şöyle bir bakıyorum;
Kuşkusuz,
Hala çok sayıda ailenin çocuğu hala devlet okullarında okuyor...
Ancak yine de ailelerde,
'Ne yapıp ne etsek de özel okula gönderebilsek' hevesi var...
Çünkü,
Çocukların tümünün değil belki ama,
Ailelerin en büyük hayali çocuklarının üniversite okuması...
Mavi yakalı,
Masa başı,
Afili aynı zamanda iyi maaşlı bir iş sahibi olmaları...
İnsanların bu hayallerini çok iyi bilen siyasetçiler sayesinde üniversite sayıları hızla arttı...
Yenisi kurulamıyorsa,
Bir üniversiteyi 2'ye, 3'e bölüp sayıyı çoğalttılar...
Amaç üniversitesiz şehir bırakmamaktı...
***************
Sonuç;
Eğitim kalitesi giderek aşağılara giden üniversiteler,
Atama bekleyen 600 binin üzerinde öğretmen...
Geçen yıl 35 bin öğretmen ataması yapılmıştı,
Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl ise 20 bin atama yapılacağını açıkladı...
Birçok kurum, kuruluş ve firmada 'ne iş olursa yaparım' diyen;
'Yeter ki asgari ücret aldığım bir işim olsun' diye kapı kapı gezen ve ne yazıktır ki, onu bile bulamayan yüz binlerce üniversite mezunu...
öööööö öööööö
Aynı Atatürk Meslek Lisesi'ni bitirdiğimiz, üniversiteyle falan uğraşmayan birçok arkadaşım, ben üniversiteden mezun olduğumda, evlerini-arabaları almışlardı bile...
Kimi Tusaş'ta,
Kimi Hava İkmal'de,
Kimi Tülomsaş'ta iyi ücretlerle çalışıyorlardı...
Benim için 50 yıl önce Yeşiltepe 27 Mayıs İlkokulunda başlayan hikayede bizim kuşak, elinden geldiğince bir şeyleri başardı...
Gelecek nesiller de çok başarılı olacak mutlaka,
Ama ödenen bedel, giderek ağarlaşıyor...
Hem maddi, hem de manevi...