2 milyon 351 adayın sınavının geçerli olduğu 40 bin 818 adayın puanının hesaplanmadığı yani “sıfır” aldıkları Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) eğitimde getirildiğimiz durumu çok açık gösteriyor.

Ortaokul düzeyinde soruların bile bulunduğu TYT’de (Temel Yeterlilik Testi) 400 puan üzerine çıkanların sayısı 44 bin 193 kişi ile sınırlı kaldı. Bu sayı 2024 yılında 74 bin 365’ti. 2025 TYT sınavında yalnızca 1 öğrenci tam puan alabildi.

DERS ORTALAMALARI ÇOK DÜŞÜK

ÖSYM’nin kısıtlı açıklamalarına rağmen adayların temel yeterlilik testleri ve alan sınavlarındaki düşük ortalamaları dikkat çekiyor. Standart sapma ve yanlış cevaplar dikkate alındığında bazı ders netlerinin sıfırın altında olduğu ve gerçek başarı oranlarının oldukça düşük seyrettiği açığa çıkmaktadır. İstatistiklerde derslere göre testlerin sadece doğru ortalamaları veriliyor. Buna rağmen, toplam 120 sorunun yer aldığı Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) yüzde 50 başarı sadece Türkçe dersinde aşılabildi. Alan Yeterlilik Testi (AYT) sonuçları ise çok daha düşük;

TYT-Türkçe (40 soru): 21,7 doğru, TYT Matematik (40 soru); 6,6 doğru,

TYT Fen Bilimleri (20 soru): 4,6 doğru, AYT Matematik (40 soru): 6,8 doğru,

AYT Fizik (14soru): 2,5 doğru, AYT Kimya (13 soru): 1,8 doğru

AYT Biyoloji (13 soru): 2,5 doğru, AYT Türk Dili ve Edebiyatı (24 soru): 6,3 doğru

Sadece doğru sayıları üzerinden alınan ortalamalar gençlerimizin derslerin çoğundan temel bilgi ve becerilerden yoksun bırakıldığını gözler önüne seriyor.

Sonuçlar öğrencilerimizin önemli bir bölümünün okuduğunu anlama ve yorumlama becerisinin hayli zayıf olduğunu, bilim okuryazarlığının oldukça az olduğunu gösteriyor.

“EKSİ NET” NASIL OLUYOR?

Sınava giren adayın puanı hesaplanırken 4 yanlış cevap bir doğru cevabı götürüyor. Örneğin aday 50 sorunun 40’ını yanlış 10’unu doğru cevaplamışsa alacağı puan sıfır oluyor. Yanlış cevapların oranı doğrulara göre yükseldikçe puan eksiye de düşebiliyor.

YÖK'ün, baraj puanı uygulamasını 2022 yılından itibaren kaldırmasından önce,

4 yıllık bölümler için en az 27 net, 2 yıllık bölümler için 8,75 net yapmak gerekiyordu. Artık, üniversitelerimizin birçok ön lisans/lisans bölümünü eksi netle kazanmak(!) bile mümkün oluyor.

BU BAŞARISIZLIK TESADÜF DEĞİL !..

Bugünkü görüntü sadece bu yıla mahsus bir görüntü değil; yıllardır sürdürülen malum politikaların, eğitimde eşitsizliğin ve öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasının sonucudur:

Bilimsel, laik ve kamusal öncelikli eğitim yerine ideolojik dayatmaların, öğrencileri özel ders ve kurslara mecbur bırakan sınav sisteminin, ezbere dayalı, fırsat eşitliğini görmezden gelen eğitim politikalarının zaten başka bir sonuç yaratması beklenemezdi.

OKUL NOTLARI ADİL OLMALIDIR !..

2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) toplamda 7 birincisi var.

(Aralarında Eskişehir’den öğrenci yok. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ve kentimizin önemli özel öğretim kurumlarının bu sonucu değerlendirmeleri gerekiyor…)

Bu öğrenciler YKS’de 500 tam puan alarak şampiyon oldular. Ancak, okul notları eklendiğinde bu sayıda ciddi artışlar oluyor. Örneğin TYT’de bir şampiyon varken okul notları devreye girince bu kez 510 ve üzerinde puana sahip binlerce öğrenci ortaya çıkıyor. Çünkü, okul notlarının yerleştirme puanına en düşük 30 en yüksek 60 puan katkısı oluyor.

Çok sayıdaki aday, okul notuyla sınav puanları eşit olmadıkları binlerce adayın önüne geçebiliyor.

Okul notlarının bu kadar etkili oluşu bazı okulların bol keseden not verdikleri yani hormonlu (!) not dağıttıkları iddialarını da beraberinde getiriyor.

KİM SORUMLU?

2025 YKS sonuçları, yüksek öğretime geçişte olumsuz bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösterirken, milyonlarca gencimizi acımasız ve adaletsiz bir rekabete iten sınav merkezli eğitim anlayışının sorumlusu yapmaktadır.

Oysa bu durumun gerçek sorumluları eğitimi bir yandan rekabete, yarışmaya dayalı piyasacı eğitim anlayışı ile ticarileştiren diğer yandan da çağdaş, laik, bilimsel ve kamusal öncelikli ilkelerinden uzaklaştırma gayreti içinde olanlardır.