Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, 'ürün planlaması şart' diye bağırıp duruyor!
Amma velakin sesini bir türlü Ankara'ya duyuramadı.
Ya da duymak istemeyenler kulaklarını tıkadılar.
Bu yıl hangi ürün iyi para etti, ciddi kazanç sağladı.
Gelecek yıl herkes aynı ürünü ekerek, bir yıl önceki gibi ürününden çok para kazanmanın hayali kurarlar.
Ancak o yıl ürün bolluğundan dolayı fiyat düşer, bırakın para kazanmayı zarar bile edenler var.
Bunun nedeni ise Türkiye'de ürün planlaması olmaması.
Oysa Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, her il için ayrı ayrı ürün planlaması yapsa, hiçbir çiftçi veya üretici mağdur olmaz.
Herkes de kafasına göre ekim
yapmaz.
* * *
Bunu Süleyman Buluşan yıllarca dile getirmesine, Eskişehir'e gelen tarım bakanlarına planlama konusunda yaptırdıkları çözüm önerilerini rapor halinde vermesine rağmen maalesef dikkate alınmadı, alınmıyor.
Örneğini üç yıl öncesi yaşadık. Bir yıl önce patates, soğanın kilosu 4-5 liradan satılırken kış ortasında 9-10 Liraya almak zorunda kaldık.
Bir yıl önce Türkiye'nin ihtiyacından fazla patates-soğan üretimi gerçekleşti.
İhtiyaç fazlası olduğundan fiyatlar düşünce üretici tarlasından ürününü sökmedi.
Zaten zarar etmişti.
Alıcı bulamazken birde söküm için işçi parası verecekti.
Yaşanan ekonomik kriz ve hayat pahalılığına rağmen üç yıl önceki fiyatlarla bugün patates, soğan satılıyor. Üç yıl önce üretici elindeki ürününe pazar bulamazken aracılar hiç zahmet çekmeden köşe oldu!
Sorunlarının en önemlisi 'ürün planlamamasının olmaması'.
Üreticilerin sorunlarından birisi de ürünlerine tüccarın kafasına
göre fiyat vermesi.
İTHAL FİYATI YERLİ ÜRETİCİYE VERİN
Tepebaşı Ziraat Odası'yla başladık.
Odunpazarı Ziraat Odası'yla devam edelim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisi 1 Ocak 2021'e kadar sıfırlanmıştı.
Yani yılsonuna kadar yurt dışından sıfır gümrükle buğday, arpa ve mısır getirildi.
Hani biz kendi kendimize yeten 7 ülkeden biriydik.
Nereden çıktı kendi ürettiğimiz ürünleri yurt dışından ithal etmek?
Eğer Türkiye de buğday, arpa, mısır açığı varsa bunu yerli çiftçilerimize ektirerek açığı pekala kapabiliriz.
Bakın Rusya-Ukrayna arasında bir yıldır devam eden savaş bütün dünyayı etkiledi.
Son yıllarda buğday üretiminde büyük başarı sağlayan Ukrayna, verimli toprakları ve uygun iklim koşulları ile tarım alanında dünyada en yüksek üretim potansiyeline sahip ülkelerden biri. Ukrayna sadece Avrupa'nın değil, dünyanın da ekmek sepeti olarak görülüyordu.
Geçen yılki sonuçlara göre Ukrayna, dünya buğday ihracatında beşinci sırada yer aldı. 41 Milyon nüfusa sahip Ukrayna buğday ihracında dünya da beşinci. 85 milyon nüfusa sahip Türkiye ise buğday ithal ediyor.
Avrupa'nın tahıl ambarı olarak bilinen Ukrayna'nın Rusya tarafından saldırıya uğraması, buğday
fiyatlarını 14 yılın en yüksek seviyesine çıkarırken, depolarındaki yaklaşık 40 milyon ton tahılın ihraç edilmesi için çözüm arıyordu. Türkiye'nin girişimleriyle Rusya-Ukrayna arasında imzalanan anlaşmayla güvenli koridorun açılmasıyla deniz yoluyla buğday sevkiyatı başladı.
* * *
Şunu demek istiyorum.
Nüfusu Türkiye'nin yarısı olan Ukrayna 40 milyon ton buğdayı nasıl üretiyor? Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bu konuda kafa yormalı.
Türkiye'de son yıllarda verimli ekim arazilerinin üzerine konut yapılmaya başlandı. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gıdanın ne kadar önemli olduğunu dünyaya gösterdi. Eğer ekim alanları giderek
daha daralacak olursa Türkiye'de ciddi bir buğday açığı oluşur. Bu da başta ekmek olmak üzere buğday unundan yapılan makarna gibi gıda sıkıntısına yol açabilir.
Bakın parası olan ülkeler bile savaş nedeniyle Ukrayna ve Rusya'dan buğday alamadılar.
Türkiye'de de ekmeklik buğday açığı söz konusu. Bu açığı buğday ithal ederek kapatmaya çalışıyoruz.
Bu açığın kapatılması için üreticiler daha çok desteklenmeli. Daha fazla ürün elde etmek, tarlalarını boş bırakmamaları için bugünkünden daha fazla destek verilmeli.
* * *
Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Naci Erdemli'nin, 'ithal edilen fiyatı biz üreticilere verin biz üretelim. Döviz yurtdışına gitmesin. Hatta ihraç edelim. Tarımla uğraşan çiftçimizi ithalatla küstürmeyelim. Tarımdan çıkan çiftçimizi tekrar tarlasına döndürmek mümkün değil. İhtiyaç varsa ithal edilecekse hasat dönemine denk gelmeyecek şekilde gümrük vergisi alınarak ihtiyacımız kadarı yurt dışından getirilsin' sesine kulak verilmeli.

Z KUŞAĞI CHP DEDİ
2023 seçimlerinde sandıktaki tercihleri en çok merak edilen kitle olan Z kuşağı arasında yapılan anketten yüzde 30.3 oy oranıyla CHP birinci çıktı. CHP'yi yüzde 15.1 ile İYİ Parti, 11.9 ile AK Parti takip ederken en dikkat çeken çıkış ise Zafer Partisi'nden geldi. Özdağ'ın partisi yüzde 9.1 oy aldı.
Türkiye, 2023 seçimlerine hazırlanırken araştırma şirketleri de art arda anket sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayı sürdürüyor. Son anket ALF Araştırma tarafından sandıktaki tercihleri merak konusu olan Z kuşağı arasında yapıldı.
ZAFER PARTİSİ'NDEN
SÜRPRİZ ÇIKIŞ
Sonuçlara göre CHP yüzde 30.3 oy oranıyla açık ara ilk sırada aldı. Onu yüzde 15.1 ile İYİ Parti, 11.9 ile AK Parti takip etti. Ankette en dikkat çeken ise Zafer Partisi oldu. Genel Başkanlığını Ümit Özdağ'ın yaptığı parti, yüzde 9.1 oy oranına ulaştı.
SARIGÜL'ÜN PARTİSİ
YÜZDE 4,4 OY ALDI
Zafer Partisi'nin ardından gelen HDP yüzde 8.7, MHP yüzde 5.1, Türkiye Değişim Partisi yüzde 4.4, DEVA Partisi yüzde 4.2, Gelecek Partisi yüzde 3.9, Yeniden Refah Partisi yüzde 2.9, Memleket Partisi ise 1.8 oy oranına sahip oldu. Öte yandan geri kalan diğer partilerin oy oranı ise yüzde 2.6 olarak belirlendi.

PASTA
Bayan garson sinirli olduğu bir gün, pastaneye bir çocuk gelir.
'Abla yaş pastanın porsiyonu ne kadar?' diye sorar.
Garson kız, çocukla uğraşmamak için iki liralık porsiyonun fiyatını üç lira der. Çocuk avucundaki
bozuk paraları saymaya başlar. Garson kız başka masalara bakmaya gider. Çocuk sabırla bekler. Çocuğun gitmediğini gören garson kız, tekrar çocuğun yanına gelir.
'Bre çocuk ne alacaksan karar ver, zaten canım burnumda!'
diye çıkışır.
Çocuk bu sefer; 'Dondurma ne kadar?' diye sorar.
Garson kız uflaya puflaya;
'İki buçuk lira!' der. Çocuğu umursamadan tekrar işlere bakar.
Geri döndüğünde çocuğu bir masada oturmuş kendisini bekler halde bulur. Çocuğun yanına gider, kaba bir dille;
'Ne yiyeceğine umarım karar vermişsindir küçük!' der.
Çocuk, üç liralık pasta yerine iki buçuk liralık dondurma ister.
Garson kız, dondurmayı fişiyle birlikte getirip masadan ayrılır.