Asgari ücret tartışması bitmedi biteceğe de benzemiyor. Asgari ücretin seçim döneminde verilen sözler yönünde arttırılmayıp 1300 TL yapılmadığını geçen yazımda dile getirmiştim. Birçok tepki geldi bu yazıma. Birçok asgari ücretli (ülkemizde yaklaşık 5,5 milyon) durumun yeni farkına vararak yapılan haksızlığı dile getirip gelirlerinin yeteri kadar ve istedikleri kadar artmadığını ifade etmeye başladılar. Ama sadece bu duruma asgari ücretlilerin tepki vermemesi gerekiyor çünkü asgari ücretin artması ücretli geçinenlerin neredeyse tamamını etkileyecek ve maaşlarında azalmaya neden olacak. Bu nasıl mı olacak? Onu anlatmaya çalışayım. Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi bütçesinde en büyük gelir kalemi primlerdir. Sosyal güvenlik primi; sigorta yardımları ile yönetim giderlerini karşılamak üzere sigorta primine esas kazanç üzerinden alınan tutarı ifade etmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 79 uncu maddesinde 'Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadır. Kurumca tahsil edilen genel sağlık sigortası primleri, tahsil edilmesini müteakip doğrudan Kurum bütçesinin genel sağlık sigortası kalemine aktarılır.' denilerek prim ödemenin yasal dayanağı oluşturulmuştur. Ülkemiz sosyal güvenlik sistemi içerisinde, uzun ve kısa vadeli sigorta kolları, genel sağlık sigortası, işsizlik sigortası için prim alınmaktadır. Ayrıca erken emekliliğin ülke ekonomisine getirmiş olduğu yükü hafifletmek amacıyla çalışan emeklilerden de sosyal güvenlik destek primi adı altında prim tahsil edilmektedir. İşte farklı oranlarda çalışanlardan kesilen bu primlerin bir alt ve bir üst sınırı bulunmaktadır bizi bu yazıda ilgilendiren üst sınır asgari ücrete bağlı olarak belirlenmektedir. Bu yıl olduğu gibi her yıl asgari ücret tespit komisyonu toplanarak asgari ücreti tespit eder. SGK tavanı asgari ücret temel alınarak hesaplanır. SGK tavanı asgari ücretin brüt tutarının 6,50 katıdır. Yani bu yıl belirlenen net asgari ücretin (Hükümet tarafından da tavan belirlenirken asgari ücretin 1300 TL değil 1177,46 TL olduğu kabul edilmiştir.) 1177,46 x 6,5= 10.705,50 TL olarak belirlenmiştir. Yapılan artış her altı ayda bir %4-5 civarında artırılan SGK primi tavan ücretinin 2016 başında %30'a yakın artmasına neden olmuştur. Bu durum henüz yeterince dikkatleri çekmese de tahminim bu ay yayınlanacak bordrolar ile dikkatleri daha fazla çekecektir. Enflasyon şartları ve her seneki düzenli artış göz önüne alındığında en fazla 9000 TL olması gereken SGK primi tavan ücreti 10705 TL ile 2016 da rekor kırdı. Peki rekorla birlikte ne olacak? Başta yüksek maaşlılar olmak üzere çalışan kesimden her ay daha fazla kesinti olacak. SGK tavanına ulaşma durumuna göre maaşlarda oransal olarak SGK primleri daha fazla kesilmeye ve maaşlarda azalmaya neden olacak. Asgari ücret belirlenirken anlaşılan hükümet asgari ücretliye taahhüt ettiği ödemenin bir kısmını bu şekilde karşılamayı hesap etmiş. Maaşı yüksek olan ve en çok vergi veren ücretli kesim bu artışla daha da fazla kesinti ödemeye devam edecek yani mağdur olmuş olacak. Asgari ücret belirlenirken mağduriyet yaratacak bu durumun tedbiri alınmalıydı. Alınmadı dahası durum bilerek yapıldığını gösteriyor. O nedenle sadece asgari ücret beklentisi yüksek olup istediğini alamayan dar gelirliler değil çalışan her kesim olumsuz etkilenmiştir. Maalesef bu olay bir kez daha göstermiştir ki çalışanlara verilen hiçbir şey karşılıksız verilmemektedir ve klasik tabirle kaşıkla verilip kepçe ile geri alınmaktadır.