Edebiyat insana ait olan en büyük özgürlük, barış, yaşama ait tüm sorunsalların denizi ve geleceğin anahtarlarından birisidir. Edebiyatta, özellikle şiirde imge ve düşlerin yapısı yani şiir dili aslolandır. Her ne kadar şiir alanında yetkinliği büyük eleştirilere maruz kalmış iyi niyetle yazılmış tüm şiirler yüreklerin sıcaklığının korunmasına ve bunun paylaşılmasına yardımcı olacaktır. Sizlerden gelen birçok eserin eleştirel analize dayanarak incelendiğini bildirmek isterim. Hiç bir şiir insana sizden uzak kalmamalıdır. Bazen en banal görünen, içerisinde yüksek bir felsefe içerebilir. Özgünlük budur. Tüm iyi niyet ve samimiyetleriyle bana gönderilen şiirlerden Şener Tali'nin şiirlerini aldığımı ve keyifle okuduğumu buradan söylemek isterim.
'Şu tepeden Atatürk mü bakıyor
Neden bize kaşlarını çatıyor
Vatandaşa Enstitüyü soruyor
Hamidiye mazisini arıyor.'
Bir şiirinden alıntıyla kendisine selam gönderiyorum ve aynı samimiyetle bu temiz yüreklerle yazılmış şiirlerinin eleştiriye de açık olmasını kabul etmesini rica ediyorum. Bu şiirde benim algıladığım Köy Enstitüleri'nin önemi vurgulanıyor ve özlemle anılıyor. Bunun haricinde samimiyetle şiirlerini benimle paylaşan tüm güzel insanlara şiirde imge, analitik düşünce, modern şairleri ve tüm edebiyat ve sanat eserlerini takip etmeyi de bu çalışmalara eklerlerse daha da güzel dostluklarımızın olacağına inanıyorum. İçerik ve tarz olarak çok farklı bir şiir ekseninde olmamıza rağmen hümanizm sentezinde paylaşmaktan da gocunmuyorum.
'Coşkusu Ege'nin dalgaları
Neşesi dünyanın çocukları
Yaramazlığı yaşının dolguları
Aklı, büyükleri şaşırtan olguları'
Dizelerini yazan Cengiz Ersöz'e tüm samimiyeti ve ailesine olan sevgisi sebebiyle kendisine teşekkür ediyorum ve ailesine de çok sevdiği Ege'sine de yürek dolusu selamlar. Umarım onlar için ileride güzel bir anı olur bu. Selamlar Ege.
……….
BİR ŞAİR- ERKAN KANTARCI
Tozlanmış Zaman
kuşkunun perdelerini aralıyor gündüz uykusu
peşisıra gelemeyen gölgen ışığının sınırı
göz kırpacak olsa tozlanmış zamana
yakalanır bir şiir yakapaça
eritir tuzla buzunu
yarım yamalak kana karışır
yarım mıydı yamalı mı ödünlerin ey şair
tütsülerken kösnüllüğünü
çalkantıların kasvetli adresleri
hayat niye çeksin seni
şiir değilse
çekimserliğinin çeki düzeni ser'indedir
……….
BİR MÜZİK İNSANI-GÜRER AYKAL
Eskişehir Mahmudiye'de doğdu. Müziğe babasının verdiği derslerle başlayan sanatçı, 1953 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı'na girmiş, Necdet Remzi Atak'ın öğrencisi olarak keman bölümünü bitirdikten sonra kompozisyon bölümüne geçerek Adnan Saygun'un sınıfından mezun olmuştur.
Şeflik öğrenimini yurtdışında yapan Aykal, 1969'da kompozisyon bölümünü bitirip orkestra yönetim uzmanlığı için devlet bursu ile İngiltere'ye gönderildi. Londra'da Guildhall Müzik Okulu yüksek yöneticilik sınıfında ve Royal Academy'de; İtalya'da Academia Chiciana ve Roma'daki Santa Cecilia'da çalışmalarını tamamladı. Orkestra şefliği alanında tecrübelerinden yararlandığı isimler arasında George Hurst, Andre Prévin ve Franco Ferrara gibi ünlü şefler vardır.
İngiltere'de Royal Academy'yi bitirdiğinde, bu diplomayı 21 yıl içinde almayı başaran ilk kişidir.Türkiye'de yasal olarak atanan ilk orkestra şefi oldu ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın şef yardımcılığına atandı. Santa Cecilia Konservatuvarı'ndan onur derecesiyle mezun olmuştur.
1991–2003 yılları arasında El Paso Teksas Senfoni Orkestrası Daimi Şefliği'ni ve Genel Müzik Direktörlüğü'nü yürüttü ve ayrıca 'Profesör Emeritus' unvanı aldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın daimi şefi Gürer Aykal, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne (MSGSÜ) kadrolu profesör olarak atandı (2006). Aynı zamanda konservatuvarın 'Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı Başkanlığı' görevini de üstlenen Gürer Aykal, Borusan İstanbul Filarmoni'nin Daimi Şefliği görevini ve Genel Müzik Direktörlüğünü de yürütüyor.