Soma'da toplumumuzun üzerine çöken acı o kadar kara ki ne söylesek boş…

Üstelik bu acının baş sorumlusu olan kişiler 'bu işin fıtratında var…' ya da 'belki de bu işi 'Geziciler' yapmıştır…' gibi boş sözler söyleyerek acılarımızı daha da karartıyorlar.

Ve o kara dilliler, Soma acılarının üstüne acımasızca 'Toma'lar salarak…' ya da 'tekmeler atarak…' dünya insanlığına utanç örnekleri sergiliyorlar.

Onun içindir ki toplumca sözün bittiği yerdeyiz.

Ama hani 'söz uçar, yazı kalır' derler ya… İşte ben 'belki tarihe birkaç satır not düşeriz' umuduyla bir şeyler yazmaya çalışıyorum.

Kaza Değil, Katliam!

Birkaç gündür sosyal medyada ve kamuoyunda sıkça vurgulanan acı gerçeğin altını kalınca çizmemiz gerekiyor:

'Soma'daki ölümler kader ya da kaza değil, tam teşekküllü bir cinayettir…'

Çünkü Türkiye'nin işçi ölümleri konusundaki dünya dereceleri(!), bu işin kader ya da kaza olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye'de özellikle maden işkolundaki çalışma koşullarının ILO standartlarına aykırı olduğu herkesçe biliniyor.

Üstelik çeşitli örgütlerin önceden hazırladıkları raporların ve CHP'nin son araştırma önergesinin açıkça ortaya koyduğu gibi, Soma katliamı açıkça ve bağıra bağıra gelmiştir…

Mustafa BALBAY'ın Söyledikleri

14 Mayıs 2014 Çarşamba günü, Odunpazarı Belediyesi ve AÜ. Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından birlikte düzenlenen 'Gençlik ve Gelecek' konulu konferansın konuşmacısı Gazeteci ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa BALBAY'dı.

Soma ölümleri nedeniyle 'ulusal yas' ilan edildiği gün yapılan bu konferans yoğun katılımlı ve kaliteli bir biçimde gerçekleşti.

Bu konferansın ertelenmemesi bence de doğruydu. Çünkü yas günlerimiz aynı zamanda sorumluluklarımızı ve bilinçlerimizi tazeleme günleridir.

BALBAY'ın konferansından not ettiğim bazı anlamlı alıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum:

· 'Türkiye'de hayat pahalı ama can ucuz…'

· 'Nasıl cüzzam, veba, sıtma gibi hastalıklar tarihe gömülmüşse; maden kazalarının da artık tarihe gömülmesi gerekir.'

· 'Türkiye büyüyor ama gelişmiyor; yaşam kalitesi yükselmiyor.'

· 'Atatürk'ü aşmak için önce ona ULAŞMAK gerekir.'

· 'Bir iç savaşta en yeni yapılar MEZARLIKLARDIR.'

· 'Bir ülkenin en büyük zenginliği, gençliğinin geleceği kendi ülkesinde aramasıdır…'

· 'Ben içimdeki umudu demir parmaklıklar arasında bile yeşerttim, siz güzel insanların arasında mı yeşertemeyeceğim?..'

· 'Cumhurbaşkanlığı için 'solun da oy verebileceği sağdan bir aday değil, sağın da oy verebileceği soldan bir aday' olmalıdır.'

· 'Gezi Direnişi, bu ülkenin ortak paydalarını güçlendiren bir umuttur…'

· 'Cumhuriyetin 100. Yılında, o Cumhuriyeti kuran felsefe egemen olmalıdır…'

Mustafa BALBAY konuşmasını biraz uzattı ama bence o da çok iyi biliyordu ki 'artık sözün bittiği yerdeyiz…'

Her Yer SOMA, Önemli Olan Hesap Sorma!..

Soma faciası patladığından beri Türkiye'de yürekler ve vicdanlar ayakta… Yurdun dört bucağında Soma'da katledilen canlar için yas tutuluyor; katliam protesto ediliyor. Bu doğrultuda Eskişehir'deki demokrasi güçleri de çeşitli etkinlikler yapıyor. Yani her yer Soma oldu.

Özellikle işçi ve memur sendikalarının bir günlük grev kararı almaları; toplantılar ve yürüyüşler yapılması çok anlamlıdır, yerindedir ve sürdürülmelidir. Çünkü toplum olarak Soma acısının paylaşılarak yüreğimize ve bilincimize iyice kazınması gerekiyor

Bir toplumu güçlü kılan temel etkenin 'paylaşmak' olduğu bilinen bir gerçekliktir. Elbette ki paylaşma salt acılar için değil; sevinçler, kıvançlar ve özellikle nimetlerle külfetler için de önemlidir.

Yas tutmak ve dua etmek elbette insancıl davranışlardır. Ama öncelikle Soma ölümlerinin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Çünkü hesabı sorulmayan yanlışlıkların tekrarı önlenemez.

Ayrıca artık Türk toplumu işçi ölümleriyle yüzleşmeli ve gereken önlemler hemen alınmalıdır. Bu konuda atılması gereken ilk adım, 'ILO'nın 176 Sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi' hemen imzalanmalı ve uygulanması için TBMM'de gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Sözün özü, toplum olarak bir kez daha sözün bittiği yerdeyiz. Ama korkarım birkaç gün sonra yine her şeyi unutacağız…

Çünkü son yıllarda toplum olarak o kadar çabuk unutuyor ve öyle yanlış seçimler yapıyoruz ki…

Sevgiyle dostlukla.