Telefonunuz garip bir saatte çalıyor…

Ya sabah erken bir saatte ya da geç bir saatte…

Yani diğer insanlarla ilişkinizi neredeyse tam olarak kestiğiniz bir dönem…

Arayan numara gözükmüyor, 'gizli numara' yazıyor telefonun üzerinde…

Ya da ev telefonundan arıyorlar…

Arkada bir cızırtı, polis telsizi efekti veriliyor…

Hızlı, heyecanlı, düşünmenize, anlamanıza fırsat vermeyecek şekilde konuşuyor…

Ya bir soygun ya da bir terör olayı ya da örgütüyle aranızda bir bağdan söz ediliyor…

Ya kimliğiniz bulunmuştur soygun mahallinde,

Ya da bir terör örgütü kimlik bilgilerinizi kullanarak bir eylemde bulunmuştur.

Ev telefonundan arandıysanız, cep telefonunuz soruluyor, ev telefonunu kapatmanızı, sizi cep numarasından arayacaklarını söylüyorlar…

Arıyorlar da…

Çok çabuk bir şeyler yapmanız gerekmektedir.

Kurulan baskıyla, düşünmeniz engellenmeye, çabuk karar vermeye zorlanıyorsunuz…

'Hemen şunu yapın, hemen şuraya gelin, acele edin, kaç dakikada gelirsiniz?...'

Ve en önemli ayrıntı;

Sözleşilen yere gidene kadar cep telefonunuzu asla ve asla kapatmayacaksınız…

***

Bundan sonrası biraz muğlak…

Yukarıdakine benzer en azından bir hikayeyi mutlaka duymuşsunuzdur…

Taraflar buluştuktan sonra ne oluyor, ne bitiyor bilmiyoruz…

Çünkü, başına böyle bir şey gelip de anlatanlar, genelde bu numarayı yutmayanlar…

Yutanlar ve bileziğini, altınını, parasını kaptıranlar pek anlatmadıkları için, telefondan sonraki aşamada neler yaşandığı belirsiz…

Aslında bu konuda asla ve asla büyük konuşmamak gerek…

Çünkü bazen öyle yollar buluyorlar ki dolandırıcılar, 'ben bu numaraları yemem arkadaş!' diyenlerin bile ağızlarını bir karış açık bırakacak numaralar oluyor bunlar…

***

Gazetemizin birinci sayfasındaki haberimizi görmüş olmalısınız…

İlk iki dolandırıcı zanlısı, olayı polise bildiren şahsın evinin önünde yakalanırken,

Üçüncü zanlı, diğer ikisinin verdiği bilgi ışığında bir başta adreste para ve altınları alırken yakalanıyor…

Emniyet bülteninde ele geçirilen paralar ve altınlar sergileniyor…

Parayı anlıyorum da,

Beşi bir yerde ile o kalınca bileziği anlayamıyorum…

Yani kendisini polis hatta komiser olarak tanıtan bir kişi, olayın en sonunda karşısındakini nasıl ikna edebiliyor ki, belki de kaç yıldır yastığının altında, sandığın en dip köşesinde saklanılan beşibiryerdeyi, bileziği çıkarıp veriyor insanlar…

Bilmem bunun nedeni, korku mudur, cehalet midir, aşırı güven ya da güvensizlik midir, yoksa ve yoksa devletin polisinden, emniyetinden çok fazla çekinmek midir…

***

Devreye artık Suriyeli bazı mülteciler de karışıyor…

Bu da işin bir başka tarafı…